36 yaşındayım ve yıllarca bu ülkede spor yaptım, ta ki iş hayatına başlayana kadar. Bir süre iş, ev ve hentbol arasında denge kurmaya çalıştım, ancak başarılı olamadım. Zaten kulübüm de dağılmıştı. Kulübü yönetenler de tıpkı benim gibi özel sektörde çalışıyor ve kendi imkanlarıyla bir yerlere gelmeye çalıştıkları için, bir noktadan sonra aksilikler yaşandı. Kulübün dağılma sebebi de bu yüzden kaçınılmaz oldu. Bu başka bir sorun, ama şimdi konumuza dönelim.
Bizim zamanımızda çocukları üç yaşından itibaren spora teşvik eden bir kültür yoktu. Varsa bile nadirdi. 11-12 yaşlarındaydım hentbola başladığımda, tam 9 ay sonra sözde milli takıma seçilerek Mersin’e gittim. Takımdan benimle birlikte bir arkadaşım daha seçilmişti. Bu süreç devam etti ve yıllarca sözde milli takım olarak Alanya ve Antalya’da maçlar yaptık.
Ama günün sonunda ne oldu? Hepimiz hentbolu bıraktık. Bazı arkadaşlarım spora devam etti; bazıları antrenör ve hakem oldu. Ancak bu kişilerin sayısı çok az. Oysa hepimizin hayatındaki en büyük tutku spordu. Sahaya girdiğimiz anda ruh halimiz değişirdi. Tüm hayatımızı hentbola ve spora adamıştık. Yıllarca süren mücadeleye rağmen hepimiz bıraktık. Bu ülkede ne kadar ileri gidebilirdik ki? Her yerimiz zorluklarla çevriliydi.
Şimdi çocuklarımızı küçük yaşlardan itibaren spora teşvik ediyoruz. Oynasınlar tabii. Hiçbir şey olamasalar bile spor yapmış olacaklar. Daha sağlıklı beslenip, daha kaliteli ortamlarda bulunacaklar. İstenmeyen davranışlardan uzak kalacaklar. Sporun faydaları saymakla bitmez, amaspor hayatları bir gün bizimki gibi bir yerlerde tıkanabilir.
Ambargolardan habersiz çocuklarımız küçücük dünyalarında kocaman kalpleri ile büyük büyük hayaller kuruyor. Umarım çocuklarımızın hayalleri ve spor aşkları hiç bitmez ve Buse ablaları gibi tüm ülkeyi ekranlara kilitleyerek tek yürek olarak hentbolda, futbolda, voleybolda, atletizmde vs. izleriz.
Demek istediğim şu ki, Buse Savaşkan hepimiz için bir ışık oldu.Gerçekten çok çalışıp inandıktan sonra, tüm imkansızlıklara rağmen bir yerlere gelinebileceğini bize gösterdi. Buse’nin başarı hikayesi hepimize çok iyi geldi. Meğer böyle bir başarı hikayesine ne kadar ihtiyacımız varmış. Ağzımız dolu dolu anlattık çocuklarımıza. Bir Kıbrıslı Türk’ün olimpiyatlarda yarışmasının, ilk kez bireysel olarak bir Kıbrıslı Türk’ün spordaki başarısının önemini vurguladık.
Belki bir gün bizim çocuklarımız da kendi ülkeleri adına yarışır. Bu bir umut tabii. Buse’nin yaktığı ışık sönmesin. Buse Savaşkan’a sahip çıkalım. Ona maddi ve manevi daha çok destek olalım ki, başka Buseler de yetişebilsin.
Yorum Yazın