Boğaziçi Üniversitesi Enerji Politikaları Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Doğu Akdeniz gazının getirilerinin konuşulduğu panelde İsrail, Güney Kıbrıs ve KKTC'den yetkililerin bir araya geldiğini söyledi.
Kumbaroğlu, "Güney Kıbrıs ve KKTC'nin bu anlamda İstanbul'da bir araya gelmesi ciddi bir mesele. Enerjideki sinerji potansiyeli doğru değerlendirilirse diğer alanlara da sıçrayabilir” dedi.
Kumbaroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doğalgazda elde edilecek kaynak çeşitliliğinin getirileri ve bu bağlamda Doğu Akdeniz gazı konusunda Türkiye'nin elde edeceği avantajlar hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Boğaziçi Üniversitesi'nin ev sahipliğinde İstanbul'da düzenlenen, İsrail Technion Üniversitesi Öğretim Görevlisi Gina Cohen, EC Kıbrıs Doğal Hidrokarbonlar Şirketi (eCNHC) Üst Yöneticisi (CEO) Charles Ellinas, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hayriye Kahveci Özgür gibi isimlerin katıldığı ve Doğu Akdeniz gazının getirilerinin konuşulduğu panel hakkında bilgi veren Kumbaroğlu, kaynak çeşitliliği bağlamında Doğu Akdeniz gazının öneminden bahsetti.
Kumbaroğlu, Türkiye'nin doğalgaz konusundaki uzun dönemli anlaşmalarının 11,9 milyar metreküpünün 2021 yılında vadesinin dolacağına işaret ederek, 2021 yılından itibaren bu anlamda Türkiye'nin elinin açılacağını söyledi.
Türkiye'nin sözkonusu tarih itibarıyla başka kaynaklara yönelme, rekabetçi piyasa oluşturma ya da Türkiye'yi enerji terminali haline getirmede avantajlı hale geleceğini dile getiren Kumbaroğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye bir sonraki dönemde uzun vadeli anlaşmalar yerine daha spot piyasanın, rekabetçi yapının ve kaynak çeşitlendirmesinin hakim olacağı bir piyasaya doğru yönelecektir. Bu arzu aslında tüm Avrupa'da var. Doğu Akdeniz gazı burada önem taşıyor. Uzun vadeli anlaşmaların bitmesi Türkiye'nin elini güçlendirecek. Bunların bitmesinin ardından tekrar uzun vadeli anlaşmaların imzalanacağı beklentisi kimsede yok. Daha şeffaf ve arz talep dengesinde fiyatların oluşacağı, gazın gazla rekabet edeceği bir yapıya doğru gidilecektir. Avrupa'nın da bütün derdi, şeffaf ve rekabetçi bir piyasa oluşturmak."
"DOĞU AKDENİZ GAZI KAYNAK ÇEŞİTLENDİRMESİ GETİRİYOR"
Kumbaroğlu, Türkiye'nin enerjide merkez olma arzunun bulunduğunu anımsatarak, coğrafi konumun da bunu gerektirdiğini söyledi.
Doğu Akdeniz, Hazar, Rusya, Ortadoğu kaynaklarının Türkiye'nin çevresini sardığına dikkati çeken Kumbaroğlu, diğer yandan dünyanın en büyük tüketim merkezi olan Avrupa'nın da rekabetçi bir piyasa oluşturmak için kaynak çeşitliliğine ihtiyacı olduğunu anlattı.
Kaynak çeşitliliği adına Doğu Akdeniz gazının önemli olduğunu belirten Kumbaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Doğu Akdeniz gazı yeni bir arz kaynağı olarak kaynak çeşitlendirmesi getiriyor. Doğu Akdeniz gazı bütün Avrupa için bir tarafta kaynak çeşitlendirmesi, bir taraftan da arz güvenliğine katkı sağlayacak. Doğu Akdeniz'de şu an nispeten sular durgun ve en büyük kaynaklar İsrail açıklarında bulunmuş kaynaklar. Bununla ilgili yatırım kararı da alındı. Bu gaz rezervi İsrail'e çok fazla, dolayısıyla cevabı aranan soru nereye ihraç edecek?
İhracat alternatifleri içerisinde Türkiye ve Avrupa en büyük pazarlar. Avrupa'ya bu gazın ulaşması için üç seçenek var. Birincisi Kıbrıs adası üzerinden Türkiye’ye gelmesi ki en ekonomik alternatif bu ancak müzakere sürecinden sonuç alınamamış olması bu alternatifin önünü kapıyor. İkincisi doğrudan deniz altı boru hattı ile Türkiye'ye gelmesi ki bu alternatif maliyetleri kabul edilebilir en gerçekci çözüm gözüküyor. Bir de deniz altı boru hattından doğrudan Avrupa'ya gitmesi konuşuluyor ama hiçbir şekilde ekonomik olabilirliği yok. İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz panelde de bu realite tekrar teyit edildi."
"DOĞU AKDENİZ GAZI TÜRKİYE'NİN UZUN VADELİ ANLAŞMALARININ BİTMESİ İLE AYRI BİR ÖNEM KAZANACAK"
İstanbul'da düzenlenen söz konusu panelde İsrail, Güney Kıbrıs ve KKTC'den yetkililerin bir araya geldiğine işaret eden Prof. Dr. Kumbaroğlu, bu ortamın son derece önemli olduğu yorumunda bulundu.
Kumbaroğlu, şöyle devam etti:
"Kıbrıs'ta barış görüşmeleri istenildiği gibi ilerlemedi ama enerjide bir iş birliği yapıldığında, çok önemli bir potansiyel söz konusu. İstanbul'da yaptığımız bu panelde işte bu iş birliği ve sinerji potansiyelini öne çıkarmak çok önemliydi. Güney Kıbrıs ve KKTC'nin bu anlamda İstanbul'da biraraya gelmesi ciddi bir mesele. Enerjideki sinerji potansiyeli doğru değerlendirilirse diğer alanlara da sıçrayabilir.
Enerjinin hep kavgaya sahne olduğu bir tarih var ama aslında enerji konusu barışa da vesile olabilir. Herkesin bunu görmesini arzu ediyoruz. Enerji ticaretinin politik araç olmaktan çıkması, siyasi etkilerden arındırılması ve piyasa dinamiklerine bırakılması gerek, o zaman önü açılacaktır. "
Kumbaroğlu, Doğu Akdeniz gazının Türkiye'nin uzun vadeli anlaşmalarının bitmesi ile ayrı bir önem kazanacağını vurgulayarak, bu anlamda kamunun öncülüğünde özel sektörün yatırımlar yapmasının önemli olduğunu söyledi.
"TÜRKİYE İÇİN YENİ AÇILIM AVRUPA'YA GAZ SATMAK"
Gaz fiyatlarının son dönemde, rekabetçi piyasa koşullarının artmasıyla aşağı yönlü bir trende girdiğini anımsatan Kumbaroğlu, küresel bazda arz bolluğunun yaşandığını, fiyatların tekrar yukarı yönelmeyeceğini, bunun da Doğu Akdeniz gazı için rekabetçi bir baskı unsuru olduğunu ve ancak üretim maliyetlerinin düşük tutulması ile aşılabileceğini söyledi.
Kumbaroğlu, "Doğu Akdeniz'den gelen gaz yepyeni bir kaynak. Türkiye şu an aldığı gazı kendi kullanıyor. Türkiye için yeni açılım Avrupa'ya gaz satmak. Türk Akım ve TANAP projelerinden sonra Doğu Akdeniz gazı bu açılıma katkı verebilecek stratejik önemde bir kaynak. Doğu Akdeniz gazı Türkiye'ye kaynak çeşitliliğinin yanı sıra arz güvenliğine katkı sağlayarak rekabetçi piyasanın oluşturulmasında da önemli bir açılım olarak karşımızda. Bu açılımda AB ve Türkiye'nin ortak çıkarları bulunmakta." diye konuştu.
Yorum Yazın