Hükümet Ankara’dan randevu alamadı
“Hükümet 22 maddelik bir acil önlem paketi açıklamıştı. Bu paket içerisinde uygulanabilirliği olmayan maddeler mevcuttu. Uygulanabilir maddelerde adım bile atılmadı. Hükümet otomatik zam makinesi gibi zam yapmakta. Bugün yine başbakanı dinlediğimizde Türkiye ile görüşme süreci içerisinde net bir randevu alamadığını görüyoruz. Bu çok üzücü. Çünkü böyle kriz zamanlarında yapılması gereken en önemli şey halkın alım gücünü artırmak olmalıdır. Hükümet ise bu kriz anında gelirleri nasıl azaltabilirim, nasıl kesintiler yapabilirim hususunda çalışmalar yapıyor. Evet bu ülkenin ekonomik anlamda tedbir alması gereken pek çok mevzu bulunuyor. Bunlardan bir tanesi de gündemde olan ek mesailerin azaltılmasıdır. Ancak bu süreç içerisinde sistemin çalışabilirliğinin ve sürdürülebilirliğinin artırılması gerekir, arkasından bu konular üzerinde tedbir alınmalı. Tedbir alınması elzemdir fakat zamanlama çok kötü”
Kaos ortamına doğru gidiyoruz
Hizmetlerin yürütülmesi için gerekli insan kaynağı ve altyapı olmadığına işaret eden Berova, bu gibi konuların gündeme gelmesiyle bazı kaos durumları ortaya çıkacağını belirtti, “Öngörebildiğim kadarıyla hükümet bu konuda ısrarını sürdürse sağlık hizmetlerinde çok büyük sıkıntılar yaşanacak ve bu sıkıntılar halkı karşı karşıya getirecek. Bu da kaosun ortaya çıkmasına sebebiyet verir” ifadesini kullandı.
Halkın psikolojisi bozuldu
Toplumun psikolojisinin mahvolmuş durumda olduğunu belirten Berova “Çevremize baktığımız zaman insanlar hayatlarını idame ettirebilme, borçlarını ödeyebilme konusunda kafa yormaktadırlar. İşin içerisinden çıkılamayacağını düşünüyorlar. Bu ileriki zamanlarda sosyal patlamaya sebep olacaktır. Dolayısıyla Hükümetin bu anda halkı rahatlatacak ve güven verecek tedbirler alması gerekir. KKTC’de yeni hükümetin kurulduğu süreç içerisinde çok da doğru bir yönetim olmadı. Doğru olmayan yönetim sonuçlarını kriz olmasa da görecektik. Geçtiğimiz bütçe döneminde hazırlanan ve Türkiye’den destek paketleri olarak girmesi gereken 350 milyon TL’lik bir para şu anda durmaktadır. Bu parayı aktif hale getirebilmek içinde herhangi bir adım atılmıyor” diyerek şu önerilerde bulundu:
Türkiye gibi adımlar atılmalı
“Hükümetin yapması gereken Anavatan’a giderek bu konuyu anlatmaktır. Çünkü Türkiye bu döviz krizi sırasında halkı rahatlatmak için bazı adımlar attı. Örneğin Okul öncesine başlayacak çocuklara maddi katkı yapmaya başladı. Emlak almak için aylık yüzde 1’in altında kredi bulma durumuna geçti. Buna benzer tedbirlerle patlayan dövizi kontrol etmek için adımlar atıyor. Türkiye’deki piyasaya baktığımız zaman artmış olan fiyatlar ülkemizdeki fiyatların çok çok altında. Bugün sosyal medyada benzin zammına karşı Türkiye’deki fiyat 6 küsür TL güney Kıbrıs’ta 9 TL o yüzden bizde ucuz, bu doğaldır gibi yazılar yazıldığını görüyorum. Bu kesinlikle yanlış. Bu hesaplamayı yaparken piyasadaki fiyatlara bakmak gerekir. Bugün ülkemizde bir somun ekmek 2.5 TL. Ekmeğin, domatesin, diğer temel gıda temel fiyatlarını da karşılaştırmak gerekir. Arada büyük uçurumlar var” diye konuştu.
350 milyon TL kullanılmalı
“Anavatanla temasa geçilerek yatırım bütçeleri içinde 350 milyonluk TL’nin yatırım çarkları içine sokulması gerekir. Kaynakları bulma yolu ile asgari ücretin dahada iyileştirilerek geçim sıkıntısı çekenlerin bu depremi daha az hissedecek duruma getirilmeleri gerekir.
Bundan gocunulmamalı. Türkiye bu kısa vadede sıcak para ihtiyacını karşılamak için Katarla toplantı yapıldı. Keza Avrupa’dan da Türkiye’deki dövizin artması karşısında tedbir alması için görüşmeler yapılıyor. Bizi tek tanıyan ülke Anavatanla hemen istişareye girilmelidir. Hükümet sadece zam yapmakta ve mazeret üretiyor. İnanılmaz bir şekilde elde olan maddi kaynakları kullanamıyor. 15 gün sonra okullar açılacak. Şu anda okulların kitapların ihalesi yapılmadı. Kitapsız, öğretmensiz açılacak okullar. Öğretmen münhalleri okullar açıldıktan sonra yapılacak” diye konuşan Berova kendi bakanlığı döneminde uyguladıkları sistemi anlattı “Biz bakanlıktayken altyapıda 122 milyonluk TL’lik bir yatırım yapmıştık. Bu yıl ise herhangi bir yatırım yapılmadığını görüyoruz. Özel okulardan kamu okullarına bir kayış olacaktır. Okullarımız bunu kaldırabilecek kapasitede değil. Kıbrıs Türk halkının en önemli varlıkları çocuklarıdır. Çocukları hususunda bu tarz sıkıntılara girdiğinde halkımız durum çok daha farklı olucaktır. O yüzden artık bekleyecek zaman kalmadı. Mazeret üreterek bu iş olmaz. İktidar görevini yapamayacaklarsa bıraksınlar. Bu aşamada doğru olan Başbakan’ın ve ekonomi ile ilgili bakanların Anavatan’la temas kurup bu sıkıntıları anlatmasıdır. Bu olmayacaksa ülkemizi çok kötü günler bekliyor demektir” dedi.
Yorum Yazın