© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu 20 çocuktan birinin sorunu

”Koltukların üzerinden inmiyor, kapılara tırmanıyor!”, “Derslerine hiç dikkatini vermiyor, okul eşyalarını hep kaybediyor!”… Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğuna işaret eden bu tür davranışlardan pek çok anne baba muzdarip. İstatistikler de dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu sorunun hızla yaygınlaştığını gösteriyor.

Belirtileri 12 yaşından önce başlayan, ev ve okul gibi en az iki farklı ortamda görülen, altı ay ya da daha uzun süren dikkatsizlik, aşırı hareketlilik ve tez canlılığın Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olarak nitelendiriliyor.

Uzmanlara göre, dünyada ilkokul çağında her 20 çocuktan birinde görülen bu sorun, her 25 ergenden de birinde ortaya çıkıyor. Ülkemizde de Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları bölümlerine bu yakınmalarla başvuranların sayısı gün geçtikçe artıyor.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) iki farklı bozukluk ve her zaman, bir arada görülmüyor. Ancak bir arada görülen çocuklarda da bazen hiperaktivite bazen de dikkat eksikliği ön plana çıkabiliyor. Üstelik cinsiyete göre de değişebiliyor; DEHB tanısı almış çocuklar arasında dikkat eksikliği kızlarda, hiperaktivite ve dürtüsellik ise daha çok erkeklerde görülüyor.

DEHB’nun toplumda sanılanın aksine yüksek zeka düzeyinden kaynaklanmadığını söyleyen Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ali Evren Tufan, “DEHB; çocuğun akademik, iş, sosyal ve özel hayatında sorunlara yol açabilirken, ileride depresif bozukluklar, anksiyete bozuklukları, sınıfta kalma, okulu terk etme, iş hayatında düşük başarı, sık iş değiştirme, tehlikeli araba kullanma ve madde kullanımı gibi ek sorunlar da eklenebiiyor” diyor.

Doç. Tufan, anne babalara çocuklarına doğru yaklaşım konusunda önemli uyarılar ve önerilerde bulunuyor. İşte o öneri ve uyarılar:

KİŞİLİĞİNİ DEĞİL, HATASINI ELEŞTİRİN

“Bu çocuklar sık düşebilir, evdeki eşyalara zarar verebilir ve oyun oynarken yaralanabilir. Böyle bir durumda kişiliğini değil yaptığı hatayı eleştirin. Örneğin; bir vazoyu kırdığında “Seni doğuracağıma taş doğursaydım, elin ayağın durmuyor” demek kişiliğini yaralar. Onun yerine “Salondaki vazoyla oynarken kırmışsın. Bu hareketin yanlış ve bu yüzden seni on dakikalığına odana yollayacağım” diyerek hatasının farkına varmasını sağlayabilirsiniz.

KISA VE NET YÖNERGELER VERİN, TEKRARLATIN

Anlattıklarınızı sonuna kadar dinlemeyebilir. “Anladım” dese de aslında ne anlattığınızı ve kendisinden ne istediğinizi tam olarak anlamamıştır hatta sadece ilk ve son cümleniz aklında kalacaktır. O nedenle, çocuğunuzla göz teması kurup, net ve kısa mesaj vermeniz, sonra da tekrarlatmanız yönergelerinizin etkinliğini artırır.

EV KURALLARINI YAPILANDIRIN

Görevlerini düzenleyebilmek için görsel, somut hatırlatıcılar ve sabit kurallara ihtiyaç duyarlar. Örneğin; akşam yemeğinin 19:00’da yeneceğini, ardından sofranın toplanmasına yardım edileceğini, sonra da ödevlerini yapması gerektiğini söyleseniz de o sırada başka bir şeyle meşgulse söylediklerinizi unutacaktır. O nedenle evin kurallarını ortak bir kararla belirleyip liste haline getirin ve çocuğunuzun çalışma masasına asın. Sürekli göz önünde olacak kurallar, sözden daha etkili olacaktır.

ÖVGÜDEN KAÇINMAYIN

Çocuğunuzun beğendiğiniz hareket ve davranışlarını zaman kaybetmeden, hemen övün. “Otobüste yer vermeni çok beğendim” gibi. Sözel pekiştireçler istenilen davranışların tekrarlanma olasılığını artırır. Birkaç kez sözel olarak pekiştirdiğiniz ve övdüğünüz davranışının zamanla çocuğunuz için bir alışkanlık haline geldiğini göreceksiniz.

UZUN UZUN ELEŞTİRMEYİN

Çocuğunuzun istemediğiniz davranışlarını uzun uzadıya eleştirmeyin. Çok ve sık eleştirilen davranışlar dikkat çekme ve iletişimin bir yolu haline gelebilir.

EVDE EŞYALARININ YERİNİ DEĞİŞTİRMEYİN

Çocuğunuzun odasında eşyalarının yerleri net ve sabit olsun. Oyuncaklar, çoraplar, iç çamaşırları, kitaplar ve defterlerin yerlerini renkli etiketlerle belirtebilirsiniz. Zamanla çocuğunuzun etiketlere alışarak, odasını daha düzenli hale getirmeye başladığını göreceksiniz.

ÖĞRETMENİYLE İLETİŞİMDE OLUN

Öğretmenleriyle iletişimde olun. Onların gözlemleri tanı ve tedavide çok önemli. DEHB tanılı çocukların öğretmenleri bu çocukların yerlerinde kıpır kıpır kıpırdandıklarını veya arkadaşlarına laf yetiştirdiklerini fark ettiklerinde çocuğun adını söylemek veya önüne dön vb. şeklinde uyarılar yapmak yerine çocukla önceden kararlaştırdıkları bir davranışı yapabilirler (Örneğin yanından geçerken kalemle sırasına vurmak gibi). Bu davranış hem çocuk için bir uyarı görevi görür hem de çocuğun arkadaşları içerisinde öne çıkmasını engeller.

SPOR ETKİNLİKLERİNE BAŞLATIN

Çocuğunuzu spor etkinliklerine başlatın. Belli bir düzen içerisinde yapılan sporlar davranış sorunlarını azaltabiliyor. Antrenör/ koç ve benzeri yetişkinler çocuğunuz için rol modelleri olarak görev yapabilir. Takım oyunları çocuğunuzun sosyal becerilerini destekler ve arkadaş çevresini model almasını sağlayabilir.

KENDİNİZE ZAMAN AYIRIN

DEHB tanısı almış çocuğunuzla çok daha fazla ilgilenmeniz gerektiğinden çoğu zaman kendinizi tükenmiş, yorgun ve halsiz hissedebilirsiniz. Haftada en az bir saat kendinize vakit ayırın. Bunun için kendinizi suçlu hissetmeyin. Çünkü kendinize zaman ayırarak, günlük hayatınız ve ebeveynlik becerileriniz için gereken enerjiyi sağlamada da büyük fayda göreceksiniz.”

TEDAVİDE FARKLI YÖNTEMLER UYGULANIYOR

İlköğretim öncesinde ve hafif semptomlarda öncelikle davranışçı terapiler uygulanıyor, ebeveynler doğru yaklaşım konusunda bilgilendiriliyor. Orta-ağır derecede semptomlarda, ilköğretim çağındaki ve daha büyük çocuklarda ilaç tedavisi birinci seçenek olarak öneriliyor.

Doç. Dr. Ali Evren Tufan, “İlaç tedavisi bireysel ve aile psikoterapisi ile birlikte yürütülmeli ve bir –iki yıllık tedaviden sonra tercihen okul dönemi içerisinde ilaca bir- iki ay ara verilerek tedavi gerekip gerekmediği tekrar değerlendirilmelidir” diyor.

DEHB’nun nöro-gelişimsel bir bozukluk olduğundan belirtilerinin gelişimle ve merkezi sinir sisteminin olgunlaşmasıyla birlikte gerileyebildiğini belirten Uzman, “Kullanılan ilaçlar ve terapiler ise geçici olarak belirtileri kontrol etmekte ve ek bozukluklar ve sorunların gelişmesini önlemektedir. Bu yararların gözlenmesi için ebeveynlerin çocuklarının öğretmenleri ile iletişimde olması, ders başarısızlığı, dikkatsizlik, aşırı hareketlilik gibi belirtiler özellikle altı aydır sürüyorsa çocuk psikiyatrisi polikliniklerine başvurması önerilir” diye konuşuyor.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER