Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır’ın teröre destek vermekle suçladıkları Katar ile diplomatik ilişkilerini kesmeleriyle başlayan kriz, birçok ülkenin diyalog çağrısı ve yoğun diplomasi trafiği sonucunda yumuşama belirtileri gösteriyor.
Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn, Mısır ve onların yanında yer alan bazı Arap ülkeleri, teröre destek vermekle suçladıkları Katar ile diplomatik ilişkilerini 5 Haziran’da kestikten sonra Katar’a kara, hava ve denizden abluka uygulamaya başladı. Bu ülkeler, daha sonra krizi tırmandırma hamlelerinde bulundu. Hatta bu ülkelerin Katar’a yönelik müdahalesi bile konuşulmaya başladı.
ABD Başkanı Donald Trump da krizin başında, 9 Haziran’da yaptığı açıklamada, “Katar, tarihsel olarak çok üst düzeyde teröre destek vermektedir. Terörizmin finansmanını durdurmalıyız. Görüşmelerimiz sonrasında Katar’a terörün finansmanını sona erdirmesi için çağrıda bulunmaya karar verdik.” ifadelerini kullanarak dört Arap ülkesine Katar konusunda destek oldu.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil El-Cubeyr de “Doha’ya askeri yaptırım olacak mı?” yolundaki bir soruya “Umarım olmaz” yanıtını vererek Katar’a yönelik askeri bir müdahalenin de mümkün olduğunu ima etti.
Uluslararası camianın ve ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın temmuz ortasında Körfez ziyaretinin ardından yaptığı diyalog çağrılarından sonra dört Arap ülkesi, Katar yönetiminin terörizmle mücadelede iyi niyet göstermesi halinde diyaloğa hazır olduklarını belirtti.
Ardından Suudi Arabistan, Suudi şirketlerinin kriz öncesinde Katar’dan aldıkları ancak sınırların kapanması nedeniyle teslim edemedikleri siparişlerini teslim etmelerine izin verdi.
Suudi yönetimi, ayrıca Katarlı hacı adaylarının önceden elektronik izin almadan karayolu ve havayoluyla ülkeye girebileceklerini duyurdu. Bu gelişmeler, Katar’a karşı uygulanan ablukada olumlu gerileme olarak değerlendirildi.
Ayrıca Katar’a abluka uygulayan Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır’ın 13 maddeden oluşan taleplerinin Katar tarafından reddedilmesi üzerine dört ülke, 13 şartı değiştirerek 6 maddelik yeni bir liste sundu.
Terör ve her türlü aşırıcılıkla mücadele, teröristlere finansman ve barınak sağlamanın reddedilmesi, kışkırtma, nefret ve şiddetten vazgeçme ve diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etmeme gibi konuları içeren 6 maddelik yeni bir listenin temmuz ortasında sunulmasıyla krizin ilk günlerindeki gerginlik azaldı.
Birçok ülkenin krizin çözülmesi yönündeki çağrısı, Kuveyt’in arabuluculuk çabaları ve yürütülen yoğun diplomasi trafiği sonucunda dört Arap ülkesi, Katar yönetiminin terörizmle mücadelede iyi niyet göstermesi halinde diyaloğa hazır olduklarını duyurdu. Bu da askeri müdahale ihtimaline kadar giden krizin yumuşamasında önemli bir adım oldu.
Bunların dışında, Suudi Arabistan’ın Suudi şirketlerinin kriz öncesinde Katar’dan aldıkları ancak sınırların kapanması nedeniyle teslim edemedikleri siparişlerini Katar’a Türk firmaları tarafından taşınmasına izin vermesi olumlu bir sinyal olarak görüldü.
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz, Katarlı hacı adaylarının önceden elektronik izin almadan ülkeye girebileceklerini, Katarlı hacı adaylarının Demmam kentindeki Kral Fahd Uluslararası Havalimanı ile El-Ahsa Uluslararası Havalimanı’ndan alınmaları ve her türlü masrafları karşılanmak üzere Cidde’ye götürülmeleri için Suudi Arabistan Havayollarına ait uçakların Katar Havalimanı’na gönderilmesi yönünde talimat verdi.
Katarlı Milaha nakliye şirketi, Katar’ın Hamed limanı ile Kuveyt’in Şuveyh limanı arasında 515 standart, 50 soğutma kapasiteli ilk direkt konteyner taşımacılığı hattının açıldığı duyurdu.
Ayrıca Katar ile Pakistan arasında da Doha’daki Hamed Limanı ile Pakistan’ın Karaçi kentindeki liman arasında haftalık deniz seferleri başladı.
Katar Ulusal İnsan Hakları Komisyonu (NHRC) Başkanı Ali bin Samih el-Merri de Suudi Arabistan’ın Katar’a uyguladığı ihlallerde olumlu bir gerileme olduğunu belirtti.
Suudi Arabistan daha önce de Katar’ı terk etmeleri için iki hafta süre verdiği Katar’da ikamet eden, çalışan veya gayrimenkulü olan vatandaşlarının ülkede kalmalarına, Katar’da okuyan Suudi Arabistanlı öğrencilerin Katar’a, Suudi Arabistan’da okuyan Katarlı öğrencilerin de bu ülkeye girişine izin vermişti.
Katar krizinden önce Suudi Arabistan ile toplam tutarı 380 milyar dolara ulaşan anlaşmalar imzalayan ABD, krizin ilk günlerinde Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn, Mısır ve bazı Arap ülkelerinin Katar ile diplomatik ilişkilerini kesmelerine destek verdi.
ABD Başkanı Trump’ın “teröre üst düzey destek vermek” suçlamasından 6 gün sonra Katar ve ABD arasında 12 milyar dolarlık F-15 savaş uçağı alımını kapsayan bir anlaşma imzalandı.
Katar krizi esnasında bölge ülkelerine silah satan ABD, krizden önce ABD donanmasına ait 5. filoya ev sahipliği yapan Bahreyn’e ve BAE’ye silah satışı yapmıştı.
Bu sırada bölgedeki bazı Arap ülkeleri arasında bulunan ayrılıklar da Katar kriziyle derinleşmiş oldu.
Katar krizinde Türkiye’nin sergilediği tutum da krizin çatışmaya dönüşmesini engellemede önemli rol oynadı.
Krizin çözümüne katkı sağlamak için girişimde bulunan ülkelerin başında gelen Türkiye, uygulanan siyasi ve ekonomik ambargo kararının ardından Katar’a kargo uçaklarıyla gıda ürünleri göndererek bu ülkeye destek oldu.
Katar’a yaptırımlar başladığında, Türkiye ile Katar arasında 2016’da imzalanan ancak onay için Meclis Genel Kurulunda bekleyen 5 askeri anlaşma TBMM’den geçti.
Türkiye’nin bu hamlesi Katar’a abluka uygulayan Arap ülkelerinin tepkisini çekti. 22 Haziran’da Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır tarafından Katar’a sunulan 13 maddelik talepler listesinde Türkiye’nin Katar’daki askeri üssünün kapatılması ve Katar’ın Türkiye ile askeri iş birliğini sonlandırılması şartının da bulunduğu bildirildi.
TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar’daki Türk üssü hakkında yaptığı açıklamada, üssün sadece Katar için değil Körfez’in bütününe yönelik barışı sağlamayı amaçlayan bir adım olduğunu söylemişti.
Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani de Türkiye’nin Katar’daki üssü hakkında, “Katar’ın imzalayacağı herhangi bir askeri anlaşma eğer uluslararası yasalarla çelişmiyorsa o zaman asla tartışma konusu bile olamaz. Mademki yasalara uygun yapılmış bir anlaşma var, öyleyse herhangi bir devletin bunu tartışma veya buna itiraz etme hakkı söz konusu değildir.” ifadelerini kullanmıştı.
Türkiye ve Katar’ın, Doha’daki Türk üssü konusundaki tutumlarından geri adım atmaması üzerine, Katar’a abluka uygulayan Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır’ın Katar’daki askeri üssün kapatılması ve Katar’ın Türkiye ile askeri iş birliğini sonlandırması şartından vazgeçtiği belirtildi.
Yorum Yazın