Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın düzenlediği sanayi sektörünün durumu, korona virüs salgını sırasında sanayicilerin yaşadığı sıkıntıların konuşulduğu panelde söz alan sanayiciler hükümete olan öfkeyi dile getirdi.
20 Mayıs 2020 tarihinde, korona virüs önlemleri çerçevesinde sosyal mesafe kuralları gözetilerek yapılan üye toplantısında, sanayi sektörünün durumu, korona virüs salgını sırasında sanayicilerin yaşadığı sıkıntılar ve Kıbrıs Türk sanayisinin geleceği değerlendirildi.
Toplantıda söz alan sanayiciler, yerli üretime yönelik siyasiler ve bürokratlar tarafından yapılan açıklamaların boş sözden öteye gitmemesinden ötürü duydukları üzüntü ve öfkeyi dile getirdi.
Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk, toplantı sonrasında yaptığı değerlendirmelerde şu ifadelere yer verdi;
“Sanayicilerimiz, üreticilerimiz hükümete yönelik iki yönden ciddi tepki göstermiştir. Birincisi, hükümetin ve özellikle Başbakanımızın ‘yerli üretim, yerli istihdam’ söylemlerinin birçok noktada gereğini yerine getirmemesi ve bu sözün altının boş bırakılması ciddi tepkilere neden olmaktadır.
Duran uluslararası insan dolaşımı nedeniyle turizm ve yükseköğrenim sektörlerinde büyük bir pazar kaybı oluşmuş ekonomi küçülmüştür. İçte iş yerlerinin kapanmasıyla ekonomik daralma ve kayıplar ile borçlu işletmelerin faiz yükü her geçen gün artmaya devam etmiştir.
Korona virüs salgını esnasında tüm ülkeler kendi yerel üretimlerine sahip çıkmaya çalışmakta, üretimin korunması ve geliştirilmesine yönelik somut kararlar almaktadır. Hatta Türkiye Cumhuriyetinde ithalatın yavaşlatılarak ithalatın önüne tarifesiz engeller dahi konulduğunu kamuoyunun bilgisine getiririz. Ancak ne yazık ki KKTC hükümetinin yerli üretime yönelik desteği sönük ve yetersiz kalmıştır. Bu anlayış devam ettiği takdirde, bir sonraki Pandemi veya olağanüstü durumda içme suyu, un, ekmek, dezenfektan ve benzeri ürünleri bile üretemeyecek bir ülke ile karşılaşacağız. Sonuç tam bir kaos olacaktır.
Hükümetin sınıfta kaldığı diğer konu, ekonomi ile ilgili alınan tedbirlerin yetersiz olması ve bütünlüklü olmamasıdır. Şöyle ki;
(1) Yüksek enerji girdi maliyetleri altında ezilen sanayicilerimize, son yılların en düşük petrol fiyatları olmasına rağmen, elektrik ve akaryakıt giderlerinde hiçbir indirim yapılmaması kabul edilemezdir.
(2) Açıklanan faiz destekli kredi programında belirlenen ’lik faiz, %3’lük faiz desteği ile %9’a düşmektedir ancak Türkiye Merkez Bankasının faiz indirimi yaptığı bir ortamda belirlenen faiz oranı çok yüksek kalmıştır. Birçok banka hali hazırda ’den daha düşük faiz oranı ile kredi imkânı sunmaktadır. Bununla birlikte kredinin 15 aylık vadesi ise çok kısadır, bu vadenin en az 36 aya çıkarılması gerekmektedir.
(3) İşverenlerin katkılarıyla oluşturulan Yerel İşgücü Fonu kullanılarak yapılan maaş desteği uygulamalarında sektörler arasında, çalışanlar arasında ve açık kapalı işletmeler arasında anlaşılmaz bir ayrımcılık yapılmış; tüm bunların üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı işverenleri rencide edici sözler sarf etmiştir. İşletmelerimizde istihdamın devamını sağlamak için yerel işgücü fonundan Sosyal Güvenlik prim ödemelerine yönelik destek istediğimiz ise, kaynak olmadığı ifade edilmiştir. Hükümetin emekli maaşlarını ödemek için işverenlerin oluşturduğu ve işgücünün desteklenmesi için toplanan bu fonu kullanmasını şiddetle kınıyoruz.
(4) Kısıtlı çalışma düzenlemesi ise getirilen kurallar ile uygulanamazdır, personel arasında huzursuzluk yaratan unsurlar içermektedir ve acilen gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Sağlıkla ilgili yaşadığımız endişeli günleri yavaş yavaş geride bırakmış bulunuyoruz. Hükümetin, üretimden mi yana olduğunu yoksa lobilerin baskılarına göre mi hareket ettiğini artık somut politikalarla göstermesi gerekmektedir. Bundan sonra üretime dayalı bir ekonomik yapı ve politikalar geliştirilmeyecekse, sanayicilerin ve üreticilerin öfkesinin sadece basın bildirileri ve kapalı toplantılarla sınırlı kalmayacağını kamuoyunun bilgisine getiririz.”
Yorum Yazın