Alithia gazetesinde yer alan habere göre, Rum kesiminin “halkın tamamı için avantajlı olacak ve karşılıklı kabul edilebilir çözümü amaçlayan bir diyalog istediğini” ifade eden Anastasiadis, “ancak Kıbrıs Türk tarafının bugün kabul edilemez iddia ve istekleri bulunduğunu” iddia etti.
Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)” içerisindeki ileri sürülen kışkırtıcı eylemlere de değinen Anastasiadis, “kendisini daha çok kaygılandıran bir şey varsa, bunun Kıbrıslı Türklerin tutumu olduğunu ve Türk tarafının tutumunun, kaygıya sebep olmasına rağmen, şaşırtıcı olmadığını” öne sürdü.
Gazeteye göre Anastasiadis, Kıbrıs Türk toplumuna yönelik olarak ise “Kıbrıs sorununun çözümünün ardından, devletin gelirlerinin dağılımı şeklinin, bu gelirler her nereden gelirlerse gelsin, toplumlarını tam anlamıyla güvence alacağını” da yineledi.
“Yeni oldu-bittiler”
Gazete Anastasiadis’in törenin başlangıcındaki konuşmasında “başlıca önceliğinin, Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının yüzde 37’sinde devam eden Türk işgaliyle ortaya çıkan kabul edilemez durumun göğüslenmesinden başka bir olamayacağına işaret ettiğini” de yazdı.
Anastasiadis sözlerinin devamında “Türkiye’nin, Kıbrıs Cumhuriyeti MEB’indeki egemenlik haklarını ihlal etmesiyle, yeni oldu-bittiler meydana getirilmesi girişiminin sonucunda, ne yazık ki kötüye giden bir durumdan söz etti”.
“Beni üzen Kıbrıs Türk liderliğinin tutumudur”
“Kendisini üzen şeyin Kıbrıs Türk liderliğinin tutumu olduğunu” da öne süren Rum lider, “çünkü Kıbrıs Türk liderliğinin bir kez daha gerek Hristofyas-Talat, gerek de kendisi ve Akıncı arasında varılan ve teyit edilen görüş birliklerinden geri çekildiğini” iddia etti.
Gazeteye göre Anastasiadis “Bahse konu görüş birliklerinin, deniz alanlarıyla (kara suları, komşu/bitişik bölgeler, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge) ilgili her türlü kararların, yeniden birleşmiş Kıbrıs’ın federal sorumluluğunu teşkil edeceğini açıkça tanımladığını” da söyledi.
“Devletin gelirlerinin dağılımı şekli konusunda da –bu gelirler nereden gelirse gelsin- mutabakata varıldığına işaret eden” Anastasiadis, “dolayısıyla tabi ki Kıbrıslı Türkler ayrı tutulmadan, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasal sakinlerinin tümünün haklarının güvenceye alınmakta olduğunu” savundu.
Habere göre Anastasiadis, “Üzerinde hem fikir olunan şeylere ek olarak, hükümetin, uluslararası kabul görmüş otoriteler ile en iyi uygulamalar ve Norveç modeli prototipinde olmak üzere, hidrokarbonlardan istifade edilmesinden ortaya çıkacak gelirlerin idare edilmesi için bir devlet fonu kurulmasına ilişkin olarak, Meclis’te bir yasa tasarısı ileriye götürdüğünü” de ifade etti.
“(Bunun) Kıbrıs halkının tamamının çıkarlarını, hukuki anlamda da güvenceye alan ek bir önlem olduğunu” savunan Anastasiadis, “Kıbrıs Türk liderliğinin kabul edilemez bir şekilde savunduğu şeylerin, geçerli olmamakla kalmayıp, bunun tam aksine nihai hedefin Kıbrıslı Türklerin değil, Türkiye’nin stratejik çıkarlarına hizmet edilmesi olduğunu teyit ettiğini” de iddia etti.
Anastasiadis sözlerinin devamında “meydana geldiği görülen şeylerle, Türkiye’nin Kıbrıslı Türkler ve bunun uzantısı olarak ülkenin tamamının kontrolü üzerindeki himayesinin sona ermesi için, Türk Ordusunun daimi varlığı ile garanti ve müdahale haklarının ortadan kaldırılmasına ilişkin Crans Montana’daki talebin ne kadar da haklı olduğunun, daha da netleştiğini” de öne sürdü.
“Yalnızca çözümle…”
Kalıcı barış ve istikrara, Kıbrıs sorununun yalnızca kesin çözümüyle varılabileceğine şüphe olmadığını da savunan Anastasiadis “karşılıklı saygı ile ayırt edilecek bir çözümden bahsederek, uluslararası hukuk ihlalleri konusundaki oldu-bittileri meşrulaştırmayacak bir anlaşmaya varılmasını hedefleyecek, halkın tamamının insanlık haklarını görmezlikten gelmeyecek, aynı zamanda Kıbrıs’ın AB üyesi olduğunu, dolayısıyla AB müktesebatına saygı gösterme yükümlülüğüne sahip olduğunu görmezden gelmeyecek bir çözümden” söz etti.
Anastasiadis “Crans Montana’daki başarısızlığın akabinde, diyaloğun yeniden başlaması için harcadığı çabaların bu yönde olduğunu” da ileri sürdü.
“Çabalar”
Anastasiadis, “Ne yazık ki bunun hemen akabinde, Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin yalnızca isteksiz görünmekle kalmayıp, uluslararası hukuk ihlalleri ve kabul edilemez iddialarla müzakerelerin yeniden başlamasını, en azından şimdilik imkânsız hale getirdiklerini” de iddia etti.
Anastasiadis’ten müzakerelere oturmak için şartlar
“BM Genel Sekreteri’ne açıkça ilettiği şeyi bir kez daha tekrarlamak istediğini” de dile getiren Anastasiadis, “Türkiye’nin yasadışı faaliyetleri ile Kıbrıs Türk tarafının kabul edilemez iddia ve taleplerinin ortadan kalkması durumunda, Kıbrıs sorununun iç boyutlarıyla ilgili bir diyaloga hemen dahil olmaya, aynı zamanda öncesinde uygun hazırlık yapılması ve buna BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ile AB’nin de katılması şartıyla, Kıbrıs’la ilgili yeni bir konferansa katılmaya hazır olduğunu” da belirtti.
Anastasiadis yukarıda bahsettiği “tezi”, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar aracılığıyla, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya ilettiğini de belirtti.
Gazeteye göre sözlerinin sonunda, hedefin müzakere kazanımlarından faydalanmak, aynı zamanda Kıbrıslı Türklerle ortaklaşa bir çözüm bulmak olduğunu da dile getiren Anastasiadis, bu çözümün;
“1. Garanti ve müdahale hakları veya Türk ordusunun daimi varlığının ortadan kaldırılmasıyla devletin tam bağımsızlığını sağlamlaştıracağını, 2. ülkenin AB üye devleti niteliğiyle tam anlamıyla uyumlu olacağını 3. gerçek barış içerisinde bir arada yaşama koşulları meydana getirerek, işlevselliği ve sürdürülebilirliği garantiye alacağını söyleyerek 4. devletin uluslararası prestijini güçlendirecek bir oluşumdan” söz etti.
Anastasiadis’in dünkü yemin töreninde, hükümetin ekonomi stratejisi konusunda da net olduğunu yazan gazete, yeni beş yıllık hükümet politikasının odağında, karşılıksız krediler ile vergilendirmeye tabi tutulmuş mevduat sahiplerinin bulunacağını ekledi.
Fileleftheros gazetesi ise, “Anastasiadis’ten Net Yanıt- Türkiye’den Tahrikler Olmaksızın Akıncı’yla Diyalog- 5’lerin de Katılımıyla Konferans Hazırlığı- Tahrikler Ortadan Kaldırılırsa Diyaloğa Evet” başlıklarıyla manşetten yayımladığı haberinde, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in, müzakerelerin yeniden başlaması yöntemlerini ele almak için, müzakere masasına geri dönmeye ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yla görüşmeye hazır olduğunu yazdı.
Anastasiadis’in dünkü törende, Kıbrıs sorunundaki stratejisinin parametresini ortaya koyduğunu yazan gazete, bunun temel şartının “Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti aleyhindeki tahriklerinin sona ermesi olduğunu” öne sürdü.
Anastasiadis’in dünkü törende yaptığı konuşmada, Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin şu an müzakere masasına dönme konusunda isteksiz olduklarının görüldüğünü iddia ettiğini yazan gazete, Rum kesiminin bu husustaki değerlendirmesinin, Türk tarafının doğal gaz konusunu, müzakerelerin Crans Montana’da kesintiye uğradığı noktadan devam etmemesi için, bahane olarak kullandığı şeklinde olduğunu iddialarına ekledi.
Haber Haravgi gazetesinde “Müzakerelerin Yeniden Başlaması İmkansız” başlığıyla yer alırken, Politis’te ise “Kıbrıs Sorununda Keskinleşmeyi Tercih Etti- Müzakere Hazırlıklarına Güvenlik Konseyi’nin Müdahil Olmasından Söz Etti” başlıklarıyla yer buldu.
Politis gazetesi, Anastasiadis’in dünkü konuşmasında, Rum Yönetimi Başkanlığı’ndaki ikinci görev döneminin son olacağını söylediğini de yazdı.
Alithia da haberinde, yeni kabinenin bu sabah yemin edeceğini anımsattı.
Yorum Yazın