Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Dünya Astım Günü dolayısıyla mesaj yayınlayarak, astımın takip ve tedavisinin önemine işaret etti. Astımın önemli bir sağlık sorunu olduğu ve tüm kronik solunum yolu hastalıkları arasında bulunduğuna işaret edilen mesajda son yıllarda tüm alerjik hastalıklarda olduğu gibi astım görülme sıklığında da artış yaşandığı kaydedildi.
Mesajda, “Doğru takip ve tedavi ile tamamen kontrol altına alınabilen bir hastalık olduğu için tüm dünyada, halkın astıma karşı farkındalığının artırılması amacıyla her yıl mayıs ayının ilk Salı günü Dünya Astım Günü olarak kabul edilmiştir” denildi.
Hava yollarının aşırı duyarlı olmasına bağlı olarak gelişen astımın oluşumunda genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı kaydedilen mesajda “Hastada karakteristik olarak; çoğunlukla birtakım tetikleyicilere maruziyetle bazen de kendiliğinden, ataklar halinde gelen nefes darlığı, hışıltılı solunum ve öksürük görülür. Bu yakınmalar değiştirilebilen ve değiştirilemeyen risk faktörlerine korele olarak değişken bir seyir izler.
Genellikle gece veya sabaha karşı şiddetlenir. Yakınmalar kendiliğinden düzelebileceği gibi hastaneye yatış gerektirecek kadar şiddetli olabilir. Bu nedenle takip ve tedavisi önemlidir” ifadelerine yer verildi. Astım tanısı koymada, en önemli basamağın yakınma öyküsü olduğuna işaret edilen mesajda, şu bilgiler verildi: “Şikayetler değişkenlik gösterdiğinden doktora başvuru esnasında muayene, akciğer filmi, kan tahlilleri, solunum fonksiyon testleri tamamen normal olabilir. Ancak diğer tanıları dışlamak veya hastalığın seyrini takip etmek için tetkik yapmak gerekir. Solunum fonksiyon testleri ve PEFmetre sıklıkla başvurulan bir tetkiktir.
“TÜM ASTIMLAR ALERJİ DEĞİL”
Ayrıca alerjen kaynaklı tetikleyici düşünüldüğünde alerjik deri testleri yapılabilir. Astımda alerji önemli rol oynar ancak tüm astımlılar alerjik değildir. Ailede astım varlığı, solunum yoluyla toz ve kimyasal maddelere maruz kalan mesleklere sahip olma, morbid obez olma, annesinin gebeyken sigara içmesi, erken doğumla veya düşük doğum ağırlığı ile dünyaya gelmek veya erken bebeklik döneminde alerjenlere ve sigara dumanına yoğun maruziyet, ağır solunum yolu hastalıkları geçirmiş olmak astım tanısında önemli risk faktörleridir.”
Tetikleyiciler ile sık ve yoğun karşılaşmanın hastalığın seyrini kötüleştirebileceğine vurgu yapılan mesajda astımı tetikleyen faktörler ise şöyle sıralandı: “Küf mantarı sporları, polenler, ev tozu akarları, evcil hayvan tüy ve deri döküntüleri, hamamböceği, ev içi ve ev dışı hava kirliliği, sigara içmek ya da dumanına maruz kalmak, metal veya odun tozları, egzoz gazı, kimyasal gazlar, bazı temizlik ürünleri, koruyucu içeren bazı gıda ürünleri, bazı ilaç türleri, soğuk hava, yoğun fiziksel aktivite, stres ve ani duygusal durum değişimleri, bazan kahkaha ile gülmek, hıçkırarak ağlamak, gastroözofagiyal reflü, viral üst solunum yolu enfeksiyonları, alerjik rinit ve sinüzitler.”
Astım takip ve tedavi planı konusuna da değinilen mesajda, takip için uluslararası standardize edilmiş astım kontrol anketleri ile yakınmaların takibi ve solunum fonksiyon testi ya da PEFmetre ölçümü ile şiddetinin değerlendirilmesi gerektiği dile getirildi. Hasta eğitiminin önemine de işaret edilen açıklamada, doğru inhaler ilaç ve PEFmetre kullanım teknik eğitimi; yazılı astım eylem planı; uygunsuz ilaç kesilmesinin olası risklerinin anlatılması; çevresel tetikleyicilerin tespit edilip, kaçınılması; sigaranın bırakılması ve sigara dumanına çevresel maruziyetin engellenmesinin önemine işaret edildi. İlaç tedavisinde ağız içine püskürtülen bronkodilatör ilaçlarla havayollarının genişlemesi ve enflamasyonun giderilmesinin hedeflendiği dile getirilen mesajda, alerjik olanlar hastalar için alerji tedavileri eklendiği; dirençli vakalarda biyolojik ajanlar kullanılabildiği dile getirildi. Mesajda, eşlik eden reflü, rinit, alerji gibi rahatsızlıkların tedavi edilmesinin önemine de vurgu yapıldı.
ÖNERİLER… “KİRLİ HAVADAN UZAK DURUN”
Tabipler Birliği, astımlı hastalara ve bu hastaları doktorlarına şu önerilerde bulundu: “Astımlı hastaların iç ve dış ortam hava kirliliğinden uzak durmaları önerilir. Çok soğuk veya kirli havada önlem almadan dışarı çıkmamalıdırlar. Soğuk havalarda maske ya da atkı ile nefesin sıcak tutulması sağlanmalıdır. İç ortam hava kirliliğine yol açmayacak ısıtma, pişirme ve temizlik yöntemlerinin kullanımı önerilir.
“TOZ TUTAN TÜYLÜ EŞYALAR ÖNERİLMEZ”
Hastanın duyarlandığı allerjene karşı basit korunma önlemleri yarar sağlayabilir. Özellikle yatak odasında tüylü halılar, gözenekli-tüylü perdeler, peluş oyuncaklar gibi toz tutan eşyalar önerilmez. Çocuklarda ev tozu akarı geçirmeyen yatak örtüleri kullanımını yarar sağlayabilir. Hayvan tüyü alerjisi olanlarda, hayvanın evden uzaklaştırılması önerilir; uzaklaştırılamıyorsa haftada bir-iki kez yıkamak veya Güçlü HEPA filtreli elektrik süpürgeleri yarar sağlayabilir. Üzerinde küf üremiş eşyalar evden uzaklaştırılmalıdır. Çevresel korunma önlemlerinin yeterli olmaması durumunda, endike olan olgularda allerjen immunoterapisi açısından allerji-immünoloji uzmanına yönlendirilmesi önerilir.
“SİGARADAN UZAK DURUN… EGZERSİZE DİKKAT”
Astımlı hastalar sigara içmemeli ve sigara içilen ortamlarda bulunmamalıdırlar. Bazı astımlı hastalarda egzersiz, astım atağını başlatabilir. Tozlu ve soğuk havada egzersiz yapmamalı ve egzersize başlamadan önce solunum yolunu genişletici ilaç almalarında fayda vardır. Astımlı hastalar solunum yolu hastalıklarına daha kolay yakalanırlar. Enfeksiyon durumlarında uygun antibiyotik yanında ilaç dozları artırılır. COVID-19/ Grip Aşısı/Pnömokok Aşısı yapılmalıdırlar.
Astımlı hastaların kullandıkları tüm ilaçlar mutlaka sorgulanmalıdır. Nazal polip ve ağır astımı olan olgularda NSAİİ aşırı duyarlılığı açısından dikkatli olunmalıdır. Tüm COX-1 inhibitörlerinden uzak durulmalıdır. Gerekli durumlarda intraoküler beta bloker tedavisi kullanılabilir. Gerekli durumlarda kardiyoselektif beta blokerler kullanılabilir. Bu tür riskli ilaç kullanımlarında yan etkiler açısından hastanın yakın takibi gerekir. Astımlı hastalarda COVID-19 pandemisi sırasında astımlı hastaların ilaçları kesmemeleri önerilir.
Pandemi döneminde COVID şüphesi nedeniyle astımlı hastaların tedavisinde enfeksiyonun yayılmasına engel olmak için nebülizatör kullanılmaması ve spirometri yapılmaması önerilir. Sigara içmiş ya da içmekte olan hastaların yakınmaları uzun sürerse KOAH açısından değerlendirilmesi önerilir.” Astımın gerek tanı gerekse kronik izlem ve atak süreçleri ile ülkeler için önemli bir hastalık yükü oluşturduğuna işaret edilen mesajda hastalığın tedavi edilmemesi durumunda atak sıklığı, şiddeti, hastane yatışı, işgücü kaybının artacağı, maliyetin hem hasta hem toplum açısından daha yüksek olacağı vurgulandı.
“Sağlık hizmeti sunumunda ülke politikası olarak hastalık yükünü ve bununla ilişkili diğer faktörleri azaltacak stratejiler ön planda tutulmaktadır” denilen mesajda, hem bakanlık hem de doktorlar düzeyinde ve ülke genelinde doktor ve halk eğitimleri ile sürece destek verilmesi gerektiği ifade edildi.
Yorum Yazın