Sağlıklı Yaşam Kliniği’nin kurucusu Uzman Psikiyatrist Dr. Tanju Sürmeli, Türkiye'de Dijital EEG ve Neurobiofeedback yöntemlerinin psikiyatride kullanımına öncülük yapan bir isim… ‘2007 yılında kurduğu Biofeedback, Neurofeedback, Psikiyatride QEEG ve ERP Kullanımı Derneği’ kuran ve başkanlığını yapan Sürmeli, Biofeedback sertifikasyonu veren Amerika'da BCIA kuruluşundan akademik üye olarak sertifikalı olan Türkiye'de ilk bilim adamı.
2010 yılında ‘Beynin İyileştirme Gücü’ adlı kitabı Nobel Tıp tarafından yayınlanan Sürmeli, down sendromun, zeka geriliği, antisosyal kişilik bozukluk, obsessif kompulsif bozukluk, şizofreni ve alzheimer hastalığında Neurofeedback tedavisinin klinik olarak etkisini gösteren çalışmalara imza attı. Uluslararası pek çok dernekte üyeliği bulunan Sürmeli, öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği, hiperaktivite ile ilgili rahatsızlıklara ve çözümlerine dair Sözcü.com.tr’ye açıklamalarda bulundu.
Öğrenme güçlüğü ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunu birbirinden ayıran temel fark nedir?
Dikkat ve öğrenme süreçlerinde problem, hem öğrenme güçlüğü hem de dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozunluğunda gözüküyor. Beynimizin en üst tabakası olan korteks iki ayrı modül tarafından yapılanıyor. Bunlardan biri dikkat ile ilgili; diğeri ise default mode network (DMN) denen ‘beynin durağan’ halidir. Beynin durağan halinin aktif hale geçmesi ancak kişi istirahatdeyken veya kendi içine dönmüş otobiyografik hafızasını kullandığı veya uzun uzadıya düşünceye daldığı zamanda oluyor. Ancak dikkat modülü dış dünyaya doğru aktif hale geçerse, beynin durağan işlemi kapanıyor veya azalıyor. Kişi bir işe dikkatini vermeye başladığı an aktif hale geliyor. Örneğin, yazdığı hesapların toplamını yaparken veya matematik problemi çözerken. Aileler çoğu zaman çocukları ile ilgili “Sevdiği şeye dikkatini saatlerce veriyor, ama derslerine gelince 5-10 dakikada sıkılıyor. Dersler işine gelmiyor” diye anlatırlar. Sevdikleri herhangi bir şeye dikkatlerini verdikleri zaman beyinlerindeki üçüncü modül olan limbik sistemin primitif refleksini kullanıyorlar. Bu, beynimizde daha derinde “sevdiğimiz ve ilgimizi çeken şeylerde” kullandığımız farklı bölgeler olup, beynin akademik dikkatle ilgili bölgesinde bir düzensizlik ya da bir sıkıntı oluştuğunda, genel akademik performansa verilen dikkat konsantrasyon çabuk bozulmakta, aileleri bu durum şaşırtmaktadır ve “Benim çocuğumun dikkati sevdiği şeyde çok iyi ama derse gelince yapmak istemiyor, çünkü işine gelmiyor” diye yorumlanmaktadır.
Beynin normal olgunlaşma süreçlerinde ‘dikkat eksikliği ve öğrenme zorluğu’ çeken çocuklarda, kendi yaş grubundan birkaç yaş geri kalma oluyor. Beyin, kendi yaş grubuna göre olgunlaşmasına devam edemiyor. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun şikayetleri dikkat ağına ve beynin motor sistemlerinin kısıtlanmasına bağlı olabilir.
Akademik bilgiyi öğrenebilmemiz için dikkat ve konsantrasyonumuzun normal düzeyde çalışıyor olması gerekiyor. Sınıf içinde dikkatimizi verirken, sabırlı olmamız gerekirken, ayrıca dürtüsel ve hiperaktif (aşırı hareketli) olmamamız gerekmektedir. Bilgiler, dikkat ve konsantrasyon merkezleriyle bağlantılı olarak süzülüp beynin çeşitli bölgelerine kodlanmaktadır. Nörolojik açıdan oluşan olaylarla, öğrenme bir insanın bilgiyi biriktirebilme, işleme ve öğrenmesi ile olur.
Öğrenme zorluğu, genelde kişilerin gördükleri bilgiyi anlama ve kavramada ya da işittikleri bilginin beynin farklı kısımlarına bağlanmasındaki yeteneklerinde azalma ya da hiç olmamasıdır. Okuma veya heceleme bozuklukları (disleksi), yazma bozuklukları (disgrafi), aritmetik problemleri (diskalkuli), kullanılan dili anlama veya konuşma ya da yazmada düşünme ve konuşmada bozulmalar olabilir. Öğrenme zorluğu olan çocukların IQ testlerinde sözel IQ puanları ile performans IQ puanları arasında minimum 10-15 puan üzeri fark bulunmakta ve alt testlerde de puan farklılıkları 7-10 puan veya üstü olmaktadır. Bilginin nörolojik olarak beyindeki süreçleri aksayınca çocuk kendi yaş grubundan bazı alanlarda geri kalmakta ve sol ile sağ beyin zeka puanları arasında belirgin bir fark ortaya çıkmaktadır.
‘HİPERAKTİVİTE ÇOCUĞUN KONTROLÜNDE OLMAYAN BİR DURUM’
Toplumumuzda genellikle hareketli, yerinde duramayan çocukların hiperaktif olduğu söylenir. Bu inanış doğru mu?
Hiperaktivite aşırı hareketliliktir. Bozukluk derecesinde değilse çocuk uyarıldığında kendini genelde durdurabilir. Dikkat eksikliği ve hiperakivite bozukluğunda ise çocuğun hiperakitifliği “durup düşünüp kendini durduramama” durumudur. Bu durum çocuğun kontrolünde olmayan bir durumdur. Çocuk istese de kendini durduramaz.
Aileler, çocuklarında öğrenme güçlüğü ya da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu rahatsızlığı olduğunu nasıl fark edebilir?
Konuşma gecikiyorsa, okul döneminde öğrenme zorlukları veya unutkanlık yaşıyorsa fark etmeleri gerekir. Konuşma gecikiyorsa hafıza ve dikkat bölgelerinde de gelişme gecikecektir.
Öğrenme güçlüğü ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu görülen çocuklar, kaynaştırma eğitimi adı altında diğer öğrenciler ile aynı sınıfta öğrenim görüyorlar. Bu durumun, gelişiminde ve öğreniminde biraz farklılıkları olan çocuklara etkileri neler?
Kaynaştırma eğitiminin gerçek anlamda amacına uygun verildiğini düşünmüyorum. Kaynaştırma eğitimi çocuğun bilgiyi tam olarak öğrenemeden bir üst sınıfa geçmesi demektir. Bu durum çocuğun zeka puanlarını zaman içerisinde olumsuz etkiler ve hatta düşmesine neden olabilir. Öğrenemediği zaman kaygısı artar ve öğrenmeye olumsuz etki yapabilir.
‘SINAV MARATONLARI OLUMSUZ ETKİ YAPABİLİR’
Sınav maratonları, öğrenme güçlüğü ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukları nasıl etkiliyor?
Bu çocuklar tespit edilip gerekli tedavi alıyor olsalar bile onları olumsuz etkilemesi mümkün. Akademik olarak bilgi eksikliği ile üst sınıfa geçmeye devam ettiklerinde sınavlardaki performansları düşmeye devam edecek ve skorları düşünce motivasyonları azalıp kaygıları ben başaramıyorum diyerek artacaktır.
Çocukluğunda teşhis edilmeyen öğrenme güçlüğü ya da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun yetişkinlikte yaratabileceği sorunlar neler oluyor?
Tedavi edilmemiş DEHB'lı çocukları sayısız negatif sonuçların artan bir riskle beklediği de iyi bilinmektedir. Birden fazla iş ve eş değiştirebilirler. Sosyal ve akademik yönden istedikleri ya da olmaları gerektiği noktaya hiçbir zaman gelemezler. Yüksek bir olasılıkla alkol ve uyuşturucu alışkanlıkları gelişebilir. Bunun yanı bu kişilerde, yüzde 25 oranında depresyon, yüzde 35 oranında anksiyete, yüzde 4-66 oranında genel öğrenme bozukluğu, yüzde 40 oranında kurallara karşı gelme, yüzde 40-45 oranında davranış bozukluğu ve yüzde 5-25 oranında da kişilik bozukluğu bu tabloya eşlik edebilir.
PSİKİYATRİSTLERDEN YARDIM ALINMALI
Ailelerin izlemesi gereken yol ve yöntemler nelerdir?
Çocukların dikkat ve öğrenme sorunlarını hem evde hemde okulda gözlemliyorlarsa bu konuda psikiyatristlerden vakit kaybetmeden yardım almaları gerekir. Genelde genetik faktörler rol oynadığı için ailede başka bireylerde varsa umursanmıyor. Bu doğru değil, dikkat eksikliği hayat boyu sürecek ve öğrenememe problemi zamanla çocuğun bilgi eksikliğini arttırıp zeka puanlarına olumsuz etki yapacaktır.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanısı konulduktan sonar, bu çocukların yüzde 56'sı ilaçlarla tedavi ediliyor. Ancak birçok çocuk şikayetleri devam ederken bu ilacı kullanmayı kendiliğinden bırakıyor. Sayısız çalışma, Amerika Birleşik Devletlerinde DEHB teşhisi alan çocuk ve erişkinlerin önemli bir bölümünün (yüzde 50 ila yüzde 87) yan etkilerinden dolayı ya hiç ilaca başlamadığını ya da ilaca devam etmediklerini gösteriyor.
Bu aileler, çocuk ve erişkin hastalarda ilaçsız bir tedavi yöntemi olan en az ilaçlar kadar etkili olduğunu gösteren kontrollü bilimsel çalışmaları olan, Neurofeedback tedavisini bir opsiyon olarak kullanılabilirler.
Eğitim ve öğretim sürecinde, öğretmenler çocuğa nasıl yaklaşmalı?
Dikkat ve öğrenme süreçlerinde, davranışlarında ve duyguların da problem yaşayan çocukların bunu bilerek yapmadıklarını hatırlamaları lazım. Beynin bilinçaltı mekanizmalarının bu sorunların merkezi olduğunu ve irade ile düzeltilemiyeceğini anlamaları gerekiyor. Bu çocukların suçlanıp aşağılanmalarının önüne geçmeliler.
Onların sorunlarının fizyolojik bir karşılığı olduğunu çocukların şımarıklıktan veya tembellikten bunu yapmadıklarını her zaman hatırlamaları gerekli.
Onlara sınıfta yardımcı olmaları için aşağıdakileri yapabilirler:
- Sabırla göz kontağı kurarak sınıf içindeki kesin sınırları kuralları hatırlatmalarında fayda var.
- Durup, düşünüp, eyleme geçmelerini hatırlatacak zaman aralığı yaratabilirler
- Uzun süreçte dikkati toparlamak için duyulan ihtiyaçta bozulmalar oldukça, sınıfın içinde ve dışında dolaşması için öğrenciye daha sık molalar için izin verildikçe daha iyi yapacaklardır. Bu, günlük dışarda dolaşma, binanın etrafında bir iş için bir yerlere gönderilmekten, sınıf alıştırmalarına kadar çeşitlenebilir.
- Bu çocukların ön sırada oturmaları yararlı olur.
- Sınıftayken tuvalete gitme izni vermemelerini tavsiye ederim.
- Okulda bir iş vermek, bitirince diğer işi vermek olumlu olur.
- Sık sık takip etmek ve iyi yaptığını söyleyerek, motive etmek gerekir.
- Çocuğun kısa aralıklarla çalışmasına, işi bitince sınıfta kısa aralıklarla mola vermesine izin vermek.
- Bu tip çocuklarda test çözmek problemdir. Dikkati zayıf olan ve yavaş yazan çocuklar yazılıda zorlanabilir ama sözlüde çok daha başarılı olabilirler. Okulda çocuğun bilgisi test edilmeli dikkati değil.
- Öğrenci odaklanmasını yitirmeye eğilimlidir ve gün boyunca aktivite düzeyleri artabilir bu yüzden daha fazla dikkat gerektiren işlerin sabaha denk geleceği şekilde programı yapın. Öğrenciler için cazip bir sınıf oluşturma arzumuzda, var olan görsel ve işitsel dikkat dağıtıcıların farkında olmaya çalışın. Onun dikkatini bozacak uyarılardan uzakta oturması (gürültü, soğutucu, pencere v.b) sağlanmalıdır. Öğrenciyi bunların en az etkisinin olabileceği yerlere yerleştirin.
- Öğrencinin sırası, diğer ayartıcı öğrencilerin sıralarından uzak ve diğerlerinin sıralarına değmeyecek şekilde öğretmenin yakınında olmalıdır (teşvik etmek ve yeniden yönlendirmek için).
- Öğretmenler dikkat arttıran stimulant ilaçların faydalı olduğuna dair ikna edilmişlerdir. Bu konudaki bilimsel çalışmaları takip etmediklerinden bu düşüncelerini değiştirmek kolay değildir. Halbuki ilaçların çalışmadığı bir çok çocuk ve durum olduğunu öğrenmeleri lazım. İlaç firmalarından bağımsız olarak Amerikan hükümetinin 10 yıllık takipleri dikkat arttırıcı ilaçların 3-6 yaş grubunda işe yaramadığını ve 7 yaş üstü çocuklarda 14 aydan sonra etkilerinin olmadığını bilmelerinde fayda var.
- Aileler ilaçsız tedavilere yöneldikleri zaman ilaç almalarını tavsiye etmektedirler. Hatta zorlamaktadırlar. Bunu yapmaları doğru değildir. Öğrenme zorluğunda kanıtlanmış ilaç tedavisi yoktur.
- İlaçsız tedavi yöntemlerinden bilimsel olanları içinde Neurofeedback oldukça yararlı vey an etkisi olmayan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi yöntemi çocuğun olgunlaşmasına katkı yaparken agresyonunu, duygu değişimlerini ortadan kaldırabileceği gibi dikkat, hafıza ve öğrenme ile ilgili problemlerini çözebilmektedir. Konuşma ve motor becerilerinde geri kalma varsa düzelmektedir. Sosyal davranışlarda, arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle iletişimi başlatma ve sürdürmede de oldukça gelişmeler kaydedildiği gözlenmiştir.
Yorum Yazın