Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı’nın 60 milyon 675 bin 600 TL’lik 2022 bütçesi oy çokluğuyla kabul edildi.
Bütçe üzerinde milletvekilleri söz alarak değerlendirmelerde bulundu.
HP Milletvekili Erek Çağatay da Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerine söz aldı. Dış politika bakımından önemli bir dönemden geçildiğini söyleyen Çağatay, tüm paydaşlarla derhal bir diplomasi seferberliği ilan edilmesi gerektiğini söyledi.
Dünyaya Kıbrıslı Türklerin adada var olma mücadelesini anlatmak gerektiğini söyleyen Çağatay, dış politikanın birçok unsuru olduğunu bunların kullanılması gerektiğini ifade etti.
Çağatay, yapılması gerekenin tüm gerçeği görerek tüm paydaşlarla gerçekçi, tutarlı, kabul edilebilir, hayata geçirilebilir bir politika ortaya koymak olduğunu anlattı.
Maraş konusunda Kıbrıs Rum liderliğinin asılsız iddialarını ortaya çıkarmanın, fetih zihniyetiyle hareket edilmediğinin gösterilmesi gerektiğini söyleyen Çağatay, akılcı ve açık politikalarla ilerlemek gerektiğini söyledi.
Doğu Akdeniz konusunda ise çatışmacı değil uzlaşmacı şekilde hareket etmek gerektiğini kaydeden Çağatay, “Rum tarafının suları ısındırma girişimleri ortaya çıktı. Çatışmacı değil caydırıcı önlemler alınmalı” dedi.
Mevcut tehlike ve fırsatların iyi analiz edilmesi gerektiğini belirten Çağatay, sadece gelişmeleri izleyen değil yön veren politikalar uygulanması gerektiğini söyledi.
CTP Milletvekili Fikri Toros, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın açıklamalarına değindi. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1960’ta Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar tarafından kurulan ortak bir devlet olduğunu söyleyen Toros, öte yandan Cumhurbaşkanı Tatar’ın göreve başladığı günden bu yana Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bir Rum devleti olarak tanımladığını söyledi.
Toros “Kıbrıs Cumhuriyeti bir Rum devleti değildir” dedi.
Tatar’ın Kıbrıslı diye bir aidiyet olmadığını söylediğini, “Kıbrıs’ta Türkler ve Rumlar vardır” dediğini kaydeden Toros, bunun çok yanlış olduğunu aslında bir hakaret olduğunu söyledi, “Kıbrıslılık Kıbrıslıların aidiyetidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın Kapalı Maraş konusundaki açıklamalarına da değinen Toros, bölgenin BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda özel bir statüye sahip olduğunu kaydetti.
Toros, bölge açılacaksa bunun nasıl olacağının ilgili kararlarda belirtildiğine işaret ederek, bunların tavsiye niteliğinde olmadığını, bağlayıcılığı bulunduğunu kaydetti.
Bu konuda bir “algı operasyonu” yürütüldüğünü, bölgenin Vakıflara ait olduğunun söylendiğini dile getiren Toros bu iddiaların bir dava halinde AİHM’e götürülmesi gerektiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın, bu politikalarının Türkiye tarafından desteklendiğini “gururla” söylediğini ancak bazı Türkiye yetkililerinin iki devletli çözüme karşı açıklamaları olduğunu söyleyen Toros, Kıbrıslı Türklerin 1960 Anayasası tahtındaki haklarının karasularında da geçerli olduğunu belirterek, enerji kaynaklarında hak sahibi olduğu söyleniyorsa, bunu güvence altına alacak BM zeminine dönmek gerektiğini söyledi.
Toros, Tatar’ın pozisyonunun gözden geçirilmesi gerektiğini kaydetti. Kıbrıs Türk toplumunun sınırlı da olsa uluslararası ilişkiler kurabildiğini kaydeden Toros, bunun nedeninin federal çözüme dair irade ortaya konması olduğunu söyledi.
Fikri Toros, Avrupa’dan mali yardımın artırılması ve Yeşil Hat Tüzüğü’nün genişletilmesi, Doğrudan Ticaret Tüzüğü için çalışmalar yapılırken, artık Avrupa Birliği nezdinde çözüm vizyonuna sahip bir durumda olmadıklarını belirten, bununla ilgili endişelerini dile getirdi. Kıbrıslı Türklerin yok oluşuyla ilgili endişe belirten Toros, gerçek demokrasinin adanın yeniden birleşmesiyle mümkün olduğunu söyledi. “Bizi göç etmeye zorluyorlar” diyen Fikri Toros, Kıbrıs’ta ve Doğu Akdeniz’de istikrar, huzur için barışın tesis edilmesinin zaruri olduğunu söyledi.
UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu da, konuşmacıların Kıbrıs müzakerelerinden bahsettiğine değinerek, federasyon üzerinde yıllarca görüşmeler yapıldığını anlattı.
77-79’dan 2017’ye müzakere masasında Kıbrıs Türk tarafının samimi olduğunu ve masadan kaçmadığını vurgulayan Hasipoğlu, “Federasyonu neden artık görüşelim?” diyerek, Güney Kıbrıs’ın samimi olmadığını belirtti. Federasyon için trenin kaçtığını dile getiren Hasipoğlu, Güney Kıbrıs’ın egemenliği Kıbrıs Türk halkıyla paylaşmak istemediğini belirtti.
Müzakerelerin başlaması için egemen eşitliği talep etmenin önemine dikkat çeken Hasipoğlu, Maraş açılımı hem UBP’nin hem Tatar’ın KKTC’ye verdiği büyük bir hizmet olduğunu kaydetti. Hasipoğlu, “Artık bu toprakların verilmesi söz konusu değil, Maraş vatan toprağıdır” dedi.
“BM Güvenlik Konseyi kararları alındığı zaman federasyon müzakereleri vardı, artık yok” diyen Hasipoğlu, vakıfların hakkını aramasının doğal olduğunu ifade etti.
Türk tarafının bu kadar zaman ne kazandığını soran Oğuzhan Hasipoğlu, Avrupa’nın verdiği sözlerin hangisini tuttuğu sorusunu sordu.
Ayrılıkçı politika eleştirilerini de doğru bulmadığını dile getiren Hasipoğlu, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden, Türk askerinden vazgeçmeyeceklerini söyledi.
“Maraş KKTC toprağıdır ve yasalar doğrultusunda açılmaya devam edecektir” diyen Hasipoğlu, Cumhurbaşkanlığı’nın siyasi duruşu yanında kurduğu önemli komitelere dikkat çekti. Hasipoğlu, uluslararası camianın, Kıbrıs Türk halkının yeni dış politika anlayışı ve egemen eşitlik talebini anlaması gerektiğini kaydetti.
HP Milletvekili Jale Refik Rogers, uluslararası aşı sertifikası konusuna değinerek, bu konuda Cumhurbaşkanlığı’nın somut bir şey ortaya koyamadığını belirtti.
Belirsizliğin devam ettiğini dile getiren Rogers, mağduriyetler yaşandığını söyledi. Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği olmayanların bu sertifikayı alamadığını ve dünyada aşısız muamelesi gördüğünü anlatan Rogers, Cumhurbaşkanı Tatar’ın bağımsız devletten söz ederken, bunun altının boş olduğunu savundu. Tatar’ın Kıbrıs Türk halkının sesini duyurmakta geri kaldığını ileri süren Rogers, “Üzülerek görüyoruz ki vatan millet sakarya derken bunun altı boş kalıyor” dedi.
Rogers, Cumhurbaşkanı Tatar’ı Kıbrıslı Türklerin sesi olmaya davet etti.
UBP Milletvekili Zorlu Töre, KKTC’nin Kıbrıs Türk halkının devleti olduğunu vurgulayarak, Birleşik Kıbrıs’ı savunmanın, Kıbrıslı diye bir tanımdan bahsetmenin doğru olmadığı görüşünü ifade etti.
Milliyeti birleştirme ve yok etme tavrının doğru olmadığını dile getiren Töre, “Kıbrıslılık diye bir millet yoktur” dedi.
Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözlerine dikkat çeken Zorlu Töre, Türklüğün sonradan uydurulmuş bir şey gibi söylendiğini kaydederek, bunu eleştirdi. “Kıbrıs meselesi bizden kaynaklanmış değildir” diyen Töre, Rumların, Helenizm’i hakim kılmak veya Enosis’i gerçekleştirmek için ortaklık devletini Kıbrıslı Türklerden çaldığını söyledi.
KKTC’nin kurulmasıyla Kıbrıs’ta egemen eşitliğin sağlandığını ifade eden Töre, Cumhurbaşkanı Tatar’ın seçilmesiyle bunların dillendirilmesinin önemini vurguladı.
“Rumlar, Annan Planı’na evet deseydi, ‘Mavi Vatan’ söylemi havada kalacaktı” diyen Töre, Cumhurbaşkanı Tatar’ın politikasına destek belirtti.
Zorlu Töre, Annan Planı ve Crans Montana’da Rum tarafının tavrıyla Kıbrıs Türk halkının felaketin felaketini yaşamadığını kaydetti. 70-80 bin kişinin yeniden göç etmesini istemediklerini Zorlu Töre, “Yine mi aynı hataları yapalım?” ifadelerini kullandı. Federasyon politikalarının yanlış politikalar olduğunu ifade eden Zorlu Töre, “Milli devleti kurmaktan daha güzel ne olabilir” sorusunu sordu.
KKTC’nin Kıbrıs Türk halkının en büyük eseri olduğunu vurgulayan Töre, Atatürk’ün sadece “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözünün örnek alınmasını eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın belki Anavatan Türkiye’ye çok fazla gittiğini dile getiren Töre, bunun yaratılan boşluktan kaynaklandığını söyledi. Töre, Mustafa Akıncı ve Mehmet Ali Talat’ın söylemlerine işaret etti.
Töre, Kıbrıs Türk halkının 23 Ocak’ta gerekli dersi vereceğine inandığını da belirtti.
TDP Milletvekili Zeki Çeler de, “Anayasa’yı en fazla koruyan solcular olmuştur” diyerek, makamlara geldiklerinde devletin tüm sorumluluklarını, toplumun tüm kesimlerine ayrıştırmadan uygulayanın solcular olduğunu belirtti.
İnsanların, “Rumcu” ilan edilmesini eleştiren Çeler, bugünkü derdin, geçim derdi olduğunu belirtti. Çeler, “Tok açın halinden anlamaz” dedi. ,
Zeki Çeler, Kayıp Şahıslar Komitesi’nde çalışan insanların ciddi sıkıntıları olduğunu belirterek, bu konuda Cumhurbaşkanlığı’na çağrı yaptı. Cumhurbaşkanı’nın yüzünü kendi toplumuna dönmesini isteyen Çeler, Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik açıdan nasıl gelişebileceğinin anlatılmasını istedi.
CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli de, “hakikatlerden söz edelim” diyerek, ülkede, Covid-19, yoksulluk, işsizliğin kol gezdiğini kaydetti.
Ülkenin çok ciddi bir darboğazın içinde olduğunu dile getiren İncirli, aşılı kişilerin uluslararası geçerliliği olan aşı sertifikası alamadığından Cumhurbaşkanı’nın haberi olup olmadığını sordu.
İnsanların uluslararası aşı sertifikası alamadığı için fazladan aşı olmak zorunda kaldığını ifade eden İncirli, “Sayın Tatar yastığa başına koyduğu zaman uyuyabiliyor mu?” diye sordu.
Ülkenin maceraya ihtiyacı olmadığını kaydeden İncirli, pandemide çok acil sorunların giderilmesine ihtiyaç olduğunu ancak bir şey yapılmadığını söyledi.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanlığı bütçesi oya sunuldu ve oy çokluğuyla kabul edildi.
Meclis Genel Kurulu’nda daha sonra Başbakan Yardımcılığı, Turizm ve Çevre Bakanlığı bütçesi görüşülmeye başlandı.
Yorum Yazın