© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

“Yasadışı Kürtaj” davasında sona gelindi.

Kamuoyunda büyük yankı uyandıran ve bir yıldır davam eden “Yasadışı Kürtaj” davasında sona gelindi.

Halk arasında “Kürtaj davası” adıyla bilinen, Ada Hospital’da bazı hamileliklerin yasa dışı olarak sonlandırılmasıyla ilgili Girne Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülen ve Mehmet Ali Tunçbilek, Verda Tunçbilek, Ayşegül İşbilen, Taner Okburan, Fahri Karagözlü ve Rasiha Serdaroğlu’nun sanık olarak yargılandığı davanın kararı 9 Mart 2017 Perşembe günü açıklanıyor.

Fatma Şenol’un başkanlığında Yargıç Murat Soytaç ve Yargıç Seren Bensen’den oluşan Girne Ağır Ceza Heyeti’nin baktığı dava, 19 Eylül 2016 tarihinden beridir görüşülüyordu. Tarihi dava, dün Başsavcılık adına davayı yürüten Kıdemli Savcı Erdinç Akyener’in hitabının tamamlamasının ardından karara kaldı. Heyet adına konuşan Başkan Fatma Şenol davanın karar gününü 9 Mart 2017 Perşembe olarak açıkladı.

Davının dünkü oturumunda Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, bir önceki oturumdan başladığı hitabına devam etti. Akyener, sanık Taner Okburan’ın 34 haftalık bebeğin ölü olarak doğduğunu yeminsiz beyanında hatırladığını ancak daha önce bununla ilgili hiçbir şey söylemediğine dikkat çekti. Mahkemeye gelerek 34 haftalık bebekle ilgili Z. N. isimli görgü tanığının yeminli şahadet verdiğini hatırlatan Akyener, bu tanığın söylediğiyle sanık Okburan’ın yeminsiz beyanında söylediğinin çelişkili olduğunu aktardı.

Hastanede tutulan kayıtların farklı şekilde yazıldığını, hatta bazı kayıtların hiç olmadığını vurgulayan Kıdemli Savcı Akyner, “Örneğin M. A. isimli bir fetüs annesinin ameliyatı ‘owerkist’ olarak yazıldı, N. D. isimli bir diğer fetüs annesinin ise operasyonunun kaydı ve 34 haftalık bebekle ilgili ise hiçbir kayıt yoktur” dedi. Akyener, tüm dünyada doktorların ilk görevinin kayıt tutmak olduğuna vurgu yaptı. Akyener, 34 haftalık bebeğin anne karnında yaşar vaziyette ayrıldığını gören bir tanığının olduğunun altını çizdi.

“Herkes kanuna açıklama yapmalı”

Herkesin kanuna açıklama yapmak mecburiyeti olduğuna dikkat çeken Akyener, doktor hasta sırrının ayrı bir şey olduğunu, bunun farklı bir durum olduğunu kaydetti.

Hastanede fetüs annesi N. D.'nin ameliyatıyla ilgili kayıt olmadığını, diğer fetüs annesi M. A.'nın kaydının sahte olduğuna dikkat çekerek Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Tüzüğü’ne vurgu yapan Akyener, bu tüzük tahtında doktorların hastaların sırlarıyla ilgili yemin ettiklerini söyledi. Akyener, bu tüzüğün 2005 yılında çıktığını ve bu tüzükte ne yapılacağının, ne yapılması gerektiğinin de yazdığını söyledi.

“Fetüsler ve bebek sağlıklıydı”

Kıdemli Savcı Akyener, davadaki suçlamalara tek tek değinerek, olgulardaki ayrıntıları davaların içeriğiyle değerlendirdi. Akyener, 10 haftalık üzeri operasyonda alınan anomali bebeklerin kayıtlarının hastanede bulunduğunu, ancak gömülü halde bulunan fetüsler ve 34 haftalık bebeğin kaydının olmadığını çünkü bu bebeklerin sağlıklı olduğunu vurguladı. Bu bebeklerin bütün dünyadan gizlendiğini, ortada ne isim ne kayıt ne de dosya olduğunu ifade eden Akyener, hastanede birçok kaydın hiç tutulmadığını söyledi.

“Operasyonlar Karagözlü’den sonra başladı”

Savcı Akyener, “Yapılan tüm tahkikattan çıkan şu ki bu operasyonlar Fahri Karagözlü’nün hastanede çalışmaya başlamasıyla meydana geldi” vurgusunu yaptı. Bu sonlandırma taleplerinin Verda Tunçbilek’e geldiğini ve yönlendirdiğini söyleyen Savcı Akyener, “Verda Tunçbilek’in telefonda '24 haftalık sonlandırma' mesajı var. Ve kendi yeminsiz beyanında 10 haftanın üzerinde sorunlu bebekleri Fahri Bey’e yönlendirdiğini kabul etti” dedi.

Savcı, hastanede ameliyat olan fetüs anneleri N. D. ile M. A.’nın geçirdiği sonlandırma operasyonun tarihlerinin kanıtlandığını ve bu iki ameliyat günlerinde tüm sanıkların Ada’da olduğuna dikkat çekerek, bir tek operasyona girdiği iddia edilen anestezist O. A.'nın Ada’da olmadığını vurguladı.

“34 haftalık bebekle ilgili hiç kayıt yok”

34 haftalık bebeğin olayını gören bir tanığı olduğunu ve savunma makamının soruları karşısında sarsılmadığını anlatan Akyener, sanıkların yeminli şahadet vermediğini ve sorgulanmadığını hatırlattı. Bebeğin hiç bir dosyası ve bilgisi olmadığını aktaran Kıdemli Savcı Akyener, savunma makamının bu konuda yeterli ispatlayıcı şahadet sunmadığını vurguladı.

Savcı, “Bir rapor, bir dosya olsa ve bize dese bebek ölüdür o zaman anlayabiliriz. Otopsi yapan adli tıp uzmanları bu bebeğin ölü veya canlı doğduğunu söyleyemezken, savunma makamının tanığı Prof. Abdullah Coşkun Yorulmaz raporu okuyarak bebeğin ölü doğabileceğini söylemiştir. Hiçbir çalışmaya katılmadan, inceleme yapmadan bu kararı vermiştir. Yorulmaz, başkalarının raporuna göre yorumlar yapmıştır. Okuduğu rapordan, resimleri görmeden 8 no’lu fetüsün özürlü olduğuna kanaat getirmiştir” dedi.

“4 sanık suç ortağıdır”

Sanıklar Karagözlü, Serdaroğlu, İşbilen ve Okburan’ın suç ortağı olduğunu söyleyen Akyener, hastane sahipleri olan Tunçbilekler’in de bu durumu bilmeleri ve kağıtları kontrol etmeleri gerektiğini belirtti. Kıdemli Savcı Akyener, "Bu olayların ardından Verda Tunçbilek'in hastanede yaptığı toplantıda 'burada olan burada kalır' demesi suçtan sonraki suça katılımını gösterir" dedi.

Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, tüm bulgular ışığında görüşlerinin bu yönde olduğunu belirterek, davasını kapattığını beyan etti.

Avukat Kadri teminat talep etti

İddia makamının hitabının bitmesinin ardından, Avukat Emre Kadri, bir takım prensiplere değinerek, müvekkilleri olan Ayşegül İşbilen ve Taner Okburan'ın karar gününe kadar teminata bağlanarak serbest bırakılmasını talep etti.

Kıdemli Savcı Akyener ise bu aşamada böyle bir talebin yapılmasıyla meslek hayatında ilk kez karşılaştığını belirterek, bazı prensiplere değindi. Akyener, bu talebin reddedilmesini, çünkü bu iki sanığın dava günü mahkemede hazır bulunmaması halinde davanın düşebileceğine işaret etti.

Şenol: Talep yersiz

Huzurunda yapılan beyanları değerlendiren Mahkeme Başkanı Fatma Şenol, daha önceden Yüksek Mahkeme’nin de bu sanıkların tutuklu yargılanmalarına karar verdiğini hatırlattı. Şenol, bu davanın karar gününe kadar avukatların sanıkların serbest kalmalarına yönelik destekleyici bir şahadet ortaya koymadığını vurgulayarak, Avukat Emre Kadri’nin talebini yersiz bulduğunu ve reddedildiğini söyledi.

Bu dava için Girne Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanlığını üstlenen Fatma Şenol, davanın 9 Mart Perşembe günü saat 14.00’te karara bağlanacağını açıklayarak oturumu kapattı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER