Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu, Narkotik ve Kaçakçılığı Önleme Şubesi ve devletin ilgili kurumları, etkileri kamuoyunda günlerdir tartışılan “kahkaha gazının” (nitrözoksid) ithalinin yasaklanması ve maddenin “Uyuşturucu Madde Yasası” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği konusunda görüş birliğine vardı.
Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu’ndan alınan bilgiye göre, söz konusu maddenin ülkeye girişinin yasaklanmasına ilişkin bir emirname çıkarılması için çalışma başlatıldı.
Maddenin “Uyuşturucu Madde Yasası” kapsamına alınması için de ilgili çalışmalar kısa süre içerisinde başlatılacak.
Karaokçu: Bu gazdan ölümler oldu
Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu Başkanı Hasan Karaokçu, Havadis’e yaptığı açıklamada, ülkemizde bazı eğlence mekanlarında sunulmaya çalışılan ve halk arasında “kahkaha gazı” olarak bilinen maddenin çok tehlikeli olduğunu kaydetti.
Söz konusu gazın insani amaç için üretilmediğini söyleyen Karaokçu, “Ülkemizde polis operasyonunda yakalanan söz konusu maddeler, edindiğim bilgi kadarı ile Tıbbın belli alanlarında ve kremayı köpürtmek amaçlı pasta sektöründe kullanılan bir gaz. Bu gazın güldüren etkisi olduğu iddiası ile eğlence mekanlarında gençlere vermenin doğru bir yaklaşım olmadığına inanıyorum. Bu maddeler oldukça tehlikeli, zaten kurusunda da solunum amaçlı kullanılamayacağı yazıyor ve kutusunun üzerinde daha birçok uyarı yazmakta” dedi.
İngiltere’de bu gazın kullanımına bağlı olarak 2006-2012 yılları arasında 17 kişinin yaşamını yitirdiğini söylen Karaokçu, bu bağlamda Narkotik ve Kaçakçılığı Önleme Şubesi’nin çok zamanında ve yerinde bir takip sonucu bir operasyon gerçekleştirdiğini ifade etti.
“Piyasadakiler de toplanmalı”
Hasan Karaokçu, “kahkaha gazı” olarak bilinen nitrözoksid’in ticari olarak dolaşımının yasaklandığı ülkeler olduğuna vurgu yaparak, gazın KKTC’de de ithalinin yasaklanması gerektiğini söyledi.
“Bu gaz uyuşturucu madde kapsamına da alınmalıdır” diyen Karaokçu, Narkotik ve Kaçakçılığı Önleme Şubesi ve devletin ilgili kurumları ile konuya ilişkin yaptıkları görüşmede gazın ithalinin yasaklanması gerektiğine ilişkin maddenin Uyuşturucu Madde Yasası kapsamına alınması gerektiği yönünde de görüş birliğine vardıklarını, ilgili çalışmaların başlatıldığını aktardı.
Hasan Karaokçu, bir şekilde ülkeye sokulan ve halen piyasada olan bu gazların toplatılması gerektiğine de işaret etti.
“Amaç dışı kullanım cezalandırılacak”
Sağlık Bakanı Faiz Sucuoğlu, son günlerde basının gündeminde yer alan “kahkaha gazı” konusunda açıklamalarda bulundu.
Bakan Sucuoğlu, bakanlıktan ön izin alınarak ithal edilebilen kahkaha gazının amacı dışında kullanıldığının, ayrıca kaçak yollardan da ülkeye sokulduğunun tespit edildiğini belirterek buna karşı yasalar doğrultusunda her türlü cezai tedbir ve cezanın uygulanacağını açıkladı.
Sucuoğlu, kimsenin yasaları delmemesi, toplum sağlığını riske atacak tutum ve davranışlarda bulunmaması gerektiğini vurguladı ve gazın amacı dışında kullanılmaması için gerekli her türlü tedbirin Sağlık Bakanlığı tarafından alındığını bildirdi.
“Kahkaha gazı” olarak bilinen gazın, nitroz oksit olup, oda sıcaklığında, renksiz, yanıcı olmayan, hafif tatlı ve kokulu bir gaz olduğunu kaydeden Sucuoğlu, genellikle cerrahide ve dişçilikte anastezik ve ağrı kesici olarak kullanılan bu gazın araba yarışlarında ve gıda endüstrisinde de kullanıldığını belirtti.
Sucuoğlu solunduğu zaman öfori etkisi (mutluluktan uçma ve yerinde duramama) yaratması nedeniyle gülme gazı olarak da adlandırılan bu gazın gıda sektöründe de kullanıldığını anlattı.
“Amaç dışında kullanım ve kaçak tespit edildi”
“Bakanlığımızdan ön izin alarak ithal edilen maddelerin amacı dışında kullanıldığı, ayrıca kaçak yollardan da ülkeye sokulduğu tespit edilmiştir” diyen Sucuoğlu, şöyle devam etti:
“Bahse konu maddenin suistimal edilmesi halinde kişilik değişmesi, gerçekleri algılayamama, baş dönmesi, sersemlik, öfori, sese karşı algılamalarda bozukluk, kolay etki altına girme, hayal gücünün artması, halüsinasyon gibi etkiler ortaya çıkmaktadır.
Bunlar yanında, mental aktivitelerde kısa dönem kayıplar, B12 Vitamini eksikliğine bağlı uyuşukluk, omurga bozuklulukları, beyin dokusunda bozukluk, uyuşma-karıncalanma, görmede bozukluk, fiziksel hareketlerde ve özellikle elleri kullanmada sorun, hamile kadınlarda riskler ve nefessiz kalma, boğulma gibi yan etkileri bulunmaktadır. Son yıllarda bahse konu gaza bağlı ölümlerin de arttığı bilinmektedir.”
Sucuoğlu gazın amacı dışında kullanılmaması için gerekli her türlü tedbirin Sağlık Bakanlığı tarafından alındığını da sözlerine ekledi.
“Devlet ve medya sorumluluk yüklenmelidir”
Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, piyasada yeni görülebilecek ve bağımlılık yapabilecek maddeler ile mücadelede devletin ve medyanın büyük rolü olduğunu söyledi.
Bu tür maddeler ile ilgili mücadelede öncelikle yapılması gerekenin, maddeyi süratle yasadışı kapsamına almak gerektiğini söyleyen Başel, ikinci adımda, medyanın bu maddeleri popüleştirecek, kavramlaştırma ve sıfatlardan kaçınılması gerektiğini dile getirdi.
Başel, ülkemizdeki Sentetik Cannabinoid kullanımına örnek vererek şunları söyledi: “Yaşanan son olaya biz, piyasada yeni görülebilecek, bağımlılık yapabilecek maddeler diyoruz ve kullanımı konusunda da yeni kullanıcı eğilimleri diye isimlendiriliyoruz. Şuanda gündemde olan konu madde de piyasada yeni görülen bir maddedir. Biz buna benzer bir süreci, daha önce de yaşadık. Sentetik Cannabinoid denilen madde çok yeniydi, sesimizi çıkarmıyorduk ancak ölümlerin yaşanabileceğini ve hızla yayıldığını gördükten sonra yine Havadis Gazetesi’nin yayını ile sevgili Aral Moral’ın imzasının bulunduğu bir haber ile bu tehdit topluma duyuruldu. O dönem hiç birimizin bilmediği ve piyasada görülen bu yeni madde konusunda elimiz kolumuz bağlı kaldığı süreçte başta Sayın Ali Adalıer olmak üzere o günün koşullarında Narkotik ve Kaçakçılığı Önleme Şubesi ve İlaç ve Eczacılık Dairesi yetkilileri, İngiltere, AB ülkeleri ve Türkiye ile yazışmalar yaparak maddenin içeriğindeki etkin zehirli maddeyi tanımlayarak yasadışı kapsamına almak için çok mücadeleler verdi. Fakat bu tehdidi gündeme getirildikten 3.5 yıl sonra bu maddeyi yasadışı kapsamına alabildik. Devletin elinde bunu analiz edecek cihaz ve analizler için gerekli olan kimyasal solüsyonlar da bulunmadığını gördük ve 3.5 yıl boyunca bu illet tüm toplumu kanser gibi sardı. Dolayısıyla bizim şuanda tartışmamız gereken konu şahıslar ya da mekanlar değil. Bu maddeler ile mücadeledir.”
“Sistem önleyici değil, yargılayıcı ve cezalandırıcı”
Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, KKTC’de bağımlılıkla mücadele politikası olmadığını, sistemin; bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımın önlenmesine yönelik koruyucu önleyici faaliyetler oluşturulmadan, uyarmadan yargılayıp cezaevine gönderme yönünde olduğunu dile getirdi.
Barış Başel, “En korkuncu da piyasada yeni görülebilecek yeni bir bağımlılık yapıcı maddenin görülmesi ile birlikte mücadele yöntemimiz yoktur ve yine söz konusu maddeyi yasa dışı kapsamına almak için çok ciddi bir zaman kaybı yaşanacaktır” dedi.
Başel bunun başlıca sebebinin de hem ülkenin tanınmaması hem kamudaki hantallık olduğunu dile getirdi.
“Medyanın etik sorumluluğu olmalıdır”
Barış Başel, bağımlılık yapabilecek maddelerin kulanı ile ilgili mücadelede medyaya da görev düştüğünü belirterek, kadın, çocuk ve engelli haklarında ve öz kıyım haberlerinde medyanın etik sorumluluğu olması gerektiği gibi bağımlılık yapıcı maddelerle ilgili yapılacak haberlerin de belli etik kurallar çerçevesinde yapılması gerektiğini söyledi.
Haberlerde, bağımlılık yapıcı maddenin etkin maddesi, farmakolojik ismi, etkisinin süresinin belirtilmemesi gerektiğini vurgulayan Başel, “’sosyete esrarı’, ‘kahkaha gazı’ gibi madde kullanımını popüleştirecek, kavramlaştırma ve sıfatlardan kaçınılmalıdır” dedi.
Barış Başel, yine bağımlılık yapabilecek maddenin nereden ve kaç paraya alınacağını adres göstermenin ve diğer bağımlılık yapıcı maddelerle kıyaslamanın da madde kullanımını önlemek yerine teşvik sonucunu getireceğini ifade etti.
Barış Başel, “Madde kullanan kişilerin bağımlılığın bir beyin hastalığı olduğu göz ardı etmeden yargı süreci sonuçlanana kadar kişilerin suçsuzluk karinesi ve hakkı saklı tutularak isimler ve adreslerin açık olarak yazılmaması gerekmektedir. Belki medyamızın genelinde kötü niyet yoktur ancak toplumda madde kullanımını özendirip yaygınlaştırmamak açısından haberlerin bu etik kurallar çerçevesinde yapılması bağımlılıkla mücadelede çok önemli bir yere sahiptir” diye konuştu.
Yorum Yazın