Alanlı Serdar Denktaş’ı Demokrat PArti’yi eritmekle suçladı.
“Bir seçim süreci daha geride kaldı. Halkımız, özgür iradesiyle vermiş olduğu kararı, her partiye verilen mesajlar ile birlikte sandığa yansıtmıştır. Siyasi Partilerin görevi, halk tarafından verilen mesajı doğru analiz etmektir.
Seçim sonrası yaşanmakta olan belirsizlik, ülkeyi kaosa sürüklerken, şahsımla ilgili suni gündem oluşturulmasını şiddetle kınıyorum.
2018 yılı erken genel seçimindeki başarısızlığın nedeninin araştırılması gerekirken, bir günah keçisinin bulunması tercih edildi. Şahsım hedef gösterilerek, bu başarısızlık unutturulmaya çalışıldı. Bu durumu anlayabiliyorum. Ama bu gibi çabalar, Demokrat Parti’ye hiç bir zaman yarar getirmez, getirmemiştir de…
Sayın Serdar Denktaş’ı, şapkasını önüne koyup düşünmeye davet ediyorum:
1993 yılında %29.20
1998 yılında %22.61
2003 yılında %12.93
2005 yılında %13.50
2009 yılında %10.64
2013 yılında %23.16
2018 yılında %7.8
Benim de aday olduğum 2013 yılı hariç, 1993 yılı 2018 yılları arasında sürekli eriyen bir Demokrat Parti…Bu düşüşün nedeninin sorgulanmasına hiç bir zaman izin verilmedi. Hiç kimse hatayı üstlenmedi. Kanımca Demokrat Partiye gönül verenlerin; bu durumu sorgulaması gerekmektedir.
Benim partideki durumuma gelince;
2013 yılı seçim propaganda döneminde, İskele halkına Genel Başkan Serdar bey ile birlikte bir söz verdik. Devleti, İskele halkının ayağına getirecektik, ama yapamadık. Bunun için kendim dışında, kimseyi suçlamıyorum. Yapmayı düşündüğüm hizmetleri bu parti çatısı altında gerçekleştiremiyeceğimi anladım. Demokrat Parti ile ilişkimi, beynimde ve kalbimde yaklaşık bir yıl önce bitirdim ve milletvekili adayı olmayacağımı Genel Başkana ilettim, ama dikkate almadı.
Yaklaşık 6 ay önce, Meclisteki grup toplantısında Milletvekili arkadaşlarımın da önünde aday olmayacağımı Genel Başkana tekrar söylememe rağmen, TV programlarında, Parti Genel Başkanı Sayın Denktaş tarafından benim bilgim olmadığı halde bir çok kez aday olacağım söylendi. Kafamda ve gönlümde bitirdiğim halde doğru olmadığına inandığım için ne ben, ne ailem, ne de DP organlarında yer alan dostlarımdan bir kişi bile seçim öncesi DP’den istifa etmedi.
Hayatımın hiç bir döneminde parmağımın arkasına saklanmadım. Elbette benim de hatalarım olmuştur. Seçim sürecinde veya seçimden sonra , halkıma istemiyerek üzüntü vermişsem, özür dilerim.
Bizler Kıbrıs Türk halkı olarak, demokrasinin bir ayağını kullanıyoruz; o da sandık… Ama demokrasinin siyasi tarafına ait istifa mekanizmasını hiç çalıştırmıyoruz. 1974 yılından bu yana hiç bir siyasetçimiz “ben başarısız oldum” deyip istifa etmemiştir. Başarıyı üstlenmiş, ama başarısızlığa hep bir kulp bulmuştur.
Halkımız her zaman özür dileyen, hatasını kabul eden, başarısızlığını kabul edip istifa mekanizmasını çalıştıran bir siyasi anlayışı hep özlemiştir.
Hayat uzun ince bir yoldur. Bizde yolcu… Bu yolculuğumuz sırasında doğal olarak hatalarımız da olmaktadır. Hatalardan ders çıkarabilmek, ancak yaptığımız hataları kabul etmekle mümkündür. Bunu yapabilmek için de egomuzun asgari seviyede olması gerekmektedir.
Umudunuzu hiç bir zaman kaybetmemeniz dileğiyle…”
Yorum Yazın