Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Kurucu Rektörü ve Yöneticiler Kurulu Başkanı Serhat Akpınar, Sosyal Medya’nın sosyal hayatımızdaki yeri ve etkinliği konusunda kendisiyle yapılan röportajda önemli açıklamalar yaptı.
Konuşmasında “1980’li yılların ortasında ilk Commodorlar’ın bizim üniversitede görmeye alışmış olduğumuz o büyük Network’lerin dışında bireysel bilgisayar kullanımının ne denli heyecan verici, ilk internete ulaşır olmamız noktasında modemlerle işte diyaloglarla ulaşmaya çalışmamız ve tabiki o süreç için bu şekile getirebileceğini aslında pek bilemiyorduk” diyen Akpınar bilgi çağının özellikle 2000’li yıllardan itibaren çok ciddi bir şekilde sosyal yaşamda yeraldığını belirterek “Teknolojinin gelişimi insanlığın ayak uydurma süreci ve bizim gibi insanlar ve özellikle bilim insanlarında sürekli öğrenim alanlarında learner grup olarak bu yapı içerisinde bir şekilde bizler de kendimizi bunun bir parçası halinde bulduk” dedi.
“Aslında teknoloji etrafımızda öyle bir şekillenmeye başladı ki bizler de bunu dışında olamazdık. O nedenle şu anda insanlığı bekleyen hali hazırda içinde bulunduğumuz çok farklı bir boyuttan bahsediyoruz” diye konuşan Akpınar şunları söyledi:
“Türkiye Cumhuriyeti’nde Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir çalışmasında genç neslin %85’i günde bir kez sosyal medyaya ulaşıyor, %15’lik kısmı ise yaklaşık 10 saatini sosyal medya ağları içerisinde geçiriyor. Bu oranlar ülkeden ülkeye değişebiliyor ama çok yakın bir dönemde özellikle bir Arap baharına bakacak olursak sosyal medyadaki hareketliliğin ve insanların gruplaşma ve haberleşmesinde de çok ciddi süreçler dikkat çekiyor”
Röportajda yöneltilen sorular ve Akpınar’ın yanıtladı şöyle:
Sürekli takip ettiğiniz gruplar var mı?
Benim özellikle yurtdışında eğitim dünyasıyla veya adadaki yüksek öğretimin dünya üzerindeki entegrasyonu ile ilgili dünyadaki gelişmeleri bir şekilde “hangi yönde olumlu oluşumlar oldu mu?’’ İzlenilmek amacıyla izlediklerim var.bunlarım tamamı eğitim alanı ile ilgili.
Son dönemde gündemdeki konulardan biri, yeni internet yasası ve sosyal ağlara erişime engelleme konulması ile ilgili neler söylemek istersiniz?size göre sektöre etkileri nasıl oluyor?
Özgürlükler insanlığın bizler için özellikle marketing eğitimi almış veya kendi hedef kitlelerimizle haberleşmemizin yegane bir şekillenişi gibi sosyal medya. Böylelikle bizi bilmek isteyen veya şahsımı veya temsil ettiğim kurumla ilgili bilgilere ulaşmak isteyen birçok insana, ben kendi şahsi sosyal hesaplarımdan yanıt verebiliyorum, link verebiliyorum, iletişimde olabiliyorum o nedenle çok canlı ve güncel aslında daha önce imkanımız olmadığı bir süreç yaşıyoruz şu anda. Daha iyi anlaşılabilir olmakta yine bunlardan bir tanesi. Sorunuzun diğer şekline dönücek olursak bir defa özgürlükler noktasında yasaklar bir takım kısıtlamalarla sürece bakarsak eğer bu bir takım dengesizlikleri ortaya koyacaktır.
Tabii sosyal medyanın olumlu bir çok yönünden bahsedebileceğimiz gibi birçok olumsuz yönleride vardır. İlk başta söylemiş olduğum gibi bir takım yapılar kurumlar veya kuruluşlar veya devletler temsili kişiler çok farkındalığı sık olan kişiler, insanları ciddi bir şekilde doğrulara veya yanlışlara yönlendirebiliyorlar. Haberler noktasında yine doğru veya yanlış eğilimlerle reaksiyonel bir takım sonuçlar ortaya koymalarını sağlıyorlar. Aslında bunlar ciddi ve tehlikeli. O nedenle işin tamamıyla pozitif kısmındayım. Oolayın tabi bir de negatif kısmını düşünecek olursak iletişim sorunu yaşayan başta genç bireyler ve çocuk yaşlarda daha da sıkıntılı, çünkü geçmişte sokak oyunları ile iletişimin veya sosyalleşmenin kendi gerçekliğimizde çok ciddi bir şekilde varlığını hissettiğimiz bir çocukluk dönemi yaşıyor olmamız neticesinde işte şu anda sosyal medya araçlarıyla, akıllı telefonlarla, bilgisayarlarla daha fazla zaman geçirmek suretiyle o gerçek sosyalleşmenin ötesine veya dışına çıkmış oluyorlar ve aslında gerçek olarak var olduğunu söyleyebileceğimiz benimseyebileceğimiz ama aslında var olmayan yaşam boyutunda zamanlarını geçiriyorlar. Bu tabii ki kendi içlerindeki iletişim sorunu yaşayan gençler sosyal medyada daha aktif bir zaman harcamaya başlıyorlar. Bu öyle bir noktaya geliyorki onun bir parçası ondan artık kurtulmanın imkansız olabileceği bir boyuta geliyor. Aslında yararlı olabileceği gibi insanlık gelişiminde çok ciddi bir takım paradigmaların içerisinde diyebileceğimiz kesindir. Bunun çözümü için de psikologlar daha birçok farklı mesleki yapılar ortaya çıkıcaktır. Yani insanlığın süreci aşamasına da yardımcı olacaklardır diye düşünüyorum. Ama sorunuza tekrar dönecek olmam gerekiyorsa bir defa ben kısıtlamanın yanlış olduğunu düşünüyorum, yasaklamanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Tüm olumsuzluklara rağmen yasaklar çerçevesinde adım atılması halinde insanlığın ve ülkemiz içinde geçerli aynı şekilde, çok daha farklı bir takım olumlu yansımaları yıkmak yerine çok daha yanlış sonuçlar ortaya koyacaktır diye düşünüyorum. İnsan özgür düşünce ile sınırlanması veya düşünce ögesinin konması veya düşüncenin uygulanma noktasında bir takım özgürlüklerin kısıtlanması insanı tedirgin eder, hırçınlaştırır. Yasaklara karşı reaksiyon ortaya koymasını sağlar bu da toplumsal huzursuzluk demektir. Aslında beklenmeyen veya huzurun beklendiği bir çok ortamda bu tip yasaklar çok ciddi dengesizlikler ortaya koyabilmektedir”
Girne Amerikan Üniversitesi’nin sosyal medya ile ilgili öyküsünü anlatabilir misiniz? Bu süreç nasıl başladı ? Size göre nasıl yol alıyor? Üniversitenin sosyal medya kullanımı öncesi ve sonrası etkilerini nasıl değerlendirirsiniz?
“Kendimizi eleştirmem gerekiyorsa aslında daha doğrucu yaklaşmak gerekiyor belki bunu söylemem daha doğru olur. Adada ilk internetin, Future Net’in kurucusu olarak yani diyaloglarla yapıyı olgunlaştıran, ilk internete çıkan kurum olarak da baktığımız zaman bu süreci geçmişten takip ettiğimiz, orada bir varlık ortaya koymak istediğimiz net bir şekilde ortada. Ama tabii ki internet veya iç çağ dünyada olmak farklı bişey, sosyal medya ve okullar içerisinde veya kurumun kendini yansıtabilmesi çok farklı bişey. 2000’li yıllardan hemen sonra özellikle 2005 yılından itibaren daha net söyleyebilirim, üniversite içinde bir dijital marketing yapısı oluşturuldu. İlk önce istediğimiz sonuçları almakta zorlandık. Ama her geçen gün biraz daha dikkat ve çözümsel yaklaşımlar koymak suretiyle ordaki yapımızı güçlendirdik. “Bugün istediğimiz noktada mıyız?” sorusuna gelince, yönetmek çok farklı bir şey, aslında rektörlük düzeyinde şu farkındalık oluşması gerekiyor. Kurumsal her bir seviyede bunun oluşması gerekiyor. Çünkü kişisel sosyal medya hesaplarımıza bağlı çalışıyoruz ki bugün insanlar yaşamlarını artık tamamıyla bahsetmiş olduğumuz sosyalleşme, sürekli bir resim çektirme ve kendi ile ilgili bilgileri paylaşmakla geçiriyor. Ama kurumsal temsiliyetlerde pozisyon temsilcileri diyeyim sizlere, yani dekanlarımızın, bölüm başkanlarımızın, rektörlerimizin veya hocalarımızın da kendi kişisel sosyal hesaplarının dışında bir de tamamıyla mesleki olarak bu alanlarla ilgili temas kurabilecekleri farklı hesaplar oluşturmaları gerekiyor. Örnek vermem gerekiyorsa Kutsal hocanın hangi restaurantta hangi balığı bilmekten çok, onun akademik dünyasını tanımak, onunla akademik bir iletişim içerisinde olmayı daha fazla tercih ederim. Ama sosyal hobilerim çerçevesinde belki onun özel hesabından kendisine ulaşıp iletişim kurmayı tercih edebilirim. Kendime dönüp aynı soruyu sorduğum zaman, her ikisini aynı yerden sürdürmeye çalışıyor olsam bile yani çoğu zaman kurumsal ilişkiler sağlamaya çalışıyorum. Tabii kurumsal temsiliyette sizi birçok şeyden soyutluyor. Kişisel paylaşımlardan uzaklaşıyorsunuz. O nedenle şunu söylemem gerekiyor aslında. Bizler gibi yöneticilerin veya temsili olarak takip edilen kişilerin normal kişisel sosyal paylaşım hesapları dışında birde kurumsal paylaşım hesapları bulundurması gerekiyor. Zaten ben şu an o şekilde kullanıyorum, yani sadece sosyal medya ile ilgili değil, kendi kişisel web siteniz, insanların veya öğrencilerinizin, insanlar diyorum çünkü dünyanın birçok yerinden birçok kesim sizi izliyorlar. Ya bizi iyi yönde takip etmeye çalışanlardır ya da rakip noktasında olan insanlar sizi izliyorlardır. Tabii işin bireysel paylaşımlarınızı da takip ediyorlardır. Nerede, ne şekilde, kimlerle ne yaptığınızın sürekli peşindeler. Ve sözde sizlerle bir şekilde takip edebiliyor olmanın keyfini de yaşıyorlardır. Çünkü onlara göre sizin paylaşımlarınız onlar için bir haberleşme sebebidir, bilgi toplama ağırıdır. O nedenle bunları dile getiriyorum, çünkü artık öyle bir sürece girdik ki kişisel paylaşımlar ister kurumsal paylaşımlar düzeyinde olsun artık dediğiniz gibi sınırları olmayan yani ben ne yapacağımı zaten söylüyorum, saklamıyorum. Şeffaf olma noktasında da bunu yapabiliyor olmamız lazım. Yani aslında herhangi bir veri ile veya paylaşımla takip edilen
rakipler gibi kısımdan bahsediyorum, o verilere sahip oldukları silmemeleri gerekiyor, bizlerin faaliyet veya programlarını kurumsal düzeyde de bir sonraki atacağımız adım karşısında adımlarını oluşturmasına belki yardımcı oluyoruz onlara. Ama bizim de bunlardan çekinmememiz gerekiyor. Çünkü artık süreç öyle bir yaşanıyor ki. İki gerçeklikte özellikle ulaşmak istediğimiz kendi hedef kitlemizle doğru haberleşebilmenin yegane şekillenmesidir diye düşünüyorum. O nedenle şeffaf açık bir düzen içerisinde olmayı tercih ediyorum.
Sosyal medya hesaplarınızı yönetirken sosyal medya uzmanları ile çalışıyor musunuz? Size göre sosyal medya uzmanı kimdir? Bu sorunun tanımlamasını yapabilir miyiz? Kimdir? Nasıl olmalı veya bir kişi mi olmalı?
Bir defa ben kullanmıyorum. Kişisel hesaplarımda da bazen böyle çok geri kaldığım oluyor açıkçası. İnanılmaz sorular geliyor. Özelden sorular soruyorlar. Farklı hesaplar da görüyorum. Bir çok kesime kendim yanıt vermeye çalışıyorum. Ancak baktığım zaman ben dahi doğru yapıyor muyum noktasında bazen endişede miyim ben? Sadece zamanla ilgili sıkıntılarımız için sorunlar yaşıyorum. Farklı toolar var. O farklı tooları iyi takip edebiliyor olmak lazım. Doğru zamanda kendisini promote etmesi lazım, ben hiçbir zaman promote etmiyorum. Ama sormuş olduğunuz soruda öyle bir kişi gerekir mi? Evet uzman bir görüşten görüş alırsınız. Size ne zaman ne şekilde, yani dıştan size bakıldığı için ne yapmanız noktasında bir takım yönlendirmeler yapabilecekler veya takipçilerinizle ilgili hedef kitlelerin tespitinde size bir yönlendirme yapabilirler. Onların işi tamamıyla bu. Ama bir kimsenin bana şunu şöyle yapın demelerini, hatta ve hatta iki twitter hesabım var bir kişiseldir biri de chancellor olarak, bazen üç dört gün tweet atmadığım oluyor, bakıyorum asistan diyorki “O hesabınızdan herhangi bir şey yapmamışsınız’’. İşte o zaman geri kaldığımı farkediyorum. Bunların yaşanmaması için her ne kadar çok yönlü hareket kabiliyetiniz olsa bile tüm bu süreçlerin yönetiminde özellikle kurumsal düzeyde muhakkak destek alınması gerektiğini düşünüyorum. Şahsen farklı ama kurumsal düzeyde farklı olduğunu düşünüyorum.
Sosyal medyada kurumsal kimlik belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz?
İnsanlar sosyal medyayı da daha fazla arada o çok süratli bir şekilde ilişkiyi zemine indirmeye çalışıyorlar. Kesinlikle her türlü bilgi veya paylaşımda karşımda hep saygı duyduğum bir kitle veya birey olarak bakıyorum ve o yönde tüm paylaşımlarımı yapıyorum. kişilerden ki bazen öğrencilerden birinin bir konuda canı sıkılıyor, birşey oluyor bir anda agresif bir şekilde hemen “sen, ben’’leşiyor, o anda bile dingin bir duruş sergileyerek olmam gereken noktada paylaşımımı yaptığım zaman görüyorum ki hemen bir geri çekilme gerçekleşiyor. Ve orada karşılıklı saygı, paylaşım sağlayabiliyoruz. Kurumsal dilde özellikle çok dikkatli olmak gerekiyor. Sadece dil anlamında değil, paylaşımlarda da gerçekçi olmak, manipülatif olmamak, yönlendirme noktasında bir takım algı, yanıltıcak ifadelerle bir duruş sergilememek
lazım. Çünkü bunlar daha sizin aleyhinize çok net bir şekilde kullanılabilinir. O yüzden paylaşımlarda, şeffaf, net ve anlaşılabilir bir saygı dolu basit bir dil kullanılması lazım.
Sosyal medyada hukuğa başvurmanızı gerektiren olaylar yaşadınız mı?
Biliyorsunuz KKTC’de Bilişim Yasası yok. Oluşması için de dikkat çekiyoruz sürekli. Ama evet var, oluştu. Yani böyle bir süreç var. GAÜ’nün sosyal medya hesaplarına veya dijital görünürlülüğüne çok ciddi saldırılar var. Robotik bir takım çalışmalar, saldırılarla varlığımızı itibarsızlaştırmaya veya küçültmeye çalışan yapılar var. Çok ciddi bir cyber savaş veriliyor aslında. Öğrencilerimiz veya akademisyenlerimiz bunun çok farkında değiller. O nedenle dijital marketing bölümündeki arkadaşlarımıza çok ciddi görevler düşüyor. Bu saldırılarla hemen her gün mücadele etmek durumunda kalıyoruz. Özellikle sosyal medya hesaplarında sahte hesaplarla ciddi bir şekilde herhangi takipçisi olmayan insanların size karşı farklı söylem ve yönlendirmeleri ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Tabii onlara karşı adada bir yasal süreç başlatmamız mümkün değil ama Türkiye Cumhuriyeti’nde ve diğer ülkelerde mümkün. Şu anda Türkiye’de üç tane davamız var bu şekilde başlatmış olduğumuz ve devam eden ve sonuç aldığımızı görüyorum. Ülkemizde sınırlar yok, sınırsız bir bakış olması insanları o sınırsızlık içerisinde bir suç işlemeye itmemeli. O sınırsızlık onlar için küçümsel paylaşımlarında aktif bir rol üstlenmeli, dediğim gibi tehdit, sahtekarlık ve buna benzer yaklaşımlar ortaya koydukları zaman muhakkak ciddi bir yasal yaptırım olması gerekiyor.
KKTC’deki sosyal medya kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Genel olarak baktığımızda ada şartlarında bireylerin sosyal medya kullanımını nasıl yorumlarsınız?
Adadaki boyut ne durumda şu an?
Oldukça zayıf görüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama, gerek birimler gerek kurumlar düzeyinde bireyler üzerinde sosyal medya kullanımı çok kişiselleştirilmiştir. Türkiye’ye baktığımız zaman her ne kadar kişisel kullanım olsa bile insanlar belirli organize hareketlerde bir araya gelebiliyorlar. Bizde ise bu yok, ya da çok az. Kültürel etkinlikler çerçevesinde olabilir belki ama o da çok küçük çaptadır, hele hele kurumsal düzeyde, kurumların sosyal medyayı efektif bir şekilde bakacak olursak, çok zayıf olduğunu görüyorum. Bizlerden onun güçlendirilmesi bir takım paylaşımlarımızla yani ben özellikle sosyal paylaşımı neden bu denli tercih ediyorum, kendimi biraz da geri çekiyorum çünkü insanlar bizde Kıbrıs’ta daha fazla kişilerle muhakkak sizi görecekler, size soru soracaklar, sizinle yüz yüze bir araya gelecekler. Belki ada küçük bir toplum olmanın vermiş olduğu rahatlıktan dolayı ama bir de şu var zamanı kullanma sıkıntısı yaşayan bizler için bu şekilde o kadar insanla ve o kadar zaman harcayarak bir araya gelebilmenin imkanı yok. Olmadığı için de muhakkak bu tür paylaşımlarla bilgilendirme gereği duyuyorsunuz. İnsanlar da o tür paylaşımlara ulaşamadıkları için o yönde ulaşılabilir kıldıkları için sizi kendilerini takip
ediyorlar. Tabii o da daha yaygın bir kitleye, o insanların da yaygın bir şekilde sadece sizi değil sizin vasfınızı daha birçok kitleye ulaşımı sağlıyor.
Son olarak üniversite öğrencilerimize sosyal medya kullanımı ile ilgili tavsiyelerinizi öğrenebilir miyim? Neler dikkat etmeliler?Sosyal medyayı nasıl kullanmalılar?Bununla ilgili vereceğiniz tavsiyeler var mıdır?
Sosyal medyanın, öncelikle oldukça yararlı olduğunu görebiliyorum ve çok ciddi olumlu sonuçlar alındığını görüyorum. O nedenle sosyal paylaşım içerisinde özellikle şu anki genç neslin veya üniversite öğrencilerimizin olmaları konusunda hiçbir tereddüttüm yok. Sadece günde 10 saat gibi bir süreyle oraya bağlı kalmak, farklı farklı mecralarda dakikalarca saatlerce yazacakları herhangi bir şey karşılığında alacakları response’lara bağlı orada bağlı kalmak, tamamıyla bütün yaşam süreçleri ve aldığı sosyal ilişkileri tamamıyla sosyal ağlara bağlı kalmasıyla kendilerini öteleştirir. Toplumsal yapının içinden iter. Bu da sosyal yani kendi içinde bulunduğumuz gerçeklikte yaşayan bir varlık olmanın dışına kendilerini iter. Burada da çok dikkat etmeleri lazım. Yani herşeyi seviyeli düzeyli ve bilinçli kullanmaları gerekiyor. Hiçbir şekilde kendilerini kullandırtmamalılar, kullanım olmalı ama kullandırtma olmamalı. Çok çok önemli olduğunu düşünüyorum. Tabi bu da artık bi parçamız yani hiçbir şekilde yok sayamıyacağımız bir parçamız. Yaşamsal farklı boyut. O nedenle kullanmalı ama kullandırtmamalı noktasında direk bir mesaj vermek suretiyle vazgeçemeyeceğimiz olgudan yaşam şekillenmesinde öğrencilerimize başarılar diliyorum.
Yorum Yazın