Bu ayrı bir konu... Neredeyse bir ay boyunca yeni Havuç karakteri meselesi konuşuldu. Meltem’le Haluk, ilk defa öpüştü. Dizinin alışık olmadığı, yeni sevgili karakteri araya girdi. Şimdi sırada ne olmalı? Sürpriz bir hamilelik... Kim olsun? Onu da Birol Güven’e bırakalım.
‘Gülizar’da Yeşilçam samimiyeti var mı?
Dizide, Yeşilçam’a selam edelim hali var ama Gülizar’da nedense bir türlü o havayı alamadım. Farah Zeynep Abdullah, kendi başına saf, temiz ve güzel kızımız olarak bizlere pırıltı veriyor. Son bölümde çok güzel şarkı söyledi. Dedim ya, gönderme adına ne varsa bir türlü alıp, o kokuyu hissedemedim. “Peki, sen bir insanın her şeyi olmak ne demek bilir misin?” diye başlayan, ‘Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?’ kalıbında olan giriş cümlesiyle, Murat’ın yüzündeki ifade, tatmin edici miydi? Senaryonun, “Aşk, bir sabah uyandığında artık onun gülmesini ezberlediğin an demektir” diye devam eden sözleriyle, duygusallığı daha da arttırma isteği ne kadar başarılıydı? Sonrasında, “Gülizar sana aşığım” tiradıyla durumu daha da yukarı taşıyan finalde, ateşli
bir öpücükle ‘son’ diyen sahne?
Ne hissettirdi? Kaldık mı, çarptı mı? ‘Aşk böyle bir şey’ dedirtti mi? Dizinin kendini tartıp biçtiği sahneydi belki. Çünkü Murat bize, ‘Zaten bu kız bana aşık, tersi olamaz’ haliyle, senaryonun ona yüklediği cümleleri hali ve tavrıyla çiğnemişti. Bir Ediz Hun ve Filiz Akın sahnesi mi? Olabiliyor mu? Beklen-
tinin yüksek oluşundan mı böyle
oldu, bilemedim.
Yorum Yazın