Bugüne kadar enerji kaynakları bakımdan Türkiye’ye dayanan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bundan sonra aksine bir pozisyona geçme ihtimali yüksek. Güney Kıbrıs’taki cumhuriyet neredeyse bütün Batı Avrupa’nın ortak olacağı 12 bölgelik bir arama alanı tespit etti. Buna komşu ülkelerden İsrail, Mısır, Lübnan ve Suriye de dahil. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sahası Güney’in tahakkümü altına alınmak isteniyor fakat arama alanında bu federal cumhuriyetin payı tıpkı bugüne kadar takip edilen diplomaside olduğu gibi hasmane. Bu nedenle Kuzey Kıbrıs’ın sahasında da aramaların yapılması ve gereğinde uygun ortakların alınması gerekiyor gibi.
EN AKTÄ°F Ä°SRAÄ°L
Güneyde aramalar kısmen İngiltere’nin yaptığı gibi bir şirket temsilciliğiyle, aynı şekilde İtalyan gaz şirketi Eni’nin faaliyetleriyle, bazı yerlerde devlet katılımıyla yapılmaktadır. İsrail ise Gazze açıklarında oldukça aktif. Hatta şu anda en aktif görünen İsrail oluyor ancak Lübnan da onu izleyenlerden. Bir yandan da yakın gelecekte Lübnan’ın kendi iç yapısında yeni şekillenmeler beklendiği bir sır değil. Bu enerji kaynağı hakikaten önemlidir. Güney Kıbrıs’taki cumhuriyet, üyesi bulunduğu Avrupa Birliği’ni ve Ortadoğu’da Arap dünyasının alışılmış atmosferi dışında olan ve oraya doğru kayanları arasına alma becerisini göstermiştir. Bazı işlerde etkin olmamızın kaçınılmaz olduğu açıktır.
MAKBUL ENERJÄ°
Bugüne kadarki Kıbrıs politikamızda bazı çevrelerin duyarsız davranışlarının ne kadar yersiz olduğu anlaşılmıştır. Dünyanın yakın gelecekteki makbul enerji kaynağı gazdır. Bu kaynağa sahip olan komşularla iyi ilişki kuramamak geleceğimizi karartacak bir hata olacaktır. Bu bakımdan en önemli enerji kaynağına sahip olacak politika izlememiz, arama faaliyetini geliştirmemiz gerekmektedir
DENKTAŞ’IN YOLU
Rauf Denktaş adanın Türkiye ile mutlak bir stratejik, ekonomik, sınai ve tarımsal bütünleşmeye gitmeden yaşayabileceğine inanmıyordu. Gerek ada Türklerinin içinde gerek Türkiye’deki çevrelerde muarızları bulunmasına rağmen ısrarla bu yolda yürüdü. Ne kadar haklı olduğu anlaşılıyor. Bu basit bir hegemonya merakı veya milliyetçilik değildir. Doğu Akdeniz’de örgütlenenlerin dışında kalan tek biziz, oysa bir partnerle işbirliği, yaşama hakkımızın bir parçasıdır.
Yorum Yazın