Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Güney Kıbrıs’ta 5 günden beri devam eden yangının söndürülmesi ve can kayıplarına da yol açan bu çevre felaketinin önlenmesi için çaba harcadıklarını belirterek, “Bizlerin bu durumda rehberi siyaset ve diplomasinin yerleşmiş kalıpları olamaz. Rehber ancak akıl ve insanlık değerleri olabilir” ifadelerini kullandı.
Akıncı, yangına müdahale için Türkiye’den gelecek uçakların Ercan’a inmesine karşı çıkan Rum Yönetimi’ne Pınarbaşı ve Güzelyurt’u önerdiğini de açıkladı.
Yazılı açıklama yapan Cumhurbaşkanı Akıncı, süreci özetledi, şunları kaydetti:
“Cumartesi gününden beri, önce yakın çalışma arkadaşlarım vasıtasıyla Anastasiadis’in ekibine, pazar günü ise yangının farklı yerlere sıçraması ve genişlemesi üzerine, bizzat Rum lideri arayarak, yangının söndürülmesinde itfaiye ekiplerimizle araçlarımızı göndererek işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu ilettim.
Havadan müdahale konusunda Türkiye’den de uçak ve helikopter desteği isteyebileceğimi ekledim.
Bana, İsrail’den hava desteği geldiğini, ertesi gün de Yunanistan’dan geleceğini söyleyerek teşekkür etti ve ihtiyaç kalmayacağını düşündüğünü, ancak yine de ihtiyaç olması halinde durumu değerlendireceğini ifade etti.
Ne yazık ki salı gününe kadar yangın genişleyerek devam etti. Bu arada Avrupa Birliği’nden de destek istendi. Yangının kontrol altına alınamadığı bir ortamda dün Sayın Anastasiadis ile üç kez telefonda görüşerek, yanmakta olan ormanların elbirliğiyle kurtarılması için politik argümanları bir tarafa bırakmamız gerektiğini, bu konuyu insani bir olay olarak görmek ve kalıpları yıkmak gerektiğini ısrarla vurguladım.
Bana, gelecek helikopterlerin nereye ineceğini, Ercan’a inilmesini kabul edemeyeceğini söyleyince, Larnaka ısrarının anlamsız olacağını, Ercan’a inmelerinin de şart olmadığını, Pınarbaşı veya Güzelyurt’a inebileceklerini, denizden su alınabilecek en uygun ve yangın alanına yakın yerin Güzelyurt Körfezi olduğunu, esasen Rum tarafında neden oradan su alınmadığının sorgulandığını, istenirse diğer uçakların da oradan yararlanmalarını sağlayabileceğimi belirttim.
Türkiye’den gelecek uçakların diğer uçaklar gibi havadaki hareketlerinin elbette koordine edilmesi gerekeceğini, bunu yapacak olanın da yangın neredeyse orada bu hizmeti verenlerin olacağını, bunda bir sorun görmediğimi ifade ettim.
Sonuçta, bu konunun hassas bir konu olduğunu, bunu değerlendireceklerini, karar verirlerse diğer devletlerden istedikleri çerçevede başvuru yapacaklarını söyleyerek telefonu kapadı. Bu son konuşmamızda itfaiye araçlarını yeniden gönderme teklifime, yerden müdahaleye ihtiyaç olmadığını tekrarlayarak ve yeterli araçları olduğunu belirterek teşekkür etti.
Bu konuşmadan sonra beni arayan olmadı. Rum Yönetimi’nin kararını basın yoluyla öğrendik. Helikopterlerin nereye ineceklerini, suyu hangi sahilden alacaklarını ve benzeri konuları, tamamen politik çerçevede değerlendirildiğini, olaya coğrafi yakınlık, etkinlik ve sonuç odaklı olarak yaklaşılmadığını üzülerek gözlemledim.
Gerek birey olarak ben, gerekse Cumhurbaşkanlığı makamı 5 günden beridir her türlü politik değerlendirmenin dışında, tamamen güzel adamızda yaşanmakta olan ve can kayıplarına da yol açan büyük bir çevre felaketinin önlenmesi çabalarına bir nebze katkı amacı ile uğraş verdik.
Araçların nereye ineceği, nereden kalkacağı, nasıl koordine edileceği, bunun siyaseten ne anlama gelip gelmediğinin böylesi büyük bir felaket karşısında, benim gözümde hiçbir anlamı yoktur.
Bizlerin bu durumda rehberi siyaset ve diplomasinin yerleşmiş kalıpları olamaz. Rehber ancak, akıl ve insanlık değerleri olabilir.
Yapılması gereken, en yakın yoldan en etkili biçimde bu yangının söndürülmesine yardımcı olmaktır. Bunun için siyaset odaklı hiçbir rezervimin olmadığını her platformda da dile getirdim, tekrarlıyorum. Doğaya, çevreye ve insani konulara değer veren herkesin, bu çerçevede düşünmesi ve davranması gerekir.”
Yorum Yazın