Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, Güney Kıbrıs’ın Mısır ile imzaladığı anlaşmalara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
UBP Genel Sekreteri Hasipoğlu, “Güney Kıbrıs’ın tek yanlı ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölgesi” ile ilgili olan ayrıca doğal gaz yataklarının değerlendirilmesi ve Güney Kıbrıs ile Mısır arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi ilgili anlaşmanın Kahire’de imzalanması, Rum tarafının Kıbrıs adasında “tek egemen benim” anlayışının bir tezahürü olarak tarihe not edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Güney Kıbrıs’ın ada üzerinde iki ayrı egemen halk ve devlet olduğu gerçeğini göz ardı ettiğini belirterek Hasipoğlu, Rum Yönetimi’nin paylaşımcı bir zihniyet içerisinde olmadığını bir kez daha gösterdiğini söyledi.
Hasipoğlu, “Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Es Sisi huzurunda imzalanan anlaşma ile, gerek Afrodit yatağının ticarileştirilmesine ilişkin Karşılıklı Anlayış Memorandumu gerekse sözde “MEB” içerisindeki 6’ncı parselin geliştirilmesine yönelik olduğunu anlıyoruz” dedi.
“GÜNEY KIBRIS, ELBET BİR GÜN KKTC’NİN ADA ETRAFINDAKİ HAKLARINI KABUL EDECEKTİR”
UBP Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, açıklamasının devamında şunları kaydetti:
“Rum tarafı müzakere masasında bizimle yönetimi paylaşmayı reddettiği gibi, hidrokarbonlar konusunda da paylaşım önerimizi reddederek aslında bizimle ada etrafındaki zenginliği de paylaşma niyetinin olmadığını dünyaya göstermeye devam etmektedir.
Güney Kıbrıs’ın bu tutumundan dolayı zaten biz de Anavatan Türkiye Cumhuriyeti ile kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşmasını imzaladıktan sonra, TPAO’ya bizim adımıza araştırma yapması için ruhsat verdik. Güney Kıbrıs, elbet bir gün KKTC’nin ada etrafındaki haklarını kabul edecektir. Aksi düşünce kazan kazan yerine, kayıplara yol açacaktır.”
“HEPSİ RUM Tarafınca REDDEDİLDİ”
“Doğu Akdeniz’de Kıbrıslı Türklerin de hakkı olduğunu herkes kabul etmelidir” diyen Hasipoğlu, açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Dolayısıyla Kıbrıslı Türklerle de bir eşikte konuşulması, görüşülmesi ve Kıbrıs Türkü'nün de muhatap alınması son derece önemlidir. Bu açıdan bakıldığında Doğu Akdeniz bir o kadar daha önem arz etmektedir. Müzakere masasında tam dört kez, Rum tarafına enerji paylaşımı konusunda “Komite” kuralım önerisini yapmamıza rağmen, hepsi Rum tarafınca reddedilmiştir.
Müzakere masasında Rum tarafı; “bu ada üzerinde egemen benim, deniz yetki alanlarında istediğim ülke ve şirketle anlaşma yaparım, senin adına bankada hesap açtım, bir gün çözüm olursa sana da payını veririm” derken böyle bir zihniyetle nasıl işbirliği yapabileceğimizi merak ediyorum. Bu yüzden “tek egemenlik” anlayışı yerine ortaya koymuş olduğumuz egemen eşitlik talebi son derece makul ve meşru bir taleptir.
1982 Deniz Hukuku Konvansiyonu, ihtilaflı alanlar için tarafların öncelikle oturup müzakere etmesini düzenlemektedir. Rum tarafı ise bu yöntemden kaçınmaktadır. Yapılması gereken, uluslararası bir konferansla veya Mart ayında düzenlenmesi planlanan toplantıda bu konunun tartışılarak, uzlaşı yolu ile hakça bir paylaşıma gidilmesidir.”
Yorum Yazın