Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  Başbakanı Ersin Tatar Türkiye'nin bölgede emniyet supabları olduğunu belirterek, ''Kimsenin hakkını almıyoruz, hakkımızı almak için mücadele ediyoruz'' dedi. Cesareti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan aldığını söyleyen Tatar, ''Adada bu saatten sonra atılan adımlardan geri dönüş söz konusu olamaz'' dedi.
Tatar, Adada şu an son durum konusunda, "Kararlı bir yolda emin adımlara yürüyoruz. Kıbrıs halkı kendi topraklarında bağımsız ve haysiyetli bir şekilde yaşamak istiyor. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya da söyledim. Buralarda tanınmayabiliriz ama iki devlet vardır. Bu gerçeği kimse değiştiremez. Gerçekten iki devletin yaşaması için elden gelen her şey yapıldı. Büyük uğraşlar verildi. KKTC olarak biz de yolumuza devam ediyoruz. Çünkü bu topraklarda yasal ve anayasal kuruluşlarıyla bir halk vardır" dedi.
KKTC’NİN DEĞERİ ARTTI
''Türkiye’nin bölgede attığı peş peşe adımları nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna Tatar, "Doğu Akdeniz girişimleri ile KKTC daha da önem kazandı. Atılan adımlar yerinde gelişmelerdir. Daha önce birçok şeyi böyle ifade edemezdik. Kuzeyin değeri arttı. Türkiye Cumhuriyeti ile her alanda yoğunlaşan olumlu ilişkiler ve dev projeler yürütülmekte. Son yıllarda daha da ilerleyen bir kaynaşma yaşanıyor. Burada sonradan gelen Karadenizlisiyle Hataylısıyla birlik yaşandı.
Bunların evladının çoğu buralarda doğdu. Bu saatten sonra bu insanlara şu kadar kota verelim gönderelim demek olur mu?.. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in hazırladığı rapor aşağılayıcı... Böyle bir saçmalık olamaz. Dört Rum çoğalacak, bir Türk çoğalacak. Biz bunların anlayışını kabul etmeyiz. Kıbrıs adasının kuzey ve güney yönetim olmak üzere iki devletli bir yapıyla devam etmesi gerekiyor. Bütün bu gerçekleri anlattığımızda bölge halkı da benzer düşünceler içinde" cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Akıncı’yı eleştirdiği konularla ilgili Tatar, "Bir açıklama yaptığımda hemen ‘Cumhurbaşkanı Akıncı’nın aleyhinde konuşuyor’ derler. Kimsenin karakteriyle işim yok ama siyasetini eleştirmek en tabii hakkım. Siyasi görüşüm ve partim olarak bazı konularda farklı düşünüyoruz. Bu manada bu görüşlerimizi halkımıza, Türk ve dünya kamuoyuna paylaşmak durumundayım. Elli sene sonra ortaya çıktı ki, Rumlarla bir ortaklık temelli anlaşma mümkün gözükmüyor. Bu, herkesin bildiği bir sonuçtur" dedi.
TÃœRKÄ°YE EMNÄ°YET SUPABIMIZ
Tatar, Türkiye'nin bölgede emniyet supabları olduğunu belirterek, "Akıncı, bunları görüyor ama hâlen müzakere görüşmelerine devam diyor. Buyur devam et ama Guterres çerçevesinde sunulan şartlarda büyük tuzaklar var. Türkiye’yi buradan dışlamak istiyorlar ama buranın garantörüdür. Türkiye dışında sunulan hiçbir şey kabul edilemez. Türkiye’nin garantörlüğü emniyet supabımızdır. Güvenliğimizin ana noktası Türkiye’nin buradaki varlığıdır. Kesin ve net.
Aslında Türkiye’nin güvenliği bir bakıma KKTC’nin yaşamasından geçer. Burayı kaptırırsak bütün bu Doğu Akdeniz’deki zenginlikler ve Türkiye’nin hava sahası etkinlikleri ve sahillerin güvenliği tehlikeye girer. Türkiye elinden gelen desteği gösteriyor güzel ama karşılığında kendi güvenliklerini de sağlıyorlar. Bir bakıma KKTC’ye sağladığı avantajlardan besleniyor. Karşılıklı birtakım ilişkiler var" dedi.
ELLÄ° YILIN ZÄ°RVESÄ°NDEYÄ°Z
Tatar sözlerini şöyle sürdürdü: "Gerek Orta Doğu’daki gelişmeler gerek Suriye meselesi ile Türkiye, KKTC’nin önemini daha da ciddiye aldı. Şu an Türkiye ile ilişkilerde zirve noktadayız. Son 50 senenin en tepe konumundayız. Türk hükûmeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ve duruşu KKTC ile ilgili değerlendirmeleri bu önemin ivmesini yükseltiyor. Geriye değil sürekli ileriye giden bir iş birliği var".
Tatar, ''Soy isminiz aynı zamanda etnik kimliğiniz. Tatarlar, ata binmekte mahir. Osmanlıda posta teşkilatı onlardan sorumluydu. Atalarınızdan gelen özellikleri taşıyor musunuz?'' sorusuna şu cevabı verdi:
"Atalarımın bütün özeliklerini taşıyorum. Türk oğlu Türk, Tatar oğlu Tatar’ım. Zaten belli olmuyor mu? Bu kadar adama kafa tutan kaç kişi var? Tatar oğlu Tatar olarak geldim buralara Bu kadar adama kafa tutuyorum! Hem Rum’a hem Yunan’a hepsine. Buralara mücadeleyle geldik. Vatanımız, milletimiz ve Türklük için... Buradaki halk gerçek Türk’tür. Kimliğimizi bütün bu emperyalistlere rağmen koruyabildik, ne mutlu bize".
CESARETÄ°MÄ°Z ERDOÄžAN'DAN
''İsminiz Cumhurbaşkanlığı için geçiyor. Politikalar kişilere göre değişir mi? Cumhurbaşkanı olursanız ne yapacaksınız?'' sorusu üzerine Tatar, "Kıbrıs’ta millî bir dava var. Herkesin destekleyip omuz vermesi gerekir. Millî davada başta kim olursa olun değişmemeli. Ama hakkını vermek lazım, Recep Tayyip Erdoğan mücadeleci bir kişi.
Bütün dünyaya karşı dik duruşuyla ün yapmış. Gerek Doğu Akdeniz’de gerek Maraş konusunda açıklamaları bize cesaret veriyor. Çok teşekkür ederiz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ismim geçiyor doğrudur. Biraz daha zaman lazım. Bakalım nereye gidecek? Şu an hükûmeti yönetiyorum, Başbakan’ım Bir de hükûmet ortağımız var. Karar verme sürecinde partimizin yetkili organlarının aldığı duruş önemli. Getirisi götürüsü konuşuluyor. Onların açıklaması sonrası değerlendiririm" dedi.
Tatar, ''Maraş meselesi niye şimdi gündeme geldi? Doğu Akdeniz’deki çalışmalara itiraza cevap mı? Nasıl bir süreç işleyecek?'' sorusuna,
"Maraş, Doğu Akdeniz’e bir cevap değildir. Uzun süredir konuşuluyordu ama kimse Kapalı Maraş için adım atmadı. Yılardır Rumlar birçok adımı tek taraflı attı. Biz ise insan hakları çerçevesinde burayı açmak üzere yerleşmeyi teklif ettik. Süreç başladı. Envanter çalışmaları sürüyor. Vakıflar İdaresinin iddialarına göre, güçlü belgelerle bu arazinin büyük bir bölümünün Vakıflar İdaresine ait olduğu söyleniyor. Maraş, Gazimağusa’nın bir parçasıdır. Bölgenin iadesi söz konusu olamaz. Vakıf malı devredilmez. Taşınmaz Mal Komisyonu, bölgeyi görsün dedik. Onların vereceği kararlara göre adım atacağız" cevabını verdi.
Tatar, Doğu Akdeniz’le ilgili de, "Yıllarca Osmanlı, bu topraklarda yaşadı. Sonra İngilizler... Hiçbir zaman bu ada bir Rum ya da Yunan Cumhuriyeti olmadı. Ama Türkler buraları yaklaşık 400 yıl yönetti. Yunan-Rum ikilisinin hayali, Büyük Yunanistan’ı oluşturmak. Biz buna karşıyız. Belgelerinde bu fikirleri açıkça söylüyorlar. Bu saatten sonra geri dönüş söz konusu olamaz. Çok bedeller ödendi. Büyük fedakârlıklar yapıldı.
Çok şehit kanı aktı. Türkiye ile Doğu Akdeniz’de, Mavi Vatan’daki haklarımızı ve KKTC üçgeninde pozisyon ve gücümüzü korumak en tabii hakkımız. Bambaşka bir durum ortaya çıkmış durumda. Türkiye, Doğu Akdeniz’de en uzun sahil şeridi olan ülkedir. Seksen milyon nüfusuyla büyük hakları var. Bu kadar sahili olan bir yerin bu kadar az hakkı olması kabul edilemez. O yüzden mücadelemiz sürecek. Kimsenin hakkını almıyoruz, hakkımızı almak için mücadele ediyoruz" dedi.
Yorum Yazın