Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, KKTC açısından bakıldığı zaman, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na daha önce lisans verdikleri için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Türk halkı adına Kıbrıs adasının deniz yetki alanları içerisinde bu ortaklığın birtakım kazıları artık yapmaya başlayacağını belirterek, “Şimdi bu gelişme ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin satın almış olduğu sondaj gemisi ve bir süre sonra devreye girecek olan ikinci sondaj gemisiyle birlikte artık haklarımızı bizzat tesis eder konuma geliyoruz. Fiilen sahada var olabileceğimiz bir fiziki imkan kapasitesi ortaya çıkmış oluyor. Geçmişte olduğu gibi sadece yapılanları protesto eden ve fiiliyatta bizim aleyhimize fiili durumlar oluşturulmasını izleyen konumda olmaktan çıkacağız” dedi.
Özersay, Doğu Akdeniz’de doğal zenginlikler konusunda NTV’ye açıklamalarda bulundu.
Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, NTV muhabirinin sorduğu sorular ve Özersay’ın verdiği yanıtlar şöyle:
NTV: Sondaj gemisi Fatih’in çalışmalara başlaması hangi açıdan önemli, hem de Türkiye ile birlikte atılan bu adım bölgede neyi değiştirecek?
Özersay: KKTC açısından baktığınız zaman, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na biz daha önce lisans verdiğimiz için bizim adımıza Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Türk halkı adına Kıbrıs adasının deniz yetki alanları içerisinde de birtakım kazıları artık yapmaya başlayacağını, geçmişte olduğu gibi sadece yapılanları protesto eden ve fiiliyatta fiili durumlar oluşturulmasını, bizim aleyhimize fiili durumlar oluşturulmasını izleyen konumda olmaktan çıkacağımızı söyleyebilirim.
Bir kere bu gelişme fiiliyatta, sahada bir tür paradigma değişikliği olarak algılanması gerekir. Söylediklerimizin sadece lafta kalmayacağının, bunları gerçekleştirmek için fiziki imkanlara da sahip olduğumuzun göstergesi olarak görülmelidir. Şu açıdan söylüyorum eskiden, geçmişte Kıbrıs Rum tarafı bir şeyler yapardı biz ise yalnızca protesto ederdik, hakkımızın saklı olduğunu söylerdik. Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması yaptıklarında komşu ülkelerle biz protesto ederdik, lisans verdiklerinde protesto ederdik, sismik araştırma yaptıklarında protesto ederdik, oysa şimdi bugüne kadar hukuken olmasa da arazide fiili durum hep bizim aleyhimize gelişmekteydi. Şimdi bu gelişme ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin satın almış olduğu sondaj gemisi ve bir süre sonra devreye girecek olan ikinci sondaj gemisiyle birlikte artık haklarımızı bizzat tesis eder konuma geliyoruz. Fiilen sahada var olabileceğimiz bir fiziki imkan kapasitesi ortaya çıkmış oluyor.
Önümüzdeki dönemde bizim de verdiğimiz lisanslar bağlamında Kıbrıs adasının etrafındaki deniz yetki alanları içerisinde bu fiziki imkan kapasitesiyle birlikte, fiiliyatta, sahada bizim de var olacağımızı gösteren bir somut kanıttır bu. Tabi bu kazılar Türkiye’nin deniz yetki alanları içerisinde başlıyor ama asıl önemli adım KKTC tarafından ilan edilen bloklar içerisinde kazıların başlamasıyla atılmış olacak.
NTV: Hiç şüphesiz, bu da çok önemli, sizce Kıbrıs’ta yeni bir müzakere süreci başlarsa, başlaması halinde bu çalışmalar geçmişte olduğu gibi yine durur mu ne dersiniz?
Özersay: Geçmişte maalesef bu bizim aleyhimize olacak şekilde istismar edildi. Müzakereler devam ediyor aman yapmayın, etmeyin siz bir adım atmayın şeklinde yaklaşımlar oldu ve bu bizim aleyhimize gelişmişti. Hatta 2015 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Akıncı’nın göreve gelmesinden sonra, Sayın Cumhurbaşkanı’nın göreve gelmesinden sonra iki taraf karşılıklı olarak müzakereler var diye bu çalışmaları askıya alma kararı almışlardı. Üstü kapalı bir uzlaşı sonucunda olmuştu ancak maalesef ertesinde bu uzlaşının ertesinde, Kıbrıs Rum tarafı bu çalışmalarına devam etti ve biz Kıbrıs Türk tarafı olarak Türkiye ile birlikte bu çalışmaları bir nevi askıya almıştık. Önümüzdeki dönemle ilgili olarak kısa bir süre önce Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığıyla da, Sayın Çavuşoğlu’yla da birlikte yapmış olduğumuz ortak basın açıklamasında vurguladığımız üzere biz bundan sonra müzakereleri gerekçe göstererek, müzakereleri bahane göstererek bizim bu deniz yetki alanları ile ilgili çalışmalarımızı kimsenin durdurmasına izin verecek değiliz. Geçmişte bu konuda maalesef haklarımızın bir nevi gasp edildiğini, geriye düştüğümüzü gördük. Önümüzdeki dönemde biz, daha önce yapmış olduğumuz öneri geçerli olacak şekilde altını çizerek vurgulamak istiyorum, eğer gerçekten bunu istiyorlarsa buyursunlar gelsinler birlikte adanın tamamında etrafında Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumların birlikte istişare halinde bu aramaları yapması ve her ikimize de ait olan, ortak malımız olan, bu doğal zenginlikleri birlikte çıkarma yönündeki önerimiz hale daha geçerlidir. Ama buna sıcak bakmıyorlarsa Türkiye ile birlikte önümüzdeki dönemde, müzakerelerin olması ya da Kıbrıs sorununda belli bazı süreçlerin olmasını bahane göstererek kimsenin bu tür adımlarımızı engellemesine müsaade etme düşüncemiz yoktur.”
Yorum Yazın