CTP lideri Tufan Erhürman, katıldığı bir programda Nazar Erişkin’in sorularını yanıtladı. BM Genel Sekreteri Guterres’in üç ay içerisinde yeni bir toplantı öngörüsünü açıklamasına rağmen, bir pozisyon değişikliği olmazsa bunun da olabileceğine kendi adına çok emin olmadığını söyleyen Erhürman, olması halinde de bu pozisyonlarla bir şey çıkmayacağını vurguladı. Erhürman, Cenevre’de gerçekleştirilen gayrı resmi toplantıda Kıbrıs Türk tarafının sunmuş olduğu maddelerin içerisinde bugüne kadar kamuoyuna yapılan açıklamaları çağrıştıracak şeyler olduğunu söyledi. Maddelerin teknik olarak düzenlenmiş halinin, hem Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan toplantıda, hem de Cenevre’de öneriler sunulmadan önceki akşam bir toplantı yapmış olunmasına rağmen kendileriyle paylaşılmadığını kaydeden Erhürman, “Teknik olarak bu maddelerin üzerinde söylenecek çok sözleri olduğunu belirtti. Erhürman, hiçbir şekilde kendileri ile paylaşılmadığının altını çizdi ve kendilerinden gizlenmesinin manasını bir türlü anlamadığını söyledi.
“Bizimle temas kurdular ama bize güvenmediler"
Belgenin kendilerine haber verilmeden sunulduğunu söyleyen Erhürman, “Bu bize güvenmemekle ilgiliyse, o zaman bizimle hiçbir temas kurulmaması gerekir. Hem temas kurup, hem güvenmemek ayrıca bir anomalidir. Kaldı ki, bu zaten bizim aracılığımızla değil, başkaları aracılığıyla basına sızdı. Neresinden bakarsan bak, burada ‘ben bilirim, ben yaparım olur’ anlayışı vardır. Hiç kimsenin fikrine ihtiyaç duymuyor arkadaşlar. Bilip yarattığı şeylerin, memlekette neler yarattığı ortada. Böyle devam etmeye niyetliyseler, biz de ilişkilerimizi gözden geçireceğiz” dedi. Bu tutumun Kıbrıs Türk halkına hiçbir yararı olmadığını söyleyen Erhürman, “Nereden nereye siz, bu kadar yıllık müzakere tecrübesini tamamen göz ardı etme yetkisini kendinizde buluyorsunuz?” diye sordu. Demokrasinin en azından, diğer parti temsilcilerinin sözünü dinlemeyi gerektirdiğini söyleyen Erhürman, “Siz bizi oraya süs bitkisi gibi götüreceksiniz, hem hiçbir şekilde görüşlerimizi almayacaksınız, bilgileri dahi doğru aktarmayacaksınız. Bu gerçekten saygı sınırlarının, fena halde aşılmasıdır” dedi.
“Eşit uluslararası statüden bahsetmek mümkün değil"
Eşit uluslararası statünün iki şekilde olabileceğini söyleyen Erhürman, ya iki tarafın da tanınmış devletler olabildiği, ya da iki tarafın da tanınmamış devletler olabileceği, taraflardan birinin tanınmış, diğerinin tanınmamışken eşit uluslararası statüden bahsetmenin mümkün olmayacağını söyledi. Masada her iki liderin de toplum lideri sıfatıyla oturduğunu söyleyen Erhürman, orada eşit müzakereci pozisyonunun olduğunu söyledi. Kıbrıs Türk tarafının önerisinin, “masaya oturacaksak, BM Güvenlik Konseyi bir karar alacak ve bizim uluslararası statülerimizi eşitleyecek” olduğunu söyleyen Erhürman, bunun hukuken iki yolu olduğunu, ya KKTC’nin uluslararası alanda tanınacağını, ya da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de tanınmaktan vazgeçilebileceği şeklinde olduğunu vurguladı ve “İkisinin gerçekleşmesi, herhalde kimsenin aklına bile gelmiyor” dedi. Birinci maddenin, müzakereyi başlatmayan bir madde olduğunu söyleyen Erhürman, “Bu madde burada durduğu sürece, diğerleri hiçbir şekilde gündeme dahi gelmez” dedi.
“Türk tarafının pozisyonu 'çözümsüzlük, çözümdür pozisyonudur"
BM Güvenlik Konseyi’nden şu anda beklenen şeyin, KKTC’nin tanınması anlamına gelecek ya da teorik olarak iki tarafın eşit statüsü olduğu şeklinde bir karar alması olduğunu söyleyen Erhürman, “İngiltere’den, Amerika’dan, Çin’den, Rusya’dan ve Fransa’dan böyle bir konjonktürün içinde, böyle bir karar alması beklenecek ki, bu karar gelirse, resmi müzakere masasına oturulabilsin. Bu hiçbir şekilde gerçekleşmeyecek bir şey. O yüzden ben gitmeden önce de söylüyordum, şimdi daha da netleşti, Türk tarafının pozisyonu ‘çözümsüzlük, çözümdür pozisyonudur’. Bu şekilde aynen devam edelim pozisyonudur. Bu çok net bir şekilde ortaya çıkmıştır” dedi. Reddedilen şeyin, müzakere değil, çözüm olduğunu da söyleyen Erhürman, böyle önerilerle çözümün olmayacağının ortada olduğunu vurguladı.
“Tatar'ın politikası hiçbir şey kazandırmayacak"
Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi dış politikasını dilediğince belirleyebileceğini söyleyen Erhürman, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi dış politikası açısından bunun böyle olmasını doğru buluyorsa, diyecek bir şeyinin olmadığını, kendisinin Kıbrıs Türk halkının dış politikası açısından meseleye baktığını vurguladı. Tatar’ın bu politika ile Kıbrıs Türk halkına ne kazandırmaya çalıştığına baktığını söyleyen Erhürman, “Bir şey kazandıramayacak. Kıbrıs Türk tarafını çözüm istemeyen taraf konumunda görüleceği ve bu formüllerle çözüme hiçbir şekilde gidilemeyeceğini, Kıbrıs Türk halkının AB ve BM ile zaman içerisinde ilişki kuramaz duruma geleceğini çok net olarak görüyorum” dedi.
“Anastasiadis'in önerisi ilk defa gündeme gelmedi"
Kıbrıs Türk tarafının sunduğu tezlerle Cenevre’den bir şey çıkmayacağının yüzde yüz olduğunu söyleyen Erhürman, “Hiç olmazsa orada Güven Yaratıcı Önlemleri konuşun, belki oralarda bir iki noktada uzlaşıya varılır da, hiç olmazsa şu anki statüko biraz olsun delinir. Şu anki statüko Kıbrıs Türk halkına da, Kıbrıs Rum halkına da zarar veriyor dediğimizde, ‘Hayır, biz hiçbir şekilde Güven Yaratıcı Önlemleri konuşmayacağız, biz ortak bir müzakere zemini var mıdır, yok mudur onu araştırmak için gidiyoruz’ demişti Sayın Tatar bizlere” dedi. Anastasiadis’in limanlar konusunda yapmış olduğu önerinin, aylar öncesinden BM Genel Sekreteri Guterres’e sunulduğunu söyleyen Erhürman, bu önerinin yazılı olarak sunulmasının ardından, Kıbrıs Türk medyasına da yansıdığını, ilk defa gündeme gelmediğini vurguladı. Geçişlerin başlayıp başlamaması konusunda da sıkıntılar yaşanabileceğini söyleyen Erhürman, “Ben kendi adıma geçişlerin engellenebileceğini düşünmüyorum. Düşünmüyorum başka, ama her adımda sıkıntı yaşayacağız” dedi. Kıbrıs Türk halkının Avrupa ile ilişkiler noktasında bir tercihte bulunduğunu ve kendisini Avrupalı gören bir halk olduğunu vurguladı. Erhürman, “Kıbrıs Türk halkı dünyaya açılma derken, herhangi bir-iki devlet bizi tanısın da bu yeter diyen bir halk olmadı. Olmayacak da. Kıbrıs Türk halkının iradesi bu noktada federal çözüm ve Avrupa Birliği’dir” dedi.
Yorum Yazın