Biyologlar Derneği, denizlerin ısınması ve kirliliğin artmasının denizanası sorunu yarattığını açıkladı.
Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten yaptığı yazılı açıklamada, son yıllarda deniz ekosisteminde yaşanan bozulmaların giderek daha tehlikeli bir hal aldığını, 10 yıl öncesiyle kıyaslandığında hiç rastlanmayan deniz canlılarındaki artışın kayda değer düzeyde olduğunu ifade etti.
Sarpten, yerel türleri tehdit eden balon balıkları, aslan balıkları gibi Kızıldeniz kökenli istilacı türler yanında son yıllarda insanları da tehdit eder boyuta ulaşan denizanalarının ciddi bir sorun oluşturmaya devam ettiğini belirtti. Sarpten, başta Girne bölgesi ve kuzey sahil şeridinde yoğun olarak görülen bu omurgasız canlılarına şimdilerde deniz yaşamının neredeyse her yerinde rastlandığını ifade etti.
Hasan Sarpten, denizlerdeki hayvansal plankton ve yavru balıklarla beslenen denizanalarının zaman zaman besin bulmak için kıyılara kadar geldiklerini, genellikle deniz suyunun azot ve fosfor açısından zengin olduğu kirli sularda yaşadıklarını, kanalizasyon sularının denize verilmesinin yarattığı kirliliğin bu canlıların üremesi için uygun bir ortam oluşturduğunu belirtti.
Sarpten, iklim değişikliğinin yarattığı deniz ekosistemindeki değişikliğin de denizanalarının sayısındaki artışın temel nedenini oluşturduğunu kaydederek, son 40 yılda Akdeniz’de 0,4 derecelik bir sıcaklık artışının bile deniz ekosisteminde ciddi değişikliklere yol açtığını kaydetti.
Mayıs ayında sıcaklıkların bir anda aşırı artmasına bağlı olarak denizanası popülasyonunda patlama yaşandığını ve daha önce hiç olmamış bir düzeye ulaştığını ifade etti.
“DENİZANALARI ARTIK KALICI BİR SORUNDUR”
Sarpten, “Patlama şeklindeki bu aşırı çoğalma sonrası, birkaç hafta içinde yoğunluğun azalacağı ve sahillerimizde daha az görüleceğini söyleyebiliriz. Ancak, denizanaları artık kalıcı bir sorundur ve denizlerimizde tehdit oluşturmaya devam edeceklerdir.”dedi.
Hasan Sarpten, bu canlıların bir kısmının zehir etkisi hafifken, özellikle birkaç türünün insanlarda zehirlenmeye yol açabileceğine dikkat çekerek, şöyle devam etti:
“Adi denizanası olarak bilinen şeffaf renkli Aurella aurita türü denizanasının tentakülleri deri ile temas ettiğinde zehir etkisi yaratır. Bu zehirlenme öldürücü olmasa da, kişiden kişiye değişen alerjik tepkiye yol açarak deride kaşıntı, kızarıklık, şişkinlik ve buna bağlı olarak acı verici etki gösterir. Denizlerimizde rastlanan diğer iki tür ise Rizosoma pulmo ve Pelagia noctiluca’dır. Özellikle, kırmızı renkli olan ve boyundan daha uzun tentaküllere sahip Pelagia noctiluca türü bu yıl patlama yapan denizanası türüdür”
Vatandaşların temas etmemeye özen göstermesi ve olası temas halinde de alerjik tepkiye karşı yapılacak ilk müdahale konusunda bilinçli olmasının önemini vurgulan Sarpten, “Halkımızın denizde azami dikkatle hareket etmesini ve mümkünse deniz gözlüğü takarak yüzmesini tavsiye ederiz. Olası temas durumunda kesinlikle tatlı su veya buz uygulanmamalıdır. Deniz suyu ile yıkanmalı, kaşıma ve ovuşturma yapılmamalıdır. İlk müdahale alkol, amonyak veya sirkeyle yapılabilir. Yanma hissinin geçmemesi durumunda ise mutlaka doktora gidilmelidir” ifadesini kullandı.
Denizanalarının tek doğal düşmanının deniz kaplumbağaları olduğunu kaydeden Sarpten, bu nedenle, deniz kaplumbağalarına sahip çıkmak, yumurtladıkları sahilleri korumanın önem taşıdığını sözlerine ekledi.
Yorum Yazın