© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Aşılardaki alüminyum çocuklara zarar verir mi?

Son zamanlarda bazı uzmanların yaptığı aşı karşıtı söylemler, vatandaşlarda endişelere yol açtı. Peki aşılardaki alüminyum ve cıva oranı çocukların sağlığına olumsuz bir etki yapar mı? İşte Türk Pediatri Kurumu'nun açıklaması...

Türk Pediatri Kurumu, aşı karşıtı yapılan açıklamalar ve vatandaşların bu açıklamalar nedeniyle yaşadıkları endişeler nedeniyle bir toplantı düzenledi. Toplantıda açıklamalar yapan Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Vural, Türkiye’nin aşılama konusunda çok başarılı ülkelerden bir tanesi olduğunu belirterek, aşılarda alüminyum çok küçük miktarlarda var olduğunu ve bu miktarın çocuklarda hiçbir zarara neden olmadığını bildiklerini söyledi.

 

Türk Pediatri Kurumu, İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında geleceğin sağlığını etkileyecek en önemli unsurların başında gelen ‘Aşı’ ve ‘Yenidoğan Tarama Programı’ konusunda bilgilendirme yaptı. Aşının ve yenidoğan tarama programı önemine değinilirken, cıva ile otizm arasındaki ilişki olmadığı ve aşılardaki alüminyumun herhangi bir zarara neden olmadığı konularında açıklamalar yapıldı. Toplantıya Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Vural, Türk Pediatri Kurumu Genel Sekreteri Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, Doç. Dr. Ayşe Çiğdem Aktuğlu Zeybek, Prof. Dr. Fügen Çullu Çokuğraş, Prof. Dr. Yücel Taştan, Prof. Dr. Tufan Kutlu, Prof. Dr. Ayşe Güler Eroğlu ve çok sayıda basın mensubu katıldı.

“AŞI TIBBIN EN BÜYÜK BAŞARISIDIR”

 

Aşının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Mehmet Vural, ”Aşı gerçekten tıbbın, insan hayatına soktuğu çok önemli bir gelişmedir. Bu bilimsel bir veridir. Aşılar sayesinde hayatlar uzadı. Bunun için bu aşıların mutlak yaptırılması gerekiyor. Türkiye bu konuda çok iyi durumda. Sağlık Bakanlığı’nın çok iyi programı var. Çok geniz aşılama şeması var. Son zamanlarda bir takım aşı karşılarıyla; bu halkımız arasında da olabiliyor, bir takım bilim insanları arasında da ortaya çıkabiliyor. Bu işten yavaş yavaş bir geriye gidiş başladı. Bu tehlikeli bir gidiş. Kızamık aşısı yaptırmadığı için geçtiğimiz senelerde İsviçre’de kızamık salgını ortaya çıktı. Yine ABD’de ve Romanya’da kızamık salgınları ortaya çıkı. Çocuk felci 1998 yılından beri ülkemizde yok. Bu süre sonra bu aşılar yaptırılmadığı takdirde çocuk felci tekrardan ortaya çıkacaktır. Bir takım hastalıklardan kurtulmuşken ve bunun mutluluğunu yaşarken, tekrardan geriye döneceğiz. Onun için bu aşıların çok büyük oranlarda çocuklarımıza yapılması gerekiyor. Aşılama ile sadece çocuğunuzu korumuyorsunuz aslında toplumsal dayanışmaya katkıda bulunuyorsunuz. Çünkü toplumu da aşıma ile koruyorsunuz” dedi.

“ALÜMİNYUM SERUMDA DA VAR”

Aşılardaki alüminyum konusunda tartışmalara cevap veren Prof. Dr. Vural, ”Aşılarda alüminyum çok küçük miktarlarda var. Bu miktarın çocuklarda hiçbir zarara neden olmadığını biliyoruz. Alüminyum sadece aşılarda yok, başka diğer ilaçlarda da var. Alüminyum serumda da var. Bu serumları biz çok sık kullanıyoruz. Aşıya karşı olan kişilerde bu serumu kullanıyorlar. Kendilerine ve çocuklarına serum taktırıyorlar. O zaman alüminyum var diye hayati bir durumda da serum taktırmayacağız. Onun için bir takım durumlara karşı çıkarken bilimsel veriler yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

TOPUK KANI NEDEN ÖNEMLİ?

Türkiye’nin topuk kanında da çok başarılı bir durumda olduğu ifade eden, ”Yoğun çabalar gösterilmesi nedeniyle yüzde 99’lara yakın çocuklarımız, topuk kanı ile takip ediliyor ve hastalıkları teşhis edilmeye çalışılıyor. Türkiye 4 hastalık bakılıyor ve çok başarılı şekilde bakılıyor. Bu hastalıklar tanısı çok rahat konulan ve ucuza tedavi edilen hastalıklar”diye konuştu.

“AŞILAR BİRÇOK HASTALIĞI ORTADAN KALDIRDI”

Aşının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, ”Aşılar çocuklar için o kadar çok önemli ki; benim bunu bu çağda anlatıyor olma çok utanç verici bir şey. Aşılar, insanoğlunun hastalıklarla olan savaşında en önemli kazanımlarıdır. Aşılar sayesinde çocuklarımız ya da toplumu tehdit eden pek çok hastalık ciddi anlamda azalmıştır hatta bazıları silinmiştir. Çiçek hastalığı 1977’den beri artık yok. Türkiye, 1998’den beri çocuk felcinin olmadığı bir ülke. Bizim asistanlarımız kızamık göremeden yetişiyorlar. Çocuk felci, kızamık, difteri ve yenidoğan tetanozunu görmüyorlar. Bu saydığım hastalıkların her biri çocuklar için ölümcül olabilen ve sakat kalmasına yol açabilen ciddi hastalıklardır. Sırf aşılama sayesinde ülkemizde çocukları bu hastalıklardan koruyabiliyoruz. Hatta menenjit o kadar azaldık ki; eskiden enfeksiyon servisinde çalışırken günde 2-3 tane menenjitli çocuk yatırırdık. Şimdi ayda bir tane yatıramıyoruz ya da öğrenciye gösterecek menenjit bulamıyoruz. Bütün bunlar herhalde aşının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor diye düşünüyorum” açıklamasında bulundu.

CIVA VE OTİZM İLİŞKİSİ VAR MI?

Cıva ile otizm hastalığını konusundaki tartışmalara değinen Prof. Dr. Çokuğraş, ” Bu tartışma çok yeni bir şey değil. 1998 tarihlerinde çıkan bir yayın vardı, ve bu yayın sonra geri alındı. Bunun olmadığı gösterildi. Bu tarihten itibaren yapılan bütün çalışmalar otizm ve cıva arasında bir ilişki olamadığını gösteriyor. Buna rağmen insanların kafasında soru işareti olmasın diye bizim ülkemizde bütün aşılar cıvasız. Epeydir böyle. Peki otizm sayısında bir azalma oldu mu? Hayır olmadı. Buda doğrudan ikisi arasında bir ilişki olmadığını gösteriyor. Yapılan bütün çalışmalar aşıların içindeki cıva ile otizm arasında olmadığını bize gösteriyor” şeklinde konuştu.

Tarama programının öneminden bahseden Doç. Dr. Ayşe Çiğdem Aktuğlu Zeybek, ”Hastalıkların erken tanı ve tedavisi için uygulanan yöntemlerdir. Yenidoğan taramaları dediğimiz zaman yenidoğan döneminde tanı koyabildiğimiz ve tedaviye başladığımız hastalıklardan bahsediyoruz. Bütün dünyada ufak ya da fazla hastalık taranmaktadır. Bütün hastalıklar tarama programının içine giremez. Ancak erken tanınmaları ve tedavi edilmeleri mümkünse ve toplumu tarayabileceğiniz yöntem varsa tarama programına alabilirsiniz. Aklımıza gelen bütün hastalıklar tarama programının içine girmez. Türkiye’de akraba evlilikleri etkisiyle doğumsal metabolizma bozuklukları çok sık görünür. Bu nedenle belli hastalıklar Sağlık Bakanlığı’nın inanılmaz katkılarıyla Türkiye’de doğan bütün yenidoğanları tarama programı kapsamı içine almaya çalışmaktadır. Tarama programı konusunda farkındalığın çok iyi olduğunu düşünmüyorum. Bu konuda belki bizim de hatalarımız var. Belki hastalıkları çok iyi anlatamıyoruz. Çok fazla sesimizi duyuramıyoruz. Çünkü sayımız çok fazla değil” dedi.

“TARAMAYI GEÇ ALMAK NEREDEYSE SUÇ”

Tarama konusundaki yasalara vurgu yapan Doç. Dr. Zeybek, ”Aslında çok güzel düzenlemelerimiz var. Taramayı geç almak neredeyse suç durumunda. Yani siz, bir hastanın tanısını geciktirecek olursanız, aile hekimi olarak zamanında tarama testini almazsam o çocuğun hastalığı varsa ve bir takım komplikasyonlar ortaya çıkmışsa ben suçlu duruma düşerim. Ama burada bir takım başka düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bir taraftan da tedaviyi reddetme hakkınız var. Kendinizin tedavi reddetme hakkınız var. Bunu çocuklara uyguladığınız zaman ve ben çocuğumun tedavisini reddedersem; tedavi edilse de olur, tedavi edilmese de olur olan hastalıklar için kullanmıyorum bu sözlerimi. Bu tedavi edilebilir ve önlenebilir hastalıklar için söz konusudur. O zaman çocuk herhangi bir zeka özrü olmadan, herhangi bir bulgusu olmadan yaşama hakkını elinden almış oluruz” ifadelerini kullandı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER