Yeşil Barış Hareketi, çevrede yapılan yanlışların yılda bir kez hatırlanarak, ya da bütün bir yıl da uğraşılsa dahi artık çözülemeyecek boyutlara ulaştığına dikkat çekerek, yaratılan hasarların daha fazla olmasını önlemek, durdurmak ve tersine çevirmek için derhal çalışmalar başlatılması gerektiğini kaydetti.
Yeşil Barış Hareketi tarafından 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yapılan yazılı açıklamada, "Küçücük adamızın kaynaklarına arsızca aşırı yüklenerek, taşıyamayacağı 'mega kentler' yaratma heveslerinin kalkınma değil, bizi felaketlere götürdüğünü görmek zorundayız" denildi.
Çevre adına ortaya çıkan, dünyanın geleceğini ve içindeki yaşamları tehdit eden “alarm” niteliğindeki ciddi bulguların ve bilimsel birçok raporların ardından, 1972 yılında Birleşmiş Milletler’in (BM) çağrısı ile İsveç’in başkenti Stockholm’de ilk kez bir “Çevre Zirvesi” gerçekleştiği belirtilen açıklamada, bu Çevre Konferansı’nda, durumun vahametini gündemde tutmak için alınan bir kararla, 5 Haziran gününün "Dünya Çevre Günü" ilan edildiği bildirildi.
Açıklamada, 1976’dan itibaren ise dünya genelinde Dünya Çevre Günü’nde, hükümetler, işletmeler ve vatandaşların katılımıyla çeşitli temalarla çevrede yaratılan tahribatların, kirliliğin boyutlarına dikkat çeken ve çevre duyarlılığına işaret eden etkinlikler yapılmaya başlandığı ifade edildi.
Bu yılın teması “Ekosistem Restorasyonu 10 yıl"
Dünya Çevre Günü'nün bu yıl “Ekosistem Restorasyonu 10 Yıl” teması ile gerçekleştiğine dikkat çekilen açıklamada, her yıl üzerinde odaklanılacak yeni bir tema seçilirken bu yıl en az “10 yıl” sürdürülecek çabalar ve hedeflerin gerçekleştirilmesinin “olmazsa olmaz” kabul edildiği kaydedildi.
Açıklamada, bunun nedeninin, dünyadaki ekosistemlere verilen zararlar ve biriken yanlışların yılda bir kez hatırlanarak, ya da bütün bir yıl da uğraşılsa dahi artık çözümlenemeyecek boyutlara ulaşması olduğu belirtildi.
Çevre adına yapılan tarihteki ilk BM zirvesinin ardından neredeyse yarım asır geçmesine rağmen, zirvede alınan kararların birçoğunun uygulanmadığına dikkat çekilen açıklamada, şöyle devam edildi:
"Ne yazık, zirve toplantısını gerekli kılan çevresel felaket beklentileri en acı biçimde, bir bir yaşanmaya başlamıştır. Üstüne üstlük, öngörülen senaryolar hesaplanandan daha erken ortaya çıkarak durumun ciddiyetini artık kuşkulara yer bırakmayacak biçimde önümüze sermektedir."
"Ekosistemler, dünyadaki yaşam ağları"
Ekosistemlerin, dünyadaki yaşam ağları olduğu vurgulanan açıklamada, "Bir eko-sistem, belirli bir yerdeki tüm canlı organizmaların aralarındaki ve çevreleriyle olan etkileşimleri içerir. İnsanlar ve gezegenimiz, yalnızca bağlı olduğumuz ekosistemler kadar sağlıklı olabilirler. Doğal ekosistemler, fiziksel ve zihinsel sağlığımız ve kimliğimiz için önemlidir" denildi.
Açıklamada, ekosistemleri canlandırmadan, felakete doğru hızla gidişi durdurmak için BM kararları ile imzalanan ve çareler olarak düşünülen “Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine” veya “Paris İklim Anlaşmasında” öngörülen sonuçlara ulaşmanın mümkün olmadığı ifade edildi.
Açıklamada, ekosistem restorasyonunu sağlamak, “doğayı sömürmekten vazgeçip” iyileştirmeye gitmek için, yaratılan hasarın önlenmesi amacıyla faaliyetlerin gözden geçirilmesi, doğaya zarar veren çalışmaların hemen durdurulması, ekosistemde yapılan tahribatların tersine çevrilmesi ve eski haline getirilebilmesi için derhal çalışmalar başlatılması gerektiği kaydedildi. Açıklamaya şöyle devam edildi:
"Bindiğimiz dalı kesmeye devam ediyoruz"
"Ormanlar hızla yok ediliyor, nehirler ve göller kirletildi; sulak alanlar ve turbalıklar kurutuldu, kıyılar ve okyanuslar bozuldu, denizlerde ve karada aşırı avlanıldı, dağlar oyuldu; toprakları aşındı, her yer betonlarla kaplandı, tarım arazileri ve çayırlar aşırı istismar edildi… Bizler de şu küçücük adamızın kaynaklarına arsızca aşırı yüklenerek, taşıyamayacağı 'mega kentler' yaratma hevesleri ile 'dağı taşı paraya tahvil etmeyi marifet sayan' bir zihniyetle, bir zamanlar övünç kaynağımız doğamızı lime lime parçalayarak, bindiğimiz dalı kesmeye devam ediyoruz."
"Hasta bir gezegen bırakacağız"
Ekosistemlerin büyük tehditlerle karşı karşıya olduğu vurgulanan açıklamada, "Yöntemlerimizi değiştirmedikçe ve ekosistemlerimizi koruyup eski haline getirmedikçe, yalnızca sevdiğimiz manzaraları yok etmekle kalmayacağız, kendi refahımızın temellerini de baltalayacağız ve geleceğe, çocuklarımıza miras olarak; bozulmuş, misafirperver olmayan, bizi artık ağırlayamayan, hasta bir gezegen bırakacağız" ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, bütün bunları ancak, tek tek bireylerden başlamak üzere, en küçük toplumlar ve en büyük devletler de dâhil olmak üzere sorumluluk, görev ve yükümlülük olarak kabul ederek, tereddütsüz bir biçimde harekete geçerek, çözümlere yaklaşabileceği ve başarabileceği bilincine varmak gerektiği kaydedildi.
"Küresel bir hareket başlatmak zorundayız"
"Sorunlar olanları seyretmekle, üzülüp eleştirmekle, geleceğe ötelemekle çözülemez" vurgusu yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Yeni nesillerin eğitilerek doğru davranışlar edinmesini bekleyerek harcayacak zamanımız da artık yok!... Bu dünyadan başka yaşayabileceğimiz yer yok!... Hep birlikte, aynı anda; yediden yetmiş yediye kadar bireylerden, topluluklardan, gruplardan işletmelere ve hükümetlere kadar toplumun tüm bölümlerinin; insanların ve doğanın iyiliği için her yerde 'ekosistemleri geri kazandırmayı' amaçlayan küresel bir hareket başlatmak zorundayız."
Yorum Yazın