Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın önceki açıklamaları hakkında “Sözlerim arkasındayım” ifadesini kullanmasına ilişkin değerlendirmesi sorulan Çelik, bunun son derece üzüntü verici bir durum olduğunu dile getirdi.
“Akıncı, bunu bir iç siyaset sebebiyle yapıyor”
KKTC Cumhurbaşkanlığı makamının son derece onurlu ve saygın bir makam olduğunu vurgulayan Çelik, “O makamda konuşan kişinin de makamın değerlerine uygun şekilde temsil etmesi beklenir.” değerlendirmesinde bulundu.
Yapılan açıklamaların her birinde Türkiye Cumhuriyeti tarafını rencide etmeye dönük ama Yunan gazetelerine sevinç manşetleri attıran sonuçların ortaya çıktığını belirten Çelik, Akıncı’nın bunu bir kere değil, daha önce de yaptığını söyledi.
“Akıncı, bunu bir iç siyaset sebebiyle yapıyor” değerlendirmelerinin yapıldığını aktaran Çelik, “Türkiye karşıtlığı gibisinden bir siyasi dalga oluşturmaya çalışmak, Avrupa’daki aşırı sağ gibi bir takım yapıların daha çok ortaya koyduğu bir modelleme çerçevesinde gerçekleşiyor. Bunu anlamakta zorluk çekiyoruz. KKTC Cumhurbaşkanı’nın en son yapması gereken şey, Türkiye’yle karşı karşıya gelmektir” ifadelerini kullandı.
Akıncı’nın daha önce de yaptığı gibi kimsenin farketmeyeceğini düşündüğü tuzak katmanları kurarak konuşmaya özen gösterdiğini anlatan Çelik, şöyle devam etti:
“Mesela siz, Hatay’ın Türkiye’ye bağlanması konusundaki açıklamasını eleştirdiğiniz zaman o hemen diyor ki, ‘Benim açıklamam ilhakla ilgiliydi’, buna tepki gösterenlerin sanki ilhaktan yanaymış ya da ilhakla ilgili bir gündemleri varmış gibisinden bir duruma sokmaya çalışıyor. Bunlar tabii bilerek yapılan gri ajanda dediğimiz bizim pek çok yerde maalesef Türkiye’nin hasımları tarafından tanışık olduğumuz bir yaklaşım. Kendisine bir soru sorulmuşsa Kırım’ın ilhakı gibi bir konu, yani Rusya’nın Kırım’ı ilhakını gayrimeşru kabul ediyoruz ve bunu tanımıyoruz. Kendisine böyle bir soru sorulmuşsa kendisinin bunu gündemine bile almaması gerekir. Yani olmayan bir gündemi, mantıken herhangi bir şekilde söz konusu olmayan bir şeyi gündemine alarak cevaplaması burada herkesin aklına ‘danışıklı dövüş’ dediğimiz konuları getiriyor. Oradan çıkarak bizim gayrimeşru kabul ettiğimiz Rusya’nın Kırım’ı işgali konusunda Türkiye ile Rusya’yı, KKTC ile Kırım’ı yan yana getiren bir anoloji yapmak bile mantığa aykırı bir şey. Yapılması gereken nedir böyle bir şey sorulduğunda? Böyle bir gündem yokken olmayan gündemle ilgili bir soruya niye cevap vereyim? gibisinden bir yaklaşımdır.”
Çelik, Akıncı’nın açıklamalarının bununla kalmadığını, Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmasının sanki olumsuz bir şeymiş gibi bir yaklaşım ortaya koyduğunu söyledi.
Akıncı’nın, Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmasında büyük fedakarlık göstermiş Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen’in durumunu olumsuzlayarak, “Kendisinin ona benzemeyeceğini” söylediğini belirten Çelik, “Keşke merhum Sökmen’in o fedakarlığı, vizyonu ve o zamanki kahramanlığı çerçevesinde daha çok devlet adamımız olsa, daha çok bu tip sözler duysak, etrafımızdaki coğrafyalarda Türkiye ile ilişkisi olanlar açısından baktığımızda” diye konuştu.
Çelik, “Neden Hatay’ın Türkiye’ye bağlanması olumsuz bir durum olsun” diyerek, bu söylemlerin iç siyaset sebebiyle yapıldığı ya da oradaki solcu söylemin böyle olduğu yönündeki değerlendirmelere değindi.
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İç siyaset sebebiyle baktığınızda bile Hatay’ın Fransız mandasında kalması daha solcu bir yaklaşım mı olurdu onlara göre ya da daha doğru bir yaklaşım mı olurdu? Hatay’ı Fransız mandasından kurtaran bir yaklaşım ve buna liderlik eden oradaki bir devlet adamının vizyonu niçin negatif bir vizyon olsun? Sayın Akıncı, dolayısıyla bütün bunları bile bile, sanki buna tepki verildiği zaman tepki verenlerin ilhakla ilgili bir gündemi varmış gibisinden bir atmosfer oluşturmaya çalışıyor. Biz bunu kasten yaptığını görüyoruz ve bunu görebilecek kadar kendisini tanıyoruz. Ama yanlış olan şudur; Sayın Akıncı’nın bilmesi gerekir, Hatay’ın Türkiye’ye bağlanması son derece doğru ve meşru bir milli kazanımdır. Ona katkı sağlayan Sayın Sökmen’i rahmetle anıyoruz her zaman. Kendisi konuşmasında Atatürk ilkelerine, Atatürk’ün vizyonuna atıf yapıyor. Hatay’ın Türkiye’ye katılması, aynı zamanda Atatürk’ün vizyonu çerçevesinde gerçekleşen bir durumdur. Yani Kırım meselesinden tutup da Hatay meselesine getirerek oradan ‘Türkiye ile nasıl karşı karşıya gelirim’ gibisinden, olabilecek en mantık ötesi açıklama nasıl yapılır deseydik, Sayın Akıncı’nın açıklaması olurdu.”
Çelik, Akıncı’nın sözlerine ilişkin, “Türkiye’nin milli kazanımına saldırmak, Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmasına saldırmak, aynı zamanda o kazanıma katkı sağlayanları olumsuzlamak dışında tezini anlatacak bir kelime ya da bir örnek bulamıyor mu?” dedi.
Türkiye’nin en büyük gayretinin KKTC’nin bağımsız ve hür bir devlet olarak ayakta kalması, Rum ve Yunan tarafından yutulmaması, Kıbrıs Türkü’nün iki devletli çözüm çerçevesinde hür bir varlık olarak iki toplumlu yapı çerçevesinde yaşaması olduğunu ifade eden Çelik, buna karşı tezlerli ilgili Türkiye’nin tezlerini dillendirdiğini anlattı.
Akıncı’nın sözlerine ilişkin “İç siyaset meselesi” değerlendirmelerini hatırlatan Çelik, “İç siyaset meselesi nasıl gelişiyor biz onu bilemeyiz. Neden KKTC Cumhurbaşkanı, neden Türkiye karşıtlığı yapar ya da siyasette herhangi bir durumu anlatmak için niçin Türkiye’nin milli kazanımlarına saldırır? Bunu bilmek mümkün değil” dedi.
“HATAY’IN TÜRKİYE’YE BAĞLANMAMASI GEREKTİĞİ TEZİ, ESAD REJİMİNİN TEZİDİR”
Çelik, Akıncı’nın, Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmasından duyduğu rahatsızlığın, Suriye’deki milli çıkarları, hudutları korumak için Suriye’de operasyon yapılan zamana denk geldiğine işaret etti.
Daha önce de Akıncı’nın Barış Planı Harekatı döneminde benzer bir şey yaptığına işaret eden Ömer Çelik, şöyle konuştu:
“Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmaması gerektiği tezi, Suriye’deki Esad rejiminin tezidir. KKTC Cumhurbaşkanı buna niye giriyor ki? Ayrıca sürekli olarak ilhak, diğer meselelerden bahsederken tam da Doğu Akdeniz’de hepimizin bir ve bütün olarak hem Türkiye’nin milli çıkarlarını hem KKTC’nin milli çıkarlarını korumak için beraber hareket etmemiz gereken bir dönemde bunu gündeme getiriyor. Bütün bunları alt alta koyduğumuzda, maalesef son derece üzüntü verici bir şekilde bu gri alanda bu tuzak gündemlerin içerisinde bilerek dolaştığını, belli tepkileri hesaplayarak davrandığını görüyoruz. Tabii bu çok büyük bir güven sorunu, çok büyük bir güvenilirlik sorunu oluşturmaktadır.”
“TÜRK TARAFINDA BÜYÜK BİR HAYAL KIRIKLIĞI YARATAN BİR YAKLAŞIM İÇİNDE”
Farklı fikirlerde, farklı partilerde KKTC’de Cumhurbaşkanlığı makamında görev yapmış çok sayıda siyasetçi tanıdıklarını ve onlarla çalıştıklarını belirten Çelik, “İlk defa böyle bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. İlk defa böylesine bir güven bunalımı ortaya çıkmıştır. Açık söyleyeyim, tam bir güvensizlik durumu söz konusudur” dedi.
Akıncı’nın sözlerine ilişkin Çelik, şunları kaydetti:
“Türk tarihindeki milli kazanımlara saldıran, sürekli olarak Rum, Yunan tarafının tezlerini Türkiye’ye karşı dillendiren, her açıklamasıyla Rum ve Yunan tarafında sevinçle karşılanan ama Türk tarafında büyük bir hayal kırıklığı yaratan bir yaklaşım içindedir. Umarız, çok fazla umudumuz kalmadı ama KKTC Cumhurbaşkanlığı makamının sahip olduğu milli değerlere uygun, Kıbrıs Türkü’nün davasını savunacak bir yaklaşım içerisinde yoluna devam eder, aksi takdirde Türkiye’nin gündeminde olmayan konuları gündeme getirerek bu şekilde bir saldırganlık içine girmesi, rencide edici cümleler kurmaya devam etmesi, tabii başka cevapları da gerektirecektir. Bugün de Dışişleri Bakanımız, ileriki dönemlerde bazı açıklamalar yapacağını söyledi.”
Yorum Yazın