DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Kulak, Burun, Boğaz ve Baş Boyun Cerrahı Op. Dr. Didem Rıfkı tarafından yapılan açıklamada, Alexander Graham Bell'in işitme engelliler için yapmış olduğu çalışmalarından dolayı doğum günü olan 3 Mart’ın,Dünya İşitme Günü olarak belirlendiği ifade edildi. Bu yılki teması “İşitmenizi Kontrol Edin” olan Dünya İşitme Günü kapsamında her yıl 3 Mart'ta sağırlığı ve işitme kaybını önlemek ve işitme ve kulak bakımına dikkat çekmek için çeşitli aktiviteler düzenlendiğine dikkat çeken Op. Dr. Rıfkı, “Dünya üzerinde 466 milyon işitme engelli olduğu bilinmekte. 1 milyardan fazla genç de yüksek sese maruz kalmaktan ötürü işitme kaybı riski ile karşı karşıya” diye konuştu.
“Birçok İnsan Farkına Varmadan Yaşayabiliyor”
65 yaşını geçen her 3 kişiden birinin duyma güçlüğü yaşadığına dikkat çeken Op. Dr. Rıfkı, “Dünya Sağlık Örgütü bu yıl işitme kaybı açısından risk taşıyanların, örneğin; 50 yaşın üzerindekilerin, gürültülü yerlerde çalışanların, uzun süre yüksek sesle müzik dinleyenlerin ve kulak problemi olanların işitmelerini belirli zamanlarda test etmelerinin gereği üzerinde duruyor. Birçok insan işitme kaybının farkına varmadan yaşayabiliyor. Kaybı erken fark etmek, ilerleyişini önlemek açısından son derece önemli. Dünya Sağlı Örgütü verilerine göre dünyada 32 milyon işitme kaybı olan çocuk var.Bunların yarıdan fazlasının işitme kaybı önlenebilirdi. Bunların @'ı genetik, 1'i kızamık kabakulak kızamıkçık ve menenjit gibi enfeksiyonlar, 'si düşük doğum kilosu ve yenidoğan sarılığı,%4'ü ise gebelikte bilinçsiz ilaç kullanımı sebebiyle oluşmuştur” dedi.
Nasıl Önlenebilir?
İşitme kaybına yol açan faktörlerin P′sinin önlenebilir olduğunu vurgulayan Op. Dr. Rıfkı, “Önleyici tedbirler arasında çocukların yenidoğan döneminde işitme taramalarından geçmesi, kızamık, menenjit, kabakulak ve kızamıkçık aşılarını olması, özellikle ototoksik (iç kulağa zarar verici) özellikte ilaç kullanırken seçici davranılması, orta kulak iltihabı için etkin tedavilerin yapılması, aşırı gürültülü ortamlardan kaçınılması sayılabilir. İşitme kaybının teşhisi ne kadar erken yaşta sağlanırsa, tedavinin ve bireyin tüm gelişiminin o kadar sağlıklı olacağı unutulmamalıdır. Özellikle ilk 2 yaş konuşmayı öğrenme dönemi olduğundan son derece önem taşır. Her yeni doğana ilk 3 ay içinde tanı koymak ve ilk 6 ay içinde tedaviye başlamak amacıyla tarama testleri uygulanmalıdır.Doğduktan sonra en geç 6 ay içinde işitme engeli tanısı konan ve işitme cihazı uygulanıp, işitme ve konuşma eğitimi alan bebeklerin konuşma becerisi, normal işiten yaşıtlarına benzer düzeyde gelişebilir. Erken işitme kaybı tanısı konulup, erken eğitilen bebeklerin, lisan gelişimine paralel olarak zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişimleri de olumlu etkilendiği unutulmamalıdır. Koklear implant veya besin sapı implantı takmak gibi küçük yaşta yapılabilen ameliyatlarla birçok çocuğun işitme kaybı en aza indirilebiliyor, iletişimleri normale yakın hale getirilebiliyor. Çocukların işitme kaybını fark etmede en önemli faktörler aile ve öğretmenlerdir. Okul başarısı düşen veya evde televizyona yakın oturmayı tercih eden çocuklarda işitme kaybından şüphelenilmelidir” diye konuştu.
Hayat Kalitesi İçin Önemli
Kulakta çınlama, ağrı, dolgunluk, akıntı, gibi şikayetlerde mutlaka Kulak Burun Boğaz Uzmanı’na (KBB) başvurmak gerektiğini ifade eden Op. Dr. Rıfkı, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Benzer şekilde, yüksek sesle temas azaltılmalıdır.Kulaklıkla çok yüksek sesle müzik dinlemek zararlıdır. Ayrıca iş yerinde yüksek sese maruz kalanların mutlaka kulaklık takmaları gerekir. Yaş ilerledikçe iç kulak hücreleri de yaşlanır ve işitme kayıpları oluşur. Bu durumu erken fark etmek kişinin hayat kalitesinde belirgin değişiklikler sağlayabilir. Her yeni doğana işitme taraması yapılmalı ve yüksek riskli kişilerde belirli aralıklarda işitme testi yapılmalıdır. Kulakla ilgili sorunlar ciddiye alınmalı ve işitme kaybına yol açmadan önce KBB uzmanına başvurulmalıdır.”
Yorum Yazın