Kıbrıs İlim Üniversitesi (KİÜ) tarafından organize edilen “Doğu Akdeniz’de Güvenlik, Enerji Stratejileri ve Küresel Güç İlişkileri” konulu konferans dün yapıldı.
Lefkoşa Golden Tulip Otel’de yer alan konferansın açılış konuşmalarını, sırasıyla Kıbrıs İlim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Bülend Göksel, Mütevelli Heyeti Başkanı Selman Arslanbaş, Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay yaptı.
BABÜROĞLU
Konuşmaların ardından konferansa geçildi. KİÜ Misafir Öğretim Üyesi Dr. Naim Babüroğlu, “Doğu Akdeniz’de Güvenlik, Enerji Stratejileri ve Küresel Güç İlişkileri” konulu sunumda Kıbrıs adasının Ortadoğu’nun zengin enerji yataklarının bulunduğu Doğu Akdeniz’de bir ada olduğunu ve Kıbrıs adasının stratejik ,jeopolitik enerji kaynakları küresel güçler için büyük önem taşıdığını belirterek “Kıbrıs adasının çevresi de Avrupa’nın doğalgaz ihtiyacı ve enerji güvenliği için vazgeçilmezdir. Şu an için Akdeniz’de ülkelerin gemilerini gördükçe bu bölgenin ne kadar büyük önem taşıdığı ortadadır. Bu bölgede Amerika var, Fransa var İngiltere var, Rusya var ve de bölge ülkeleri var. Bu bölgedeki görüntü değişmeyecek belki de artarak devam edecektir.” ifadesini kullandı.
“Kıbrıs Adası etrafındaki doğalgaz rezervleri ve petrol kaynaklarının zenginliklerine baktığımızda yaklaşık Rusya’nın yarısı kadardır.. Parsellere bakıldığında Türkiye var, KKTC var, Güney Kıbrıs var, Lübnan, Filistin ve İsrail var. Burada iki oyuncu ortaya çıkıyor. Bunlardan biri İsrail. İsrail burada çok önemli Amerika, İtalya ve Mısır ile yaptığı anlaşmalar ile Kıbrıs adasından İsrail’e kadar olan doğal gaz zenginliğini ve yeraltı kaynaklarının tümünden pay almak istiyor. Güney Kıbrıs Rum yönetimi de tabii bu yapılan anlaşmalara göz yuman, sıcak bakan bir durumda. Şu an da Doğu Akdeniz de keşfedilen doğal gaz kaynağı Suudi Arabistan’daki kaynakların yarısı durumundadır” diye konuşan Babüroğlu, şöyle devam etti:
“Eğer bu doğalgaz çıkarılabilirse hem Katar’la, hem de Rusya’nın doğalgazı ile rekabet edebilecek durumdadır. Daha uygun ulaştırma imkanlarıyla ve daha az derinlikte. Buradaki rezervlerin derinliği fazla olmadığından maliyetler diğer ülkelere göre daha ucuz olacaktır. İsrail’in en büyük amacı buradaki doğalgazı Avrupa’ya ulaştırmaktır. Peki nasıl ulaştıracak? Aslına bakılırsa en uygun güzergah Türkiye üzerinden gitmesidir. Ama Güney Kıbrıs Rum Yönetimi buna karşı çıkıyor ve bu karşı çıkan ülkenin AB üyesi olduğunu unutmayalım. İkinci güzergah olarak düşünülen Güney Kıbrıs’tan Yunanistan’a ve oradan Avrupaya gidecek olmasıdır. Bu güzergah için harcanacak olan maliyeti 3 katına çıkarmaktadır. İsrail ve Avrupa bu güzergahı tercih etmektedir”
ÖZERSAY
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, konuşmasına, Kıbrıs’ın coğrafi konum olarak önemine değinerek başladı.
Tarihin belli bir coğrafya, ülke ve halklara yüklediği birtakım sorumluluk ve misyonlar bulunduğuna işaret eden Özersay, Türkiye ve Yunanistan bağlamında Doğu Akdeniz’de bir güç ilişkisinin ana aktörlerinden biri olma konusu ve unsurunun tarihten gelen bir husus olduğunu belirtti.
Güvenlik konusunun anlam değişikliğine uğradığına işaret eden Özersay, “Konvansiyonel güvenlik kavramından daha çağdaş ve farklı bir güvenlik anlayışına doğru gidiyoruz” dedi. Uluslararası göç ve yarattığı riskler, ekonomik kriz, enerji ve enerji güvenliği kavramlarının değişikliklerin oluşmasında rolü bulunduğunu söyleyen Özersay, elektrik ve su konusunda Kuzey Kıbrıs’ın öneminin arttığını, Kıbrıs Türkü ve Türkiye’nin takınması gereken tutumlarda bunların belirleyici olacağını belirtti.
Özersay, doğalgaz ve petrol ile ilgili eski paradigmalarla yeni durumu okumanın mümkün olmadığını söyleyerek, eski paradigmanın ilgili taraflardan bir tanesi adım attığı zaman bunun protesto edilmesi yönünde olduğunu kaydetti.
Kıbrıs Türk tarafının Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte haklarını saklı tutarak, aktif bir şekilde adım atma yoluna gitmediğini, Kıbrıs konusu çözülmeden enerji konularında bir şey yapılmamasının vurgulandığını söyleyen Özersay, bu yaklaşımın 2011 yılından itibaren bir paradigma değişikliğine uğradığını, bundan sonra Rum tarafı adım attığında benzer nitelikte adımların atılmasını esas alan bir paradigmaya doğru yürüme kararlılığında olduklarını ifade etti.
Kıbrıs Türk tarafının Türkiye ile birlikte dış politika anlamında belirleyici aktör ve unsur olma kararlılığında olduğunu belirten Özersay, “Önümüzdeki dönem böyle bir dönem olacaktır. Bizim dış politika anlayışımız budur” dedi.
ATAOĞLU
Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’de sondaj yapmasının bölgede gerginliğe yol açtığını, gerginliğin endişe verici olduğunu belirtti.
Kıbrıslı Türklerin enerji kaynaklarının hem aranması sürecinde, hem de satışında eşit haklara sahip olduğunu dile getiren Ataoğlu, Rumların Türklerle enerji paylaşımı konusunda hakkı vermeme çabası içinde olduğunu söyledi.
Bu konuların Kıbrıs adasının tümünde hem turizm hem de ekonomik alanda negatif etki yarattığını, bu bilinçle hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Ataoğlu, bu olumsuz etkileri azaltma anlamında bakanlık olarak farklı tedbirler alma doğrultusunda bir ekip kurarak çalışma yapacaklarını belirtti.
Ataoğlu, Rum tarafını tek yanlı girişimlerden vazgeçip birlikte çalışmaya davet etti.
ÖZYİĞİT
Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit, üniversitelerin ülkeye ve dünyaya ilişkin konularda politikalar oluşturmada politikacılara ışık tutma ve yol gösterme rolü bulunduğunu belirtti.
Kıbrıs adasının hava ve deniz ulaşımı ile enerji nakil hatlarının odak noktasında bulunduğunu söyleyen Özyiğit, “Süper güçlerin bizi rahat bırakması mümkün değil” dedi.
Kıbrıs’ta yarım asırdan beri devam eden olayların sadece Türklerle Rumlar arasında yaşanan olaylardan ibaret olmadığını dile getiren Özyiğit, olayların odak noktasında enerji yataklarına ve jeopolitik konuma kimin hakim olacağının bulunduğunu söyledi.
Kıbrıs ve bölge için kalıcı, onurlu, adil barış istediklerini belirten Özyiğit, doğal kaynakları çatışma alanı değil yaşamı geliştirme alanı olarak değerlendirme çağrısında bulundu.
GÖKSEL
Kıbrıs İlim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Bülend Göksel, konferanslar dizisinin bugünkü konferans ile başladığını devamının geleceğini belirtti.
Göksel, üniversitede yeni bir dönemin yaşandığını, farklı bir anlayışla geleceğe yol aldıklarını söyleyerek, yeni bina ve laboratuvar yatırımları yapıldığını, eğitimle ilgili her konuda yatırımların devam edeceğini dile getirdi.
Kıbrıs adasının yer aldığı Doğu Akdeniz bölgesinin tarihinin en çalkantılı dönemini yaşadığını söyleyen Göksel, enerji konusunun gündeme gelmesiyle bölgede pek çok oyuncunun aktif olduğunu, yeni işbirlikleri ve çatışmaların yaşandığını kaydetti.
ARSLANBAŞ
Kıbrıs İlim Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Selman Arslanbaş, yeni nesil üniversite anlayışıyla yeni bir atılım sürecine girdiklerini, altyapıda son teknolojiyi kullandıklarını söyledi.
Üniversitede global, kaliteli, sürdürülebilir eğitim vermeyi hedeflediklerini dile getiren Arslanbaş, KKTC’nin yüksek menfaatlerini gözetecek, bilim ve teknolojiye önem veren, küresel boyutta katkı sağlayacak, çok dilli, dinamik mezunlar yetiştirmeyi amaçladıklarını belirtti.
AYDIN
Konuşmaların ardından KİÜ Onursal Başkanı Mustafa Aydın, katılımcılara teşekkür ederek, Kıbrıs’ta kaliteli eğitim vermenin önemli olduğunu, bu bağlamda devletten destek istediklerini belirtti.
Yorum Yazın