Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı törende yaptığı konuşmada, müzakerelerin Türkiye ile dayanışma ve istişare içerisinde yürütüldüğüne dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bu kadar yıl aradan sonra, iki tarafın da kabul edebileceği şartlarda, bir daha bu topraklarda kan ve gözyaşının olmayacağı, barışın huzurun, daha iyi bir geleceğin paylaşılacağı yeni bir dönemi yaratabilmek için uğraş ve mücadele veriyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, barışın gerçekçi koşullarını bu adada, bu topraklarda yaratmanın görevleri olduğunu vurguladı.
Gelecek kuşakların, bir daha bu manzaralarla karşılaşmaması için, barış ve huzur ortamının gerekli koşullarını yaratmanın kendilerinin omuzlarındaki en büyük sorumluluk olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, müzakere masasında, kişisel bir mesele değil, toplumsal bir mesele yürütmeye çalıştığını vurguladı.
Taşkent Şehitliği’nde yer alan törene, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Başbakan Hüseyin Özgürgün, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Yılmaz Yıldırım, 28. Tümen Komutanı Tuğgeneral Faruk Yıldırım, bazı bakanlar, milletvekilleri, diğer askeri erkan, sivil toplum örgütü temsilcileri ve aileler katıldı.
TÖREN
Tören, saat 09.00’da şehit naaşlarının kortej eşliğinde şehitlikteki yerini alması ve şehit naaşlarının araçlardan indirilmesi ile başladı.
Protokol sırasına göre çelenklerin anıta sunulması, saygı duruşu ve İstiklal Marşı eşliğinde bayrakların göndere çekilmesi ile devam eden törende, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Taşkent Kayıp Yakınları Komitesi Başkanı Erdinç Erdağlı birer konuşma yaptı.
Konuşmaların ardından, 33 şehit için cenaze namazı kılınarak, şehit yakınlarına tabutların üzerindeki bayrak ve resimler verildi ve defin töreni yapıldı.
AKINCI
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, böylesi günlerde kelimelerin ağızlardan zor çıktığını söyleyerek, duyguların anlatılamadığını, kendisinin de bu durumda olduğunu söyledi.
42 yıl önce, Limasol’daki esir kampına götürülmek üzere Taşkent, Terazi ve Tatlısu’dan alınan 82 kişinin, vahşi bir katliama kurban gittiklerini belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, içlerinden hayatta kalan bir kişi sayesinde yaşanan vahşetin ortaya çıkarıldığını kaydetti.
İki yıl önce şehitlerin yarıya yakınının defnedildiğini belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, acılı ailelerin acısını paylaştığını belirterek, şehitlere Allah’tan rahmet, tüm topluma başsağlığı diledi.
İki şehidin hala bulunamadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin onların da bulunabilmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti.
“200 TÜRK, 900 CİVARINDA DA RUM HALA KAYIP”
Bugün hala kayıp olan 200 Türk, 900 civarında da Rum olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, “Biz Kıbrıslı Türk olsun, Rum olsun hangi kökenden olursa olsun tüm kayıpların bulunmasını isteriz. Herkesin defnedilecek bir yeri olmasını isteriz. Bu nedenle Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmalarını Cumhurbaşkanlığı olarak ve KKTC devleti olarak sonuna kadar desteklemekteyiz” dedi.
Askeri yetkililerin gösterdiği büyük anlayış çerçevesinde, 30 askeri bölgede kazı işlemi yapılacağını aktaran Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bunların 4 tanesinde kazı çalışmalarının başladığına dikkat çekti.
“ARŞİVLER KONUSU ÇÖZÜMLENDİ”
Arşivler konusun ise ilk defa çözümlendiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, gerek BM, gerek Türk-Rum, Yunan ve gerekse diğer arşivlerde ne bilgi varsa, usulüne uygun olarak araştırılacağını, kayıplara ilişkin bilgi varsa yararlanılacağını söyledi.
“KAYIPLARA İLİŞKİN EN UFAK BİR BİLGİ YETKİLİLERLE PAYLAŞILSIN”
Bu konuya insani olarak baktıklarını ve kayıplar konusunun bir an önce çözümlenmesini istediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, Türk olsun, Rum olsun veya hangi milletten olursa olsun, kimde kayıplara ilişkin en ufak bir bilgi varsa bunu yetkililerle paylaşması çağrısında bulundu.
Kayıplar bulunmadan, kayıp yakınlarının acısının dinmeyeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Bu acı elbette bitmez, ama en azından küllenmesine yardımcı olur” dedi.
Bu vahşetin savaşların sonucu olduğunu, savaşlarda en büyük acıyı ise, siviller, kadınlar ve çocukların yaşadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, burada da yaşananın bu olduğunu söyledi.
Savaşların ülkede bir daha yaşanmamasının kendilerinin en büyük görevi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, barışın gerçekçi koşullarını bu adada, bu topraklarda yaratmanın görevleri olduğunu kaydetti.
Gelecek kuşakların, bir daha bu manzaralarla karşılaşmaması için, barış ve huzur ortamının gerekli koşullarını yaratmanın kendilerinin omuzlarındaki en büyük sorumluluk olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakere masasında, kişisel bir mesele değil, toplumsal bir mesele yürütmeye çalıştığını vurguladı.
Müzakerelerin Türkiye ile dayanışma ve istişare içerisinde yürütüldüğüne dikkat çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, “iki tarafın da kabul edebileceği şartlarda, bir daha bu topraklarda kan ve gözyaşının olmayacağı, barışın huzurun, daha iyi bir geleceğin paylaşılacağı yeni bir dönemi yaratabilmek için uğraş ve mücadele veriyorum” dedi.
Müzakerelerin çerçevesinin kendisi tarafından çizilmediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakerelerin çerçevesinin 11 Şubat 2014’te ve ondan önce 1977-1979’da geçmiş liderler tarafından çizildiğini söyledi.
MÜZKERE SÜRECİ TOPLUMSAL… “RUM TARAFI MAKUL VE GERÇEKÇİ BİR NOKTAYA GELMEDİ”
Müzakere sürecinin toplumsal olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:
“Müzakereleri yürütürken amaç, iyi niyetle, samimiyetle Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını sonuna kadar koruyarak, haklarını kimseye yedirmeyerek, ama başkasının hakkını da görerek adil bir çözüme ulaşmaktır.
Çözüm istiyorsak adil olacağız. Karşı taraf da adalet içinde davranmayı öğrenecek. Hep bana zihniyetiyle bir yere gelinemez. Önümüzdeki 4 ay önemli. Atacağımız adımlar önemli. Henüz Rum tarafı makul ve gerçekçi bir noktaya gelmedi. Temennimiz, aklın yolunda, makul ve gerçekçi bir noktaya gelinsin. Hem Kıbrıs’ta, hem bölgede, hem de Türkiye ile Yunanistan arasında artık çok daha işbirliği olanaklarının yaratılacağı yeni bir döneme el birliğiyle ulaşalım. Geçmişte yaşadığımız acıları, geçmişte bırakmayı öğrenebilelim.”
“SAVAŞ, DÜŞMANLIK VE KİN YÜREKLERDE BİR YÜK”
Savaşların, düşmanlıkların kin ve nefretin hiçbir topluma yararı olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, savaş, düşmanlık ve kinin yüreklerde bir yük olduğunu kaydetti.
Gelecekte yeniden yaşanmaması için, geçmişte yaşananların elbette unutulmaması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, geçmişte yaşananlardan çıkarılan derslerle, güvenli bir gelecek kurulacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Akıncı konuşmasını şöyle tamamladı:
“Önce kendimize güveneceğiz, sonra da Türkiye’ye güveneceğiz. Çünkü kendimiz dışında güvenebileceğimiz başka bir yer yoktur. Onun için ısrarla, Türkiye’nin gelecekteki bir çözümü güvence altına almasının önemini bıkmadan usanmadan dile getiriyoruz.
Bir kez daha yaşanan vahşet sonucunda şehit olan kardeşlerimizi rahmetle anıyor, acılı ailelere başsağlığı ve sabır diliyorum.”
ERDAĞLI
Taşkent Kayıp Yakınları Komitesi Başkanı Erdinç Erdağlı, 15 Ağustos 1974’te kaybolan 82 şehitten kimlikleri tespit edilen 33 şehidin daha bugün sonsuzluğa uğurlandığını belirterek, şehit aileleri için yaşadıkları acı sayfanın asla kapanmayacağını kaydetti.
Yaşanan acının tarifinin imkansız olduğunu ifade eden Erdağlı, hayattan koparılan gencecik fidanların 42 yıl sonra küçücük tabutlarda olduğunu kabullenmenin çok zor olduğunu ifade etti.
Şehitlerin bu şekilde hayattan kopartılmasına kader denilemeyeceğini belirten Erdağlı, şehitlerin bazılarının çocuk, bazılarının 20’li yaşlarda olduğunu, bazılarının doğacak çocuğunu beklediğini, bazılarının ise yeni baba olduğunu anımsattı.
Şehitlerin hepsinin geleceğe dair hayalleri, umutları olduğunu ifade eden Erdağlı, hepsinin hayallerinin birkaç caninin kurşunları ile Güney Kıbrıs’taki Paramidya ve Paraklişa dağlarında son bulduğunu söyledi.
Geride kalan ailelerin hayatlarının alt üst olduğunu vurgulayan Erdağlı, uzun ve belirsiz yıllar ardından Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmalarına başlamasıyla iki farklı bölgede kurşuna dizilen şehitlerin kalıntılarına ulaşıldığını anımsattı.
Çalışmalardan öğrenildiğine göre, şehitlerin yerlerinin olayı örtbas etmek amacıyla, değiştirildiğini anlatan Erdağlı, maalesef kazılarda 2 şehidin izine rastlanamadığını, ancak çalışmaların bu şehitler bulunana kadar devam edeceğini kaydetti.
2 yıl önce Yeresa bölgesinde bulunan şehitlerin toprağa verildiğini, bugün de Paraklişa bölgesinde bulunan ve kimlikleri tespit edilen 33 şehidin toprağa verileceğini belirten Erdağlı, şehitlerin ruhlarının bundan sonra huzur bulacağını söyledi.
Şehitlere yapılanların hesabını, hukuksal olarak soramadıkları için boyunlarının bükük olduğuna dikkat çeken Erdağlı, hak ve adalet girişimlerinin başarısız olduğunu vurguladı.
Kayıp yakınlarının bu konuda yaptığı çalışmalara değinen Erdağlı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurularının da sonuçsuz kaldığını anlattı.
Erdağlı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Rum Yönetimi aleyhine bir karar üretmekten kaçındığını vurguladı.
Kayıpların bulunması ve yapılan diğer çalışmalar için tüm yetkililere teşekkür eden Erdağlı, şehitlere Allah’tan rahmet, ailelere sabır diledi.
Defin işlemi ve dua okunması ardından töre, müzenin gezilmesi ardından sona erdi.
Taşkent Şehitliği’ne defnedilen 33 şehidin isimleri şöyle:
“Süleyman Mehmetali, Kamil Arif, Kaşif Ahmet, Turgut Yusuf, Hasan Veleddin, İbrahim Veleddin, Emir Alibey, Mutallip Besim, İrfan Mustafa, Cuma Hamit, Hamit Cuma, Ertem Bekir, Mustafa Şevket, Ali Rıza Ahmet, Aziz Ahmet, Durmuş Osman, Osman Ali, Hasan Hamit, Derviş Mehmet, Adem Emir, Ahmet Niyazi, Ömer Emirali, Mustafa Mehmet Kani, Sadi Kasım, Mehmet Ali Mustafa, Reşit Davut, Mehmet Salih Mustafa, Ahmet Hamza, Enver Ali, Mehmet Hüseyin, Taner Hüseyin, Erol Hüseyin, Güner Hasan.”
Yorum Yazın