Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), online eğitime geçilmesi konusundaki önerilerini açıkladı.
KTÖS Eğitim Sekreteri Burak Maviş tarafından yapılan açıklamaya göre, sendikanın önerileri şöyle:
“Bir taraftan özel dershaneler, özel dersler ve özel okullar için çevrimiçi uzaktan eğitim sistemlerinin kurulduğunu görürken, Eğitim Bakanlığı’nın hala daha gönüllü öğretmenlerimizin özverisi ve emeği ile hazırlanan videoların yayınının devamını istemesi düşündürücüdür. Çevrim dışı ve merkeziyetçi bir anlayışla devam edilmesinin, hem öğretmenler hem okullar hem de öğrenciler açısından fırsat eşitsizliği yarattığının görülmesi gerekmektedir.
Çocuk pedagojisi öğrenim süreçlerini, yaşa uygunluk, yerellik, yakınlık ve yaparak yaşayarak öğrenme ilkesine göre inşa eder. Çevrimdışı sistemin sınırlılıkları ortadadır.
Bu süreçte çocukların öğrenimine, gelişimine katkı koymak için:
1- Online Eğitime geçilmelidir.
Her ne kadar sınıf ortamındaki sosyalleşme kadar olmasa da bu süreç içerisinde öğretmeni ve öğrencileri buluşturabilecek bir alt yapı kurulmalıdır. Sanal sınıflarda dersler ve sohbetler kayıt edilmelidir. Kapsamlı programların yanında Microsoft Team gibi daha basit programlarda seçilebilir. Online eğitim için Eğitim Bakanlığı’nın hemen bütçe ayırması gerekir. Bu bütçeyi sokakta aramaya gerek yoktur. Son iki ay taşımacılık ve elektrik gideri olmamıştır. Bu bütçeler dijital yatırım olarak kullanılmalıdır.
2-İhtiyaçlı öğrencilere tablet ve internet katkısı yapılmalıdır.
İngiltere, Hollanda ve Letonya’da dezavantajlı öğrenciler için tablet ve internet katkısı devlet tarafından yapıldı. Letonya’da en büyük mobil ağ operatörleri olan LMT ile BITE Letonya’daki yaklaşık 5000 öğrenciye (toplam öğrenci sayısının yaklaşık yüzde 3’ü) mobil telefon ve tabletler sağladı. GSM operatörlerinin hali hazırda internet katkısı devam etmektedir. Bakanlık, ihtiyaçlı öğrenci sayısını tespit edip, benzer bir antlaşma yapmakla yükümlüdür.
3-Çok dilliliğe, çok kültürlülüğe ve kapsayıcılığa dikkat edilmelidir.
Ülkede öğrenim gören farklı kültürlerden çocuklar ve özel gereksinimli bireyler unutmamalıdır. Bu dönemde çocukların anlayabileceği içerikler hazırlanmalı, öğretim görevlilerine haksız yere tembel demek yerine, üniversitelerden çok kültürlü ve kapsayıcı eğitim için katkı istenmelidir.
4-Bakanlık, öğretmenine güven duymalı, merkeziyetçi eğitim anlayışından vazgeçmelidir.
Merkezi eğitim anlayışı ile dijital öğrenim yapılması mümkün değildir. Bakanlık öğretmenine teknolojik katkı sağlamalı, dijital içerikler üretmesini teşvik etmeli ve bağımsız platformlardan öğrencileriyle buluşmasının önünü açmalıdır. İhtiyaç duyan öğretmenlere uzaktan eğitim ile ilgili hizmet içi kurslar ücretsiz sağlanmalıdır. Bu süreçte çalışma koşulları yasalar çerçevesinde yeniden düzenlenmelidir.
5- Yeni bir eğitim programı hazırlanmalıdır.
Okulların kapalı olduğu dönemdeki kayıplar, çocukların hazır bulunuşluk süresi, çocukların psikolojileri ve korku, kaygı, istismar, ihmal, yoksulluk gibi eşitsizlikler dikkate alınarak seyrekleştirilmiş, sınav öngörmeyen dijital bir akademik eğitim programı hazırlanmalıdır. Dezavantajlı gruplar için destek eğitimi ihtiyaçları belirlenmeli, öğretmenin öğrencisinin ihtiyaçlarına göre bir öğrenim programı hazırlamasına fırsat tanınmalıdır. Tüm çocukların siber güvenliği ile ilgili gerekli koşullar sağlanmalıdır. 2020-2021 akademik programları ise tüm bunlar dikkate alınarak yeniden kurgulanmalıdır.
Bilim Kurulu’nun alacağı kararlar eğitimin planlanmasına yön verecektir. Eğitim Bakanlığı’nın önünde dijital eğitim için kaynak oluşturmak, analiz yapmak ve ‘eğitim bilimi danışma kurulu’ oluşturmak adına iki haftalık bir süresi vardır. Tek tek okul yöneticilerini arayarak okula gidip gitmediğini sorgulayan bir bakanlığın, aileleri de tek tek arayıp tablet, internet, psikolojik ve ekonomik destek ihtiyacı olup olmadığını öğrenecek bir potansiyeli olmalıdır.
Okulların kapanışının üzerinden 50 gün geçti. Bakanlık sadece yarışmacı sınavları öne çıkaran bir tartışma ortamı yarattı. Bunun yerine öğretmen ve öğrencileri çevrimiçi buluşturup sohbet etme imkanı tanıyan, eğitim kayıplarını gideren, sınav öngörmeyen bir sisteme odaklanmalıdır.
Karar üretme noktasında Başbakan, Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı’nın söylemleri toplumda sadece güvensizlik inşa etmekte ve kurumları rencide etmektedir.
Eğitim için yatırıma, işbirliğine, eşitliğe, güvene ve ortak akla ihtiyacımız vardır.”
Yorum Yazın