Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, yaşananlara şaşırdığını ve şu anda sağlığa ve ekonomiye konsantre olmamız gerekirken, hükümetin çok ciddi şekilde konsantrasyon sorunu yaşadığını düşündüğünü söyledi. Doğu Akdeniz’de yaşananları da yorumlayan Erhürman, bir an önce silkinip bu süreci yönetmemiz gerektiğini de vurguladı. CTP lideri Tufan Erhürman, katıldığı programda soruları yanıtladı.
Dışa açılma tarihinin 1 Temmuz olduğunu ve bu tarihin üzerinden bir buçuk ay geçtiğini söyleyen Erhürman, “Mart’ın 10’undan 1 Temmuz’a geldik. Kapanma tarihini aldığımız günden itibaren söylediğimiz şey, hep aynı şeydi. ‘Gün gelecek yeni normal denilen döneme geçeceğiz. Yeni normal denilen dönem, dışa ve içe açılacağımız dönem olacak. Bu dönem de kaçınılmaz olarak vakalı dönem olacak. Bizim o dönem iki şey yapmamız gerek. Vaka sayısını mümkün olduğunca kontrol altında tutmak ve çıkacak vakalar için hazırlıklı olmanız lazım” dedi. Çıkacak vakalar konusunda hazırlıklı olmanın en temelinde pandemi hastanesi olduğunu söyleyen Erhürman, “Bunu sadece biz söylemedik, uzmanlar da defalarca söyledi. Eğer mali sıkıntılar öne sürülüyorsa, Türkiye ile imzalanan Mali İşbirliği Protokolü’ne de bu pandemi hastanesi konulabilirdi. Ancak yapılmadı ve Ankara’dan müjde verildi, yılsonuna yapılacağı yönünde” dedi.
“RANDOM TESTLERİN ÖNEMİNİ, 1 BUÇUK AY ÖNCE SÖYLEMİŞTİK”
Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararları da yorumlayan Erhürman, deniz yoluyla gelenlerin daha büyük risk teşkil ettiği yönündeki kararın üzerine, bunun nedenleriyle araştırılması gerektiğini söyledi ve “Deniz yoluyla gelenler, limanda nasıl bir pandemi merkezinde tutulacaklar ve orada bulaşı yaymayacaklar?” diye sordu. Random test uygulamasının artırılacak olmasını de yorumlayan Erhürman, bunun yapılması gerektiğini 1 buçuk ay önce hükümete söylediklerini vurguladı ve “İçeride bulaşın olup olmadığını ancak random testlerle öğrenebiliriz” dedi.
Hükümete 10 Mart’tan itibaren birçok defa pandemi ile mücadeleye dahil olmak ve kriz masalarında görev almak istedikleri çağrısını yaptıklarını ancak karşılık bulmadığını söyleyen CTP lideri Erhürman, “Bu ülkemizde alışılmış bir muhalefet tarzı değildi. Biz 2018’de döviz krizini yaşarken, kimse bize böyle bir teklifle gelmedi. Tam tersine mecliste üzerimize üzerimize geldiler. Sanki dövizin yükselmesinin sebebi bizmişiz gibi. Bugün de döviz yükseliyor. Hiçbir noktada ‘Bu hükümettir dövizin yükselmesinin sebebi’ demedim. Öyle çalışıyor olsaydık, bugün biz de sokakta olmayacaktık, kendileri de sokakta olmayacaktı. Bugün yüzlerce insanımız işsiz kalmış durumda. Binlerce insan işinden ayrılıp yurtdışına çıktı. Yüksek öğretim çok ciddi bir sıkıntı içinde. Turizm, kapılar açılmış olmasına rağmen hareket edemedi. Esnaf kan ağlıyor. Biz Mart’tan Temmuz’a kadar sert muhalefet yapmadığımız için eleştirildik” dedi.
Okulların sonbaharda açılacağının 10 Mart’tan beri bilindiğini söyleyen Erhürman, o tarihten bugüne 5 buçuk ay geçmiş olmasına rağmen, hâlâ okulların ne zaman ve hangi kurallarla açılacağının belli olmadığını söyledi. Erhürman, “Bu konuda sendikalar çalışma yaptı. CTP olarak biz eğitim konusu ile ilgili bir panel düzenledik. O panelde konuşmacılar somut öneriler ortaya koydu. 3-2 yöntemi dedikleri bir yöntemi söylüyorlar. Yani öğrenciler 3 gün gidip, 2 gün gitmeyecekler. Böylelikle sınıflarda öğrenci sayısı azalacak. Ama bunu konuşurken, orada dezenfektan maddelerin bulunması için de bir bütçe gerekiyor. Öğrencilerin maskeli olmasının da sağlanması gerekiyor. Teneffüslerde nasıl bir tertibat alınacağı da son derece önemli” dedi.
Hükümetin bu toplumun gailesini çekmediğini söyleyen Erhürman, “Sağlıkta da, ekonomide de, eğitimde de aynı şeyleri yaşamaya devam ediyoruz. Yoğun çalışılması gereken bir dönemin içerisinde durmadan başka şeylere konsantre oluyoruz. Buraya konsantre dahi olamıyoruz. Bu memleketin gailesini çekmeyen bir yönetim tarzıyla karşı karşıyayız, mesele budur” dedi.
Doğu Akdeniz’deki gerginliğin üzerimizde olumsuz etkileri olduğunu söyleyen Erhürman, “Doğu Akdeniz’de şu an bulunduğumuz noktanın bir adım ilerisine gittiğimiz anda, ekonominin yiyeceği darbe daha da büyüyecek ve barış denizi olmasını arzu ettiğimiz ve herkesin adil paylaşımla payını almasını düşündüğümüz Doğu Akdeniz’de, hiç istemediğimiz şeyler de olabilir. Bütün bunlar böyle iken, hem ülkede birliği, hem ortak aklı ortaya koymamız, hem de bu meselelere konsantre olmamız lazım. Bunlara konsantre olamadığımız hallerde Kıbrıs Türk halkını korumamız mümkün değil. Esas meselemiz, bu halkın, kimliğini, varlığını geleceğe taşımaktır esas meselemiz. Siz bunu yönetemezseniz, bu halkın geleceğine ilişkin süreçleri de yönetemezsiniz. Bir an önce silkinip bu süreci yönetmeniz lazımdır” dedi.
Yorum Yazın