Cumhuriyet Meclisi genel Kurulu saat 11.30’da Cumhuriyet Meclisi Başkan Vekili Zorlu Töre başkanlığında toplandı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Barış Pınarı Harekatı’na ilişki konuşmalarla başlayan genel kurul toplantısında, ilk olarak 20 Temmuz Barış Harekatı ve Barış Pınarı’nda şehit düşenler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Genel Kurul'un gündeminde Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasa Tasarısı ve Kamu Sağlık Çalışanları (Değişiklik) Yasa Tasarısının üçüncü görüşmesi bulunuyor. Genel Kurul’un gündeminde ayıca Hukuk Muhakemeleri Usulü (Değişiklik) Yasa Tasarısının üçüncü görüşmesi, Hukuk Siyasi İşler ve Dışilişkiler Komitesinin, Yükseköğretim Planlama Denetleme Akreditasyon ve Koordinasyon (YÖDAK) Üyeliği Başvurularının Değerlendirmesine ilişkin raporu yer alıyor.
TATAR: "ORTAK KOMİTE KURULUP, DURUM DEĞERLENDİRİLMELİ"
Başbakan Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın açıklamasıyla gündemin değiştiğini ve bir dizi değişikliğe sebep olduğunu belirterek, maksadını tam olarak anlayamadığı bu açıklamadan üzüntü duyduğunu kaydetti.
Kıbrıs Türkü’nün fedakarlıklarla dolu bir sürecin sonucunda kendi devletinde yaşayabilir noktaya geldiğini anımsatan Tatar, Türkiye’nin katkılarının bilincinde olduklarını söyledi.
Garantörlüklerin modası geçti şeklindeki söylemlerin bir süredir devam ettiğini ancak böyle bir olasılığın olmadığını dile getiren Tatar, “Herkesin bildiği gibi, Mehmetçik gelmeseydi, adada bugün Türk bulmak mümkün olmayacaktı” dedi.
Tatar, 4 günlük sessizliğin ardından Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Barış Pınarı açıklamasının kafaları karıştırdığını ve rahatsızlık yarattığını belirterek, “Bu açıklama Kıbrıs Türkü’nü temsil etmiyor. Keşke hiç açıklama yapmasaydı” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanının tüm ülkeyi temsil etmek zorunluluğu olduğuna işaret eden Tatar, açıklamanın ardından gelen yorumların Kıbrıs Türkü’nü çok sıkıntıya soktuğunu ve böyle bir açıklama yapılmaması gerektiğine inandığını söyledi.
Başbakan Tatar, “Meclis’te derhal ortak bir komite kurularak, tüm bunları değerlendirmeli. Meclis’in Türk askerine başarı dileyerek, dualar edilmeli. Gerekirse, Cumhurbaşkanının açıklamasının da görüşülmeli” dedi.
Tatar, komitenin kurulmasıyla ilgili adımların bugün atılacağını ve en geç yarın bu konuda ortak bir açıklama yapılacağını söyledi.
ARIKLI: “HÜKÜMETİN DESTEĞİNİ AÇIKLAMASINI BEKLEDİK”
YDP Milletvekili Erhan Arıklı ise, Türkiye’nin bu harekatı yapma zorunluluğu olduğunu dile getirerek, bunun sebeplerini sıraladı.
Türkiye’nin bu adımına dünyanın farklı yerlerinden destek geldiğini, KKTC olarak da ilk günden hükümetin desteğini açıklamasını beklediklerini ancak Tatar’ın az önce yaptığı konuşmanın da içini rahatlattığını söyledi.
Kısa süre önceki Afrin Harekatı için KKTC’deki tüm kesimlerin kısa sürede destek mesajı yayınladığına işaret eden Arıklı, her nedense Barış Pınarı konusunda 4 gün sessiz kalan Akıncı’nın yaptığı açıklamayla Türkiye’ye saldırıda bulunarak, kendi saflarını sıklaştırmak isteyeceğini düşünemediğini kaydetti.
Akıncı’ya yapılan eleştirilere de değinen Arıklı, “Cumhurbaşkanı talihsiz bir açıklama yapmış olabilir ancak herkes bilmelidir ki, Akıncı’ya yapılan hakaretleri kabul edilemez. Devlete saygı duyan herkesin Cumhurbaşkanı’na saygı duyması gerekiyor” dedi.
Arıklı, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın açıklamasının içeriğini de irdeleyerek, özellikle diyalog çağrısını eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, yarattığı güven bunalımından dolayı Kıbrıs müzakereleri çerçevesinde gerçekleşecek 3’lü ya da 5’li zirveye katılmasının manasız olacağını savunan Erhan Arıklı, Akıncı’nın güven tazelemek için en kısa zamanda istifa ederek, halkın onayını alması gerektiğini belirtti.
ÇELER: “TOPLUMSAL BÜTÜNLÜĞÜ SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ”
TDP Milletvekili Zeki Çeler de konuşmasında, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın teröristlere değil, Suriye devleti ile diyalog çağrısında bulunduğunu ifade etti.
Akıncı’nın açıklamalarının çarpıtıldığını belirterek, bu çarpıtmaların ve ülkeyi saflara bölme girişimlerinin devam ettiğini söyleyen Çeler, Akıncı’nın teröristlerle görüşme çağrısı yaptığı iddialarının yanlış olduğunu vurgulayarak, kan dökülmesinden bahsederken, sadece Suriyeli, Maronit ve Rum kanından değil, Mehmetçiğin kanından da bahsettiğine işaret etti.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın 15 Temmuz Darbe girişiminde ilk açıklama yaparak kınayan ve demokrasinin öneminin altını çizen bir devlet adamı olduğunu anımsatan Çeler, yapılan söylemlerin haksız ve yanlış olduğunu belirtti. Çeler, altında bölünmüş bir toplum olan kim olursa olsun istikrarı ve huzuru sağlamakta zorlanacağını kaydetti.
Öcalan’ın ele geçirilmesinin bile diplomasi sayesinde sorunsuz gerçekleştirdiğini dile getiren Çeler, şöyle devam etti:
“Toplumdaki sükuneti bozuyorsunuz. Bu ülkede gerçekten huzur istiyorsak, siz de biz de söyleyeceğimiz sözlere çok dikkat edeceğiz. Toplumsal bütünlüğü sağlamak zorundayız… Hiç kimse savaşı istemez. Herkes barış ister. Şimdi orada dökülen Mehmetçik’in kanı kan değil mi? O açıklamaları doğru okumak istemezseniz okumazsınız”
TATAR: “KIBRIS TÜRKÜ BU AÇIKLAMALARDAN FAYDA GÖRMEYECEKTİR”
Başbakan Ersin Tatar, Çeler’in ardından yeniden söz alarak, bu açıklamaların toplumda bölünmüşlük endişesi doğurduğunu vurgulayarak, kendilerinin bu açıklamayı şiddetle kınadıklarını ve Barış Harekatı’yla ilgili söylenenleri kesinlikle kabul etmediklerini yineledi.
“Kıbrıs Türkü bu açıklamalardan fayda görmeyecektir, o yüzden çıkıp da savunmayın Sayın Çeler… Bu meclis, halkın temsilcisi olarak komiteyi kurarak, ortak açıklama yapacak” dedi.
ÖZERSAY: “YANLIŞ ANLAŞILACAK, BUNA İMKAN YARATACAK AÇIKLAMALARDAN KAÇINMALI”
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, son değil, hiç yapmamamız gereken şeyin kan edebiyatı olduğunu belirterek, bu dil doğrultusunda yol alınmasını yanlış bulduğunu kaydetti.
Özersay, diploması ve diyaloğun mutlaka ilk ele alınması gereken şey olduğuna işaret ederek, Türkiye’nin zaten çok uzun süre bu alanlarda çalışmalar yaparak, farklı çözümler aradığını vurguladı.
Herkesin şimdi bunları unutarak, Türkiye’ye diyalog ve demokrasi telkininde bulunulduğunu hatırlatan Özersay, Türkiye’nin attığı iyi niyet adımlarının kısa süre önce ABD tarafından reddedildiğini söyledi ve bu tavrı 1974’deki İngiliz Krallığı’nın tavrına benzetti.
Bu konuda demokrasi ve diyalog yolunun halen denendiğini ve mutabakata varılması için çok çaba harcandığını dile getiren Özersay, diyalog ve diplomasiden bahsederken gerçeklerden bahsetmek gerektiğini ve terör örgütleriyle diplomasi yapmanın manası olmadığını kaydetti.
Türkiye’nin zaten yıllardır Suriye’nin toprak bütünlüğüne duyduğu saygıya özen göstermeden açıklamalar yapılmasını doğru bulmadığını dile getiren Özersay, Akıncı’nın böyle bir ortamda yanlış anlaşılacak ve buna imkan yaratacak açıklamalardan kaçınması gerektiğini söyledi. Özersay, bu tür gerginliklere izin vermemenin herkesin sorumluluğu olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ve sonrasındaki eleştiri dilini doğru bulmadıklarını çünkü kendileri için KKTC devletinin önemli olduğunu ve bu şekilde haksız eleştiriye maruz kalınmasını doğru bulmadıklarını vurgulayan Özersay, birlikte hareket edilmesi gereken bir dönemden geçildiğini belirtti.
ERHÜRMAN: “HERKESİN KULLANDIĞI KELİMELERE ÖZEN GÖSTERMESİ GEREKİR”
Ana Muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman da konuşmasında, son derece hassas bir dönemden geçildiğini ve herkesin kullandığı kelimelere özen göstermesi gerektiğini söyledi. Erhürman, tüm konuşanların altını çizerek, ortak noktaların öne çıkarılması ve ayrıştırıcı söylemlerde bulunulmaması gerektiğini kaydetti.
Erhürman, Akıncı’nın açıklamasındaki farklılıklara takılmak yerine, harekatın güvenliği sağlama hedefine dayandığını inandığı ortak düşünceye sahip çıkılması gerektiğini söyledi.
Huzur ve barış sağlansın temennisine herkesin katıldığını, 2 farklı grubun ve kendilerinin de bir ortak deklerasyon hazırlayacağını kaydeden Erhürman, en kısa zamanda ortak temennileri içeren çok uzatılmadan ne düşündüklerini açıklayacak ortak bir belgenin hazırlanacağını belirtti.
Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın açıklamasında “böyle söylenmeseydi” diyecekleri noktalar olduğunu ancak düşüncelerini bu şekilde ifade etmek isteyebileceğine dikkat çekerek, Cumhurbaşkanı makamının eleştirilebileceğini ancak linç noktasına, hakarete ulaşmasının kendileri için kabul edilebilir olmadığını söyledi.
Erhürman, Cumhurbaşkanının Kıbrıs Türk halkının iradesinin yansıması olduğunu, bu nedenle söylenen her söz ve eleştirinin halka mal edilebileceğini kaydederek, barışın en önemli uzantısının da toplumsal barış olduğunu belirtti. Erhürman, bu nedenle ‘ayrışmaya karşıyız’ demenin yetmediğini, bunun dil ve hareketle sağlanmasının makul olduğunu kaydetti.
Bugün yapılan birşeyin yarına zarar vermemesi için herkesin dikkatli olması gerektiğini ifade eden Erhürman, Kıbrıs Türk halkına güvendiğini ve kendilerinin de siyasiler olarak layık olunan geleceği inşa için çalışacaklarını söyledi.
Erhürman, herkesin bu dönemin hassasiyetini aklına yazarak, toplumsal huzuru bozacak adımlardan uzak duracağını ve buna göre hareket edeceğine inandığını kaydetti.
DENKTAŞ: “UMARIM BU KAMPLAŞMA VE AÇIKLAMA NEDENİ SEÇİM DEĞİL”
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş ise, Genel Kurul’un bugün formatın dışına çıktığına işaret ederek, 62. maddenin tüm partilere söz hakkı demek olmadığını belirtti.
Denktaş, Türkiye’nin uzun zamandır içinde bulunduğu duruma değinerek, harekatın en kısa sürede başarıyla sona ermesini temenni etti.
Bazen savaşın, Kıbrıs’ta olduğu gibi, olumlu ateşkes anlamına da gelebildiğini ifade eden Denktaş, Cumhurbaşkanı Akıncı’ya karşı başlatılan linç girişiminin doğru olmadığını ve çok hassas bir noktada bu kamplaşmanın herkese zarar vereceğini belirtti.
“Umarım bu kamplaşma ve açıklamanın nedeni seçim değildir” diyen Denktaş, “Çarpıtılabileceği bu kadar açık bir açıklamanın yapılmamış olması daha iyi olurdu” şeklinde devam etti.
Ortak deklarasyonun önceden yayınlanmasının daha doğru olacağını kaydeden Denktaş, “Türkiye’ye destek için değil, benzeri bir durumu yaşamış bir bölge olarak desteklemeliydik” dedi. Denktaş, geç de olsa bu hassas dönemde ayrışmadan, Türkiye’nin arkasında durmanın önemine değindi.
Serdar Denktaş, Akıncı’nın yaptığı açıklamanın birilerini rahatsız etmesinin normal olduğunu, ancak kamplaşmaya giden yolun çok sakıncalı olabileceğini kaydetti.
Herkesin yapacağı açıklamaya ve göstereceği tepkilere dikkat etmesi gerektiğini söyleyen Denktaş, harekatın en kısa sürede, en az zayiatla ve başarıyla tamamlanması dileğinde bulundu.
Yorum Yazın