Gıda grubunda fiyat artışlarının genele yayıldığı, son dönemde daha ılımlı seyreden taze meyve ve sebze fiyatlarının ocak ayında olumsuz ayrıştığı kaydedilen özette, “Uluslararası emtia fiyatlarındaki yüksek seyir ve tedarik sorunlarına bağlı olarak üretici fiyatları yıllık enflasyonu kayda değer bir şekilde yükselmiştir. Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonlarındaki ve yakın dönem ana eğilimlerindeki yükseliş ocak ayında sürmüştür.” ifadeleri kullanıldı.
Gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarının ocakta yüzde 10,90 arttığı ve grup yıllık enflasyonunun 11,81 puan yükselerek yüzde 55,61 olduğu belirtilen özette, “Temel gıda kalemlerinde KDV oranının yüzde 8’den 1’e indirilmesi ay ortasında gerçekleştiği için indirimin olumlu etkisi tüketici fiyat endeksine Şubat ve Mart aylarında yansıyacaktır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Özette, uluslararası enerji emtia fiyatları ile yönetilen ve yönlendirilen kalemlerdeki gelişmelerin öne çıktığı kaydedilerek, “Uluslararası ham petrol fiyatlarındaki yükseliş ve ÖTV miktarlarının artırılması sonucu akaryakıt fiyatlarında yüzde 23,35 oranında artış olmuştur. Ocak ayında, mesken elektrik ve doğalgaz tarifelerinde yüzde 69,96 ve yüzde 21,35 oranlarında; şebeke suyu fiyatlarında yüzde 11,87 oranında artış gözlenmiştir.
Tüpgaz fiyatları ise yüzde 11,28 oranında yükselmiştir. Bu dönemde tüketici fiyatları üzerinde başta elektrik olmak üzere enerji maliyetlerindeki artışların ikincil etkilerinin de izlendiği değerlendirilmektedir. Şubat ayında akaryakıt fiyatlarındaki artışlar devam ederken, mesken elektrik tariflerine getirilen kademelendirmenin yapısındaki değişiklik ve şebeke suyunda yapılan indirimler yakın dönem için enerji fiyatlarını olumlu yönde etkileyecektir.” denildi.
Ayrıca, “Temel mal grubu yıllık enflasyonu Ocak ayında 7,94 puanlık artışla yüzde 48,49 seviyesine ulaşmıştır. Dayanıklı mal fiyatları bu dönemde yüzde 6,43 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 7,31 puan artışla yüzde 56,24 olmuştur. Beyaz eşya ve mobilya kalemleri yüksek fiyat artışlarıyla öne çıkarken, matrah düzenlemesinin katkısıyla otomobil fiyatları daha sınırlı artış sergilemiştir. Diğer temel mallarda genele yayılan fiyat artışları izlenirken, yıllık enflasyon yüzde 51,23 seviyesine yükselmiştir. Giyim ve ayakkabı alt grubunda sezon indirimlerinin bu yıl oldukça sınırlı gerçekleşmesiyle yıllık enflasyon kademeli artış eğilimini sürdürmüştür.” yorumuna yer verildi.
“Kira enflasyonundaki yükseliş eğilimi belirginleşti”
Hizmet fiyatlarının ocakta yüzde 29,56 olarak gerçekleştiği aktarılan özette, yıllık enflasyondaki yükselişin grup geneline yayılırken, kira ve haberleşme dışındaki alt gruplarda artışın daha belirgin olduğu bildirildi.
Özette, lokanta-otel alt grubunda fiyatların yüzde 8,45 artarak, yıllık enflasyonun yüzde 50,40 seviyesine ulaştığı belirtilerek, “Bu dönemde öne çıkan bir diğer grup olan ulaştırma hizmetlerinde ise fiyatlar yüzde 16,88 yükselmiş, yıllık enflasyon yüzde 39,31 olmuştur. Son dönem akaryakıt fiyat gelişmeleri ve enflasyonda oluşan yüksek seviyeleri takiben, yönetilen şehir içi ulaşım ve demiryoluyla yolcu taşımacılığı fiyatlarının yanı sıra kargo ve karayolu-havayolu yolcu taşımacılığı ücretlerinde belirgin artışlar gerçekleşmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Diğer hizmetler içinde, geçmişe dönük fiyatlama davranışı sergileme eğilimi yüksek olan sağlık hizmetleriyle birlikte bakım ve onarım, eğlence ve kültür ile sigorta hizmetlerinin fiyatları yukarıya çeken diğer kalemler olduğu belirtilen özette, mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerin kira alt grubunda yükseliş eğiliminin hızlandığına işaret ettiği kaydedildi.
Özette, alkollü içecekler ve tütün grubunda fiyatların ocakta yüzde 21,90 yükseldiği aktarılarak, geçen yılın ikinci yarısında oluşan Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) artışının maktu vergilere yansıtılırken, alkollü içeceklerde üretici fiyatları kaynaklı artışların da gerçekleştiği bildirildi.
Bu gelişmelerle grup yıllık enflasyonunun yüzde 45,34 seviyesine yükseldiği kaydedilen özette, alkollü içecek ve tütün ürünlerinin ocakta yıllık manşet enflasyondaki artışa katkısının 1,21 puan olduğu belirtildi.
Özette, Piyasa Katılımcıları Anketi’nin Şubat ayı sonuçlarına göre cari yıl sonu enflasyon beklentisinin 4,31 puan artışla yüzde 34,06’ya yükseldiği, gelecek on iki aya ilişkin enflasyon beklentisinin ise 0,54 puan düşüşle yüzde 24,83’e gerilediği hatırlatılarak, “Öte yandan, uzun vadeli enflasyon beklentilerindeki yukarı yönlü güncellemeler şubat ayında da devam etmiş ve gelecek beş yıla ilişkin enflasyon beklentisi 0,13 puan artışla yüzde 9,05’e yükselmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
“Üretici yıllık enflasyonu artış eğilimini koruyor”
Öncü göstergelerin, küresel ekonomideki güçlü toparlanmanın sınırlı bir ivme kaybına karşın devam ettiğine işaret ettiği belirtilen özette, küresel iktisadi faaliyette yaşanan toparlanma ve aşılama oranlarındaki artışa rağmen salgında varyantlar ve artan jeopolitik risklerin, küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tuttuğu ve belirsizliklerin artmasına yol açtığı ifade edildi.
Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, enerji başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki yüksek seviyelerin uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artmasına yol açtığı bildirilen özette, şunlar kaydedildi:
“Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir. Bu çerçevede, iktisadi faaliyet, işgücü piyasası ve enflasyon beklentilerinde ülkeler arasında farklılaşan görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası iletişimlerinde ayrışma gözlenmekle birlikte, merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını halen sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir.
Gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarında son dönemde görülen toparlanma devam etmektedir. Ancak, gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyri gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tutmaktadır. Söz konusu risklerin Türkiye’ye yönelik portföy akımları kanalıyla yaratabileceği etkilerin, yurt dışında yerleşiklerin portföy pozisyonlanmalarındaki mevcut seviyeler dikkate alındığında daha sınırlı kalabileceği değerlendirilmektedir.
Enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte; ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumları, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmeleri etkili olmaktadır.”
Özette, ocakta üretici yıllık enflasyonunun artış eğilimini koruduğu kaydedilerek, fiyat artışlarının genele yayıldığı, petrol ve ana metal hariç imalat sanayi fiyatlarının eğiliminin yükseldiği vurgulandı.
Yıllık enflasyonun, enerji ve ara mallarında daha belirgin olmak üzere tüm ana sanayi gruplarında artış kaydedildiği aktarılan özette, “Aylık bazda en belirgin fiyat artışı ise dayanıklı tüketim mallarında gerçekleşmiştir. Enerji başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki olumsuz görünüm ve tedarik zincirlerinde süregelen aksamalar ile yüksek taşımacılık maliyetleri üretici fiyatları üzerinde baskı yaratan unsurlar olmuştur. Özellikle enerji ve enerji dışı emtia (başta metal ve tarım olmak üzere) fiyatlarının Ocak ayında ABD doları bazında yüksek bir artış göstermesiyle dış fiyat baskıları güçlü seyretmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Ocaktaki doğal gaz kesintisinin etkisi sınırlı kaldı
Özette, kapasite kullanım seviyeleri ve diğer öncü göstergelerin yurt içinde iktisadi faaliyetin, dış talebin de olumlu etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret ettiği belirtilerek, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
” Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) Aralık ayında mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak bir önceki aya kıyasla yüzde 1,6 oranında artmış, çeyreklik bazda ise yüzde 4,3 oranında yükselerek yılın dördüncü çeyreğinde üretimdeki artış eğiliminin güçlenerek devam ettiğini göstermiştir. 2021 yılı genelinde sanayi üretimi artışı yüzde 16,4 olarak gerçekleşmiştir. Aralık ayında sanayi ciro endeksleri hem yurt dışı hem de yurt içi talebin son çeyrekte kuvvetli olduğuna işaret etmektedir. Söz konusu dönemde perakende satış hacim endeksi aylık bazda düşüş kaydetmekle birlikte çeyrek genelinde kuvvetli gerçekleşerek eğiliminin üzerinde seyretmiştir.
Yüksek frekanslı veriler ocak ayının son on gününde uygulanan doğalgaz ve elektrik kesintilerinin üretim ve dış ticaret göstergeleri üzerindeki etkisinin sınırlı olduğuna işaret etmektedir. Öte yandan, ocak ayı itibarıyla, imalat sanayi firmalarının gelecek on iki aylık döneme ilişkin yatırım eğilimleri yüksek seyretmektedir. Son dönemde vaka sayılarındaki artışa karşın aşılamanın toplum geneline yayılması salgından olumsuz etkilenen hizmetler ile turizm ve bağlantılı sektörlerin gücünü korumasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır. Nitekim, ocak ayında salgından daha çok etkilenen hizmet sektörlerinde kartla yapılan harcamalar eğilimin üzerinde seyretmeyi sürdürmüştür.
İşgücü piyasasındaki iyileşme iktisadi faaliyet görünümüyle uyumlu olarak devam etmektedir. Aralık ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak işsizlik oranı yüzde 11,2 düzeyinde gerçekleşmiştir. İstihdamdaki artış sektörler geneline yayılırken, işgücüne katılım oranı yükselmiştir. Anket göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler, istihdam görünümündeki iyileşmenin ve işgücü piyasasındaki olumlu seyrin sürdüğüne işaret etmektedir.”
Son dönemde enerji ithalatındaki kuvvetli seyrin cari işlemler dengesindeki iyileşme eğilimini sınırladığı belirtilen özette, “Cari işlemler dengesi Aralık ayında 3,8 milyar dolar açık verirken, 2021 yılında cari işlemler açığı 14,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.” denildi.
Özette, yılın son çeyreğinde olumlu seyreden dış talep koşullarının desteğiyle ihracatın gücünü koruduğu aktarılarak, iktisadi faaliyetin güçlü seyri yanında, başta enerji fiyatları olmak üzere emtia fiyatlarındaki yükselişe ve artan enerji talebine bağlı olarak ithalatın arttığının altı çizildi.
Fiyat etkileri hariç bakıldığında ise dış ticaretteki reel dengelenmenin sürdüğü kaydedilen özette, “Geçici dış ticaret verileri, ocakta ithalatta enerji kaynaklı artışın sürdüğüne işaret etmektedir. Dış ticaret dengesindeki bu görünüme karşın, hizmet gelirlerindeki olumlu seyir cari işlemler dengesini desteklemeye devam etmektedir.” değerlendirmesi yapıldı.
Özette, büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, cari işlemler dengesinin 2022 yılında fazla vermesinin öngörüldüğü vurgulanarak, cari işlemler dengesindeki iyileşme eğiliminin güçlenerek devam etmesinin fiyat istikrarı hedefi için önem arz ettiği, kurulun, bu hedefe ulaşmak için uzun vadeli Türk lirası yatırım kredilerinin önemli bir rol oynayacağını değerlendirdiği ifade edildi.
Kurul, dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörüyor
Para politikası duruşunun, enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikası ile ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği ifade edilen özette, şunlar kaydedildi:
“Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan ve kararlılıkla sürdürülmekte olan adımlar ile birlikte, enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir.
Alınmış olan kararların birikimli etkileri yakından takip edilmekte ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütülmektedir. Bu süreçte, politika araçlarının Türk lirası mevduat gelişiminin desteklenmesi, APİ fonlamasının teminat yapısında Türk lirası cinsi varlıkların artırılması, para takası (swap) miktarının kademeli şekilde azaltılması ve döviz rezervlerinin güçlendirilmesi istikametinde geliştirilmesine odaklanılacaktır. Kurul, para politikasında sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten liralaşma odaklı bir yaklaşım sergilemeyi sürdürecektir.”
Özette, bu çerçevede, Türk lirası likiditesinde ve dağılımında yaşanan gelişmelerin mevduat ve kredi fiyatlamaları üzerindeki etkileri, döviz kurundaki gelişmelerin enflasyon beklentileri üzerindeki gecikmeli etkileri, kur korumalı mevduat ürünlerine yönelik gelişmelerin ters para ikamesi, döviz piyasalarının derinliği ve istikrarı ve fiyat istikrarı üzerindeki etkilerinin analiz edilmekte ve gerekli politika tedbirlerinin oluşturulmaya devam edilmekte olduğu bildirildi.
TCMB’nin, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceği aktarılan özette, “Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.” ifadeleri yer aldı.
Özette, kurulun, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimi oluşturulmasını desteklediği belirtilerek, “Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Yorum Yazın