Müteahhitler, yaşanan bazı gelişmeler nedeniyle eylemlerini 1 hafta süreyle erteledi
GÜNDEMMüteahhitler Birliği, Salı günü gerçekleşeceğini duyurdukları araçlı eylemi, haftasonu Başbakan Tatar ve bölge yatırımcıları ile gerçekleştirdikleri toplantı sonrası, bu hafta pozitif gelişmeler yaşanmasını beklediklerini, bu nedenle araçlı eylemi bir hafta süreyle ertelediklerini duyurdu.
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, yaşanan bazı gelişmelerden dolayı, 21 Temmuz Salı günü gerçekleştireceklerini duyurdukları araçlı eylemi bir hafta süre ile ertelediklerini duyurdu.
Yaptığı yazılı açıklamada, imar planı ile ilgili tartışmaların ve rahatsızlığın temelinde etkili bazı kesimlerin sinsice işveren düşmanlığı yapması olduğunu vurgulayan Gürcafer’in açıklaması şöyle:
“Kimse bizi toplum nazarında şeytanlaştırmaya çalışmasın. Bu numara bayatlamış bir numaradır, tutmaz…
Başımıza ne geldiyse planlı yaşama geçememiş olmamızdan kaynaklı olduğu aşikârdır. Plansız yaşamda hemen hemen her konuda karar, siyasi merciinin iki dudağı arasındadır ve bunun siyasi getirisinin ne kadar yüksek olduğu da aşikârdır. Bu nedenle yıllarca tercih edilmiştir. Ancak karşı karşıya kaldığımız ve sürdürülemez olan mevcut durumun oluşmasında en büyük pay bu tercihin olmuştur.
Plansız yaşam, plansız siyaset, plansız turizm, plansız tarım, plansız inşaat, kısacası plansız yaşam tercihi hemen hemen her konuda başarısız olmamızın en büyük müsebbibidir.
Plansız yaşamda her sorunun cevabı siyasi erk veya onun atadığı atanmış tarafından cevaplanır. Hâlbuki planlı yaşamda her sorunun cevabı uzmanlarca hazırlanmış olan planın içerisinde yer alır.
Yerli, yabancı herkes bugünü veya yarını ile ilgili adım atacağında birilerine sorup icazet almak zorunda kalmaz. Plana bakarak hareket etmesi yeterlidir.
Bir diğer sorumlu ise oluşan bozuk düzen içerisinde oluşmuş olan statüko ve statükodan beslenen kesimler olmuştur. Dolayısıyla planlı yaşama geçmek için verilecek olan mücadeleden elbette ki statükodan beslenen kesimler rahatsız olacaktır.
KTİMB, zaman zaman yaptırmış olduğu bilimsel çalışma ve araştırmalar sayesinde bu kanaate vararak uzun yıllardır planlı yaşam için mücadele vermektedir.
‘Emirnamelerle yönetilmek istemeyiz, ülkesel fizik planı isteriz, yalnız bir bölgede değil tüm ülkede imar planı isteriz’ diye sokaklara dökülüp eylem yapmış olan tek örgüt de hatırladığım kadarıyla KTİMB’dir. Mağusa - İskele - Yeniboğaziçi İmar Planı’nın hayata geçirilmesi hususunda da KTİMB’nin yaklaşımı ayni olmuştur.
Boğaz Emirnamesi’nin yayınlanması ile başlayan tartışmalarla birlikte bir diğer bir hayati konu olan 55/89 sayılı İmar Yasası tartışması da başlamıştır. Buradaki tartışma, bu yasada değişiklik yapılarak imar yapma yetkisinin daha katılımcı bir oluşumla, çağdaş ülkelerde olduğu gibi paydaşlardan oluşacak imar üst kuruluna devir edilmesidir. Bir diğer deyişle, bölge halkını temsil eden seçilmişleri olan belediyelerin özellikle vizyon aşamasında daha aktif ve daha etkin katılımlarının olabilmesi, iş dünyasının ve aynı zamanda sosyal yaşamın temsilcileri olan ilgili sivil toplum örgütlerinin etkin katılımlarının olabilmesi için 55/89 sayılı yasanın değiştirilmesidir.
Bu doğru herkes tarafından kabul edilmiş olmasına rağmen bir türlü hayata geçirilememiştir. Neden? Nedeni çok kişiyi üzer... Ama bir gerçek var ki bugün geldiğimiz noktada, bu yasanın değişmemiş olmasının veya plan yapma yetkisini elinde tutan şahısların özellikle belediyelerden gelen yazılı taleplere karşı çok katı bir tutum içerisinde olmuş olmalarının büyük etkisi olmuştur.
Mağusa - İskele - Yeniboğaziçi İmar Planı sürecinde katılımcı bir süreç yaşandığı doğrudur. Ama katılımcılık yalnızca öneri aşamasında var ise ve karar aşamasında öneri verenlerin (belediyeler de dâhil) hiç bir söz hakları yok ise bunun adı katılımcılık değildir. Buna softa şaşırtması denir.
Geleceği planlamak için yola çıktık. Bizim geçmişten tüketilmiş olan bugünümüz bize ders olsun ve biz gelecek kuşaklarımıza aynisini yapmayalım dedik. Çünkü KKTC’nin ilan edildiği tarihlerde imar planlarını babalarımız dedelerimiz yapmış olsaydı bugün bu tartışmaları yaşamayacaktık. Toprak reformu yapıldığı zaman dağıtılan arazilerin amacı planlansaydı bugün bu tartışmaları yaşamayacaktık.
Tartışmaların ve rahatsızlığın temelinde yatan ise etkili bazı kesimlerin sinsice işveren düşmanlığı yapmasıdır. Geçmişten günümüze ilan edilmiş olan tüm emirnamelerde verilmiş olan kazanılmış hak, yani yatırım amaçlı süreç içerisinde olan ve tamamlanmamış aşamada olan projelerin devam ettirilmesi ve yeni konan imar kurallarına tabi olmamasını içeren uygulama bu emirnamede de uygulanmıştı. Bazı kesimler bu hakkın verilmiş olmasından dolayı rahatsızlık duymuş ve iptal ettirmek için fırsat kollamaya başlamışlardı.
O dönemin hükümeti olan dörtlü koalisyon hükümeti ile yapmış olduğumuz görüşmelerde, kazanılmış hakları düzenleyen maddedeki sürenin üç ayla sınırlandırılmasının yeterli olmayacağını, resmi dairelerin ve mimarlar odası vize büromuzun üç aylık sürede tüm dosyaları neticelendirme kapasitelerinin olmadığını söylemiş olmamıza rağmen ‘sorun değil süre uzatımı yaparız’ cevabını vermişlerdi. Bazı kesimler bu hakkın verilmiş olmasından dolayı rahatsızlık duymuş ve iptal ettirmek için fırsat kollamaya başlamışlardı.
Nitekim emirname sürecinin uzamasından dolayı teknik bir açık yakalayan kesimler bunu bir fırsata dönüştürmeyi hedeflemiş ve bu gerekçeyle bölgedeki tüm kazanılmış hakları ortadan kaldırmaya yönelik bir ara emri almışlardır. Ara emrinin alındığı gün de facebook sayfalarından zafer işaretleri yapmaya başlamışlardı. Bunu bir zafer kazanmış gibi göstererek, buna karşı çıkan iş insanlarımızı açgözlü, doyumsuz, çevre katili gibi göstermek suretiyle halkın karşısında şeytanlaştırmayı hedeflemişlerdir.
Nitekim 17/07/2020 tarihinde KTMMOB adına mahkemeye ara emri müracaatı yapılmasına istinaden yapılmış olan ‘belediyelerde kuyruklar oluştu açıklaması’ imar planına göre ruhsat almaya hak kazanmış projelerin sahipleri olduğunu bile bile yapılmış bir açıklamadır. Bir diğer deyişle imar planına göre hak kazanmamış olan tek bir proje bile belediyeye gitmemiştir. Belediyede ruhsat bekleyen tüm projelerimiz onay almış yasal olarak hak kazanmış projelerdir.
Gelinen noktada, zaten korona salgınından dolayı yara almış olan inşaat sektörümüzün bölgedeki faaliyetlerinin yukarıda belirttiğim kasıtlı girişimler sonucunda daha da çıkmaz içerisine sürüklenmekte olması bardağı taşırmıştır. Bu süre içerisinde yapmış olduğumuz görüşmelerde belediyelerin tümünün bu planla ilgili rahatsızlıklarının olduğu aşikârdır. Bölge halkının rahatsızlıklarının olduğu aşikârdır.
Herkes değişimden bahsederken plan ekibinin ‘yetki bendedir dokundurtmam’ demesi planın bütününü tehlikeye atmaktadır.
Bir zemin yaratılarak planın revizyon çalışmalarının bir an evvel başlamasını ve maksimum düzeyde kabul gören bir plana dönüşerek yayınlanmasını hedeflemekteyiz ve elimizden gelen katkıyı da koymaya hazırız. Ama kimse bizden inşaat sektörünü batırmayı hedefleyen kesimlere karşı sessiz kalmamızı beklemesin. Kimse bizden altı ay daha çalışmadan, iş yapmadan beklememizi beklemesin. Plan yayınlanana kadar geçecek olan süre içerisinde faaliyetlerimizi sürdürebilmek için yapmamız gereken ne ise yasalar çerçevesinde yapacağız.
Sayın Başbakan ve beraberindeki heyetle 18 Temmuz Cumartesi günü bölge yatırımcılarımızın da katıldığı bir toplantı gerçekleştirdik. Bu çerçevede önümüzdeki hafta içerisinde bazı gelişmeler beklemekteyiz.
Toplantı sonrasında konuyu değerlendiren Eylem Komitemizin verdiği karar doğrultusunda, önümüzdeki hafta gerçekleşecek olan gelişmelere ve özellikle KTMMOB’nin mahkemeye yapmış olduğu müracaatın neticesine kadar araçlı olarak gerçekleştireceğimiz büyük eylemimizi bir hafta süre ile ertelediğimizi kamuoyuna duyururuz.”
0
İlginizi Çekebilir