SUÇLU MUAMELESİ: Birçok ülkede mültecilere ve sığınmacılara sığınma hakkı tanınıp, insanca yaşama koşulu oluşturulurken KKTC’de suçlu muamelesi yapılıyor. Tatlısu’da, “Belçika’ya götürüleceği” gerekçesi ile Güney Kıbrıs’tan KKTC’ye kaçırılan göçmenleri kelepçeleyip mahkemeye çıkardık
“SIĞINMA HAKKI TEMEL İNSAN HAKKIDIR”: Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı Başkanı, Avukat Deniz Düzgün: Ülkemizde mülteciler suçlu muamelesi görmektedir. ‘Sığınma Hakkı’ temel insan hakkıdır, bu hak kişinin zihinsel ve bedensel üstünlüğünü koruma talebinin bir gereğidir. Devletler, yetki alanında bulunan her kişinin temel haklarını korumakla yükümlüdür
“MÜLTECİ YASA TASARISI GEÇMELİ”: Avukat Mine Atlı: Mülteci Hakları Derneği’nin Mülteci Yasa Tasarısı bir an önce geçmelidir. Savaştan kaçan bir kişiye suçlu muamelesi yapmak insan hakkı ihlalidir. Göç, savaş yaşamış bir toplum olarak mültecilere yaklaşım şeklimizi değiştirmek sadece hukuki gereksinimimiz değil insani ve vicdani borcumuzdur
Birçok ülkede mültecilere ve sığınmacılara sığınma hakkı tanınıp, insanca yaşama koşulu oluşturulurken KKTC’de suçlu muamelesi yapılıyor.
Ülkelerindeki savaş ve işkenceden bir şekilde kaçarak ülkemize sığınan bu kişiler, elleri kelepçeleniyor, mahkemeye çıkarılıyor ve cezaevine gönderiliyor.
KKTC’de sığınmacı ve mülteciler, sürecin sonunda hayati tehlikelerinin olduğu ülkelerine, üstelik de tabiri caiz ise yaka paça geri gönderiliyor.
Tatlısu’da önceki gün yasadışı yollardan KKTC’den çıkış yapmak isteyen 9 mültecinin tutuklanması KKTC’de insan hakları tartışmasını bir kez daha gündeme getirdi. Hukukçular, KKTC’de mülteci ve sığınmacılara yapılan muameleyi eşleştirdi.
“İnsan hakkı ihlali”
Hukukçular, ülkelerinde hayati tehlikeleri bulunduğu için bir şekilde kaçarak KKTC’ye sığınan sığınmacı ve mültecilere ülkemizde yapılan muameleyi eleştirdi, mülteci ve sığınmacılar için uygulanan muamelelerde insan haklarının ihlal edildiğini savundu.
Hukukçular, gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak ülkeye sığınma talebi ile gelen mültecilerin ve sığınmacıların bu taleplerini değerlendirebilecek kurumların oluşturulması gerektiğini söyledi.
Düzgün: Sığınma Hakkı temel insan hakkıdır
Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı Başkanı, Avukat Deniz Düzgün, 149 ülke tarafından imzalanan 1951 Mülteci Hakları Sözleşmesi uyarınca mültecinin “Irkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan, korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişi’ olarak tanımlandığını, Ocak 2017- Aralık 2017 yılları arasında 300 mültecinin Kıbrıs’ın Kuzey’ine sığınmak için geldikleri halde ülkelerine geri gönderilmek sureti ile ihraç edildiklerini söyledi.
Mültecilerin ülkemizde ciddi şekilde suçlu muamelesi gördüğünü söyleyen Düzgün, mülteciler için uygulanan muamelelerde insan haklarının ihlal edildiğini ifade etti.
Kıbrıs’ın Kuzey’inde yasalardaki eksikliklerin ‘sığınmacı’ veya ‘mülteciyi tanımlamamakta olduğunu söyleyen Deniz Düzgün, şunları söyledi: “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 14’te ‘Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır’ denmektedir. Maalesef ki Kıbrıs’ın Kuzey’inde yasalardaki eksiklikler ‘sığınmacı’ veya ‘mülteciyi tanımlamamaktadır. ‘Sığınma Hakkı’ temel insan hakkıdır ve bu hak kişinin zihinsel ve bedensel üstünlüğünü koruma talebinin bir gereğidir. Kişi genellikle insan hakları tehdit altında ise mülteci haline gelir. Devletler sadece kendi yurttaşlarının değil, hem hukuksal açıdan hem de yetki alanında bulunan her kişinin temel haklarını korumakla yükümlüdürler.
Bu konuda yasal zeminin oluşturulması gerekmektedir ve buna ek olarak ülkeye sığınma talebi ile gelen mültecilerin bu taleplerini değerlendirebilecek kurumların oluşturulması gerekmektedir.”
Atlı: Mülteci Yasa Tasarısı bir an önce geçmeli
Avukat Mine Atlı, Mülteci Hakları Derneği’nin Mülteci Yasa Tasarısı’nın bir an önce geçmesi gerektiğini söyledi.
Savaştan ve işkenceden kaçan bir kişiyi cezaevine göndermenin, o kişiye suçlu muamelesi yapılmasının bir insan hakkı ihlali olduğunu savunan Atlı, “Göç yaşmış, savaş yaşamış bir toplum olarak mültecilere yaklaşım şeklimizi değiştirmek bizim sadece hukuki gereksinimimiz değil insani ve vicdani borcumuzdur” dedi.
Atlı, şunları söyledi: “Hukuki bir karine vardır. Bu karine, ‘Bir kişinin hayati tehlikesi söz konusu ise o kişiyi bunları yaşama ihtimali olan ülkeye gönderemezsiniz’ der. Biz hiçbir şekilde bu hukuki karineye uymuyoruz. Benim bu ülkede yaşadığım en büyük travma birkaç yıl önce Mağusa Limanı’ndan Suriyeli mültecilerin sınır dışı edilmeleri olayıdır. Bu kişiler, Mülteci Hakları Derneği’ne gelip ülkelerinde tehlike altında olduklarını söylediler. Sınır dışı edildikleri sırada biz de gecenin bir yarısı Mağusa Limanı’na gittik. Bu kişileri taşıyan polis arabalarını, otobüsü engellemeye çalıştık. Aralarında çocuklar da vardı. ‘Yardım edin. Bizi geri gönderirseniz öldürecekler’ diye çığlık ata ata yalvarıyorlardı. Gözümüzün önünde, yerde sürüklene sürüklene o gemiye bindirildiler. Biz hukuk devleti olduğumuzu iddia edersek uluslararası hukuk prensipleri dahilinde hareket etmeliyiz. Mülteci Hakları Dermeği’nin Mülteci Yasa Tasarısı’nın bir an önce geçmesi gerekmekte, İngiliz zamanından kalan, adı bile absürt olan yasayı bir an önce güncellememiz gerekir.
Bu insan hakları ihlalidir. Savaştan işkenceden kaçan bir insanı cezaevine veya geri o ülkeye göndermek ne demek? Göç yaşmış, savaş yaşamış bir toplum olarak mültecilere yaklaşım şeklimizi değiştirmek bizim sadece hukuki gereksinimimiz değil insani ve vicdani borcumuzdur.”
Yorum Yazın