Haberinde, Rum yönetiminin, Kıbrıs sorununun girmekte olduğu bu durgunluk döneminin Türkiye tarafından Doğu Akdeniz’de daha çok sondaj ve Kapalı Maraş’ı iskâna açmayı rahatça hızlandırmak için kullanılacağından korktuğuna dikkat çekildi.
Haberde, şu ana kadarki olumlu unsurun, Lute’un başarısızlığından sonra iki tarafın ses tonlarını düşük tutması, yakıcı beyanlara ve karşılıklı suçlamaya girişmeyip BM Genel Sekreteri’nin, Lute tarafından bilgilendirildikten sonra yapacağı hareketi beklemesi olduğu kaydedildi.
Gazete, Rum Haber Ajansı’nı (KİPE) kaynak göstererek “Lute’un Ada’daki temaslarını tamamlamasından sonra Kıbrıs sorununda bundan sonra atılacak adımlar konusunda sahnenin netleşmesi için BM Genel Sekreteri’nin Akıncı ve Anastasiadis ile eylül sonunda New York’ta yapacağı ayrı ikili görüşmeler bekleniyor. Her şey yolunda giderse bu görüşmelerin, bugünkü olgulara göre ekimin ilk günlerinde gerçekleşecek üçlü görüşmeyi gündeme getirmesi bekleniyor” ifadelerini aktardı.
Habere göre, Lute, Genel Sekreter’e iki taraftan dinlediği tezleri ilettikten sonra referans şartları metnine ekleyebileceklerini almak için garantör güçlere yönelecek. Rum yönetimi şimdi, KKTC’ye gelen TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun söyleyeceklerini bekliyor.
Bu arada Rum Sözcü Prodromos Prodromu dün RİK’e yaptığı açıklamada Lute’nun, referans şartlarının tamamlanması için çaba harcamaya değer görmesini önemli diye nitelerken referans şartlarında mutabakat sağlanmasında gözlemlenen sıkışmanın müsebbibinin “9 Ağustos’ta Akıncı ile Anastasiadis arasında anlaşmaya varılan 3 konu dışında konular gündeme getiren Türk tarafı olduğunu” söyledi.
PERDE GERİSİ…
Haftalık Kathimerini “Zorları Guterres’e Bırakıyorlar… Mutabakatı Sonuçlandırma İyimserliğinden Havada Kalmaya Götüren Perde Gerisi” başlıklı manşet haberinde Lute’un pazartesi günü tamamlanması beklenen temaslarının tüm haftaya yayılan bir mekik diplomasisine dönüşmesinin perde gerisini, Rum hükümet kaynaklarına dayanarak aktardı.
İki liderin, 9 Ağustos gayrı resmî görüşmesinde, Kıbrıs sorununun yeniden çözüm sürecine girmesi gereğinde anlaştığı ve iki bölgeli iki toplumlu federasyon çerçevesine bağlılıklarını açıkça ortaya koyduğu hatırlatılan haberde, o görüşmede liderlerin, referans şartlarının Eroğlu-Anastasiadis Ortak Açıklaması, Crans Montana’ya kadar varılan yakınlaşmalar ve Guterres Çerçevesi olacağında mutabık kaldığı belirtildi.
3 konu ile minimal düzeyde tutulan referans şartlarına dair görüşmelerde Kıbrıs Türk tarafı açısından hayati olan siyasi eşitlik ve Rum tarafı açısından hayati önemi bulunan siyasi eşitliğin yorumu üzerinde durulduğuna işaret edilen haberde, Anastasiadis’in Rum Ulusal Konseyi’nde , Guterres Çerçevesi’ni kabul ettiğini ancak etkin katılım ve bir olumlu oy konularında izahat isteyeceğini, bir olumlu oy konusu gündeme getirilirse kendisinin de garantiler meselesini masaya koyacağını söylediği hatırlatıldı.
Kıbrıs Türk tarafının, etkin katılımın referans şartlarına eklenmesiyle siyasi eşitliğe dair daha net bir pozisyon istemesi, desantralize federasyon konusunu da ortaya koyması üzerine Rum tarafının da garantiler meselesini gündeme getirdiği belirtilen haberde “bizim taraf için hassas olan garantiler konusu kapanmadan, etkin katılım konusu güvenceye alınıyor” vurgusunu yaptı.
Politis “Lute’un Ziyaretinden Kalanlar” başlıklı haberinde, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs geçici Özel Danışmanı’nın temasları ile geçen bir haftadan geriye kalanları “BM’nin iki tarafın referans şartlarıyla ilgili tezlerine dair çok daha net bir algıya sahip olduğu, Kıbrıs Türk tarafının, Kıbrıs müzakerelerini yeniden başlatma çabasının, KKTC’de yapılacak seçimleri etkilediğini açıkça anladığı ve Türkiye’nin Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in taktiklerinin şifresini çözdüğü” şeklinde özetledi.
Gazete “Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün kaldırılması konusunun kısa süre önce Güvenlik Konseyi’nde yeniden gündeme geldiğini, “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne meşruiyet kazandıran ve Rumların devletlik varlığından söz etmelerine olanak tanıyan Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı kararının da Barış Gücü ile aynı tabağa girdiğini” vurguladı, şunları ekledi:
“Bu hukuki dayanak da kaybedilirse Kıbrıs Cumhuriyeti, Barış Gücü olmayınca, gündelik konular için sahte devlet makamlarıyla doğrudan iletişim kurmak zorunda kalacak. En muhtemel senaryo, New York’ta sarsıcı bir şey çıkmazsa, Kuzey’in Tayvanlaşması ve süreç içerisinde –Kıbrıslı Rumlar açısından artık en iyi senaryo ile- AB içerisinde Kıbrıs’ta iki devlet çözümü olmasıdır.”
Yorum Yazın