Marjinal bir dünya görüşüne sahip olmasına rağmen ülkemiz eğitiminde eğitim bakanlığından daha çok söz sahibi olan KTOEÖS yine bizleri bir aptalca tartışmanın ortasına soktu.
Nedir o tartışma `başörtülü öğretmen!`
KTOEÖS, başta eğitim sistemi olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanlarına ve tüm topluma kendi siyasal-ideolojik hedeflerini tekçi, baskıcı ve otoriter uygulamalar üzerinden dayatmayı sürdürmektedir.
KTOEÖS, yıllardır özellikle eğitim sistemimiz üzerinden hayata geçirilen ve pedagoji bilimine tamamen aykırı olan bilim ve gayrı milli politikaları ile adeta eğitim sistemimizi tekeline almış, kendi dışında olan her kesimi ötekileştirmiştir.
Okul öncesi eğitimden üniversitelere kadar eğitim sisteminin bütün alanları ve kurumlarını, bilimin en temel evrensel gerçekleri yok sayılarak tamamen ideolojik bir yapı ile değerlendiren KTOEÖS, iktidara kim gelirse gelsin onları kendi politikaları doğrultusunda yönlendirmektedir.
KTOEÖS bu yapısı ile ülkemiz de adeta bir `paralel yapı` oluşturmaktadır.
İşin acı yanı; KTOEÖS`ün ideolojik yanı sadece bilimsel yaklaşımdan uzak değil milli ve dini bütün değerlere düşmandır.
Bu baskıcı gücünü, gayri milli ve dini yanını sergileyerek en son benimde 6 yıl eğitim almış olduğum Lapta Yavuzlar Lisesi’ne atanan bir öğretmenin başörtülü olmasını, gerginlik yaratarak gösterdi…
Devletin bakanlığının göreve atadığı bir öğretmen sırf inançları gereği kıyafeti sebebi ile KTOEÖS`ün devlet üstü gücü sayesinde görevinden alınarak başka okula gönderildi.
Olayı militan yapısı ile abartan KTOEÖS, Kamu Hizmet Komisyonu tarafından Lapta Yavuzlar Lisesi’ne 25 Ekim tarihinde atanan öğretmenin başörtülü olması, huzursuzluğa sebep olduğu gerekçesi ile bu hanımefendiyi adeta `terörist` sayarak oraya gün boyu sivil ve üniformalı polisleri bekletti.
Konuya yaklaşımları ve açıklamaları da çok ilginç, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası Başkanı Selma Eylem, konunun kılık kıyafet olmadığını Türkiye’de yaşanan siyasi İslam dayatmasının ülkede de yansıtılmaya çalıştığını savundu.
Selma Eylem, sendikanın uzun yıllardır İlahiyat Koleji’nin açılma girişiminden bu yana her türlü boyutta mücadele başlattıklarını söyledi. Eylem, “Konumuz kılık kıyafet değildir, toplumun dönüştürülmeye çalışılmasıdır. Türkiye’de yaşanılan model, bize adapte edilmeye çalışılıyor” dedi.
Bunu savunanların tek gerekçeleri var TÜRKİYE DÜŞMANLIĞI.
İnanın bana Türkiye`de iktidarda başörtü karşıtları olsa ve ülkemizde bu atama yine olsa aynı sendika aynı gerekçelerde tavrını ve ideolojik saplantısını ortaya koyacaktır.
İnsan sormaz mı hani sizlerin dilinizden düşürmediğiniz ` insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü` söylemleri.
Bunu savunanların ANNAN PLANI döneminde DİPKARPAZ bölgesinde KİLİSE destekli, ÖĞRETMENLERİNİN papazlar olduğu bir okula evet deyip, her türlü destek vermelerini de unutmadık.
Yine bunu yapanların adayı tanımlarken her defasında çok inançlı, çok dilli, çok kültürlülükten dem vurmalarına karşın söz konusu inançlarından dolayı baş örtüsü takan bir hanım olunca kutuplaşmayı tetiklemeleri ne gariptir.
Kendinden olmayanları ötekileştirmeye, aşağılamaya hatta yok saymaya dayanan uygulamaları ile KTOEÖS bir eğitim sendikası değil, bu toplumun birlik ve beraberliğine dinamit sokan bir militan guruptur.
O öğretmen bir Müslüman değil de, bir rahibe olsaydı acaba ona da aynı tavırları alacaklar mıydı?
Demokratik eğitim mücadelesini, laikliği çarptırarak, kendinden olmayana düşmanlık haline getiren bu sendikada hiç mi aklıselim, vicdanı hür öğretmen yok.
Bizler “Orhan Cemal” gibi tüm halkımızı laik, bilimsel, anadilinde eğitim ve demokratik yaşam için birlikte mücadele etmeye, eğitimin ve ülkenin geleceğine hep birlikte sahip çıkmaya adamış kişileriz.
`Siyasal İslam` denen tayfaya gerektiğinde en sert yazıları da yazan kalemleriz.
Ama Türkiye`nin yıllarca uçta guruplar üzerinden hep kavga yaptığı bu tür Laik-Antilaik yaklaşımların ülkemize taşınması ve olmayan yaralarımızın kaşınmasının kimseye faydası yoktur.
KTOEÖS`ü bu anlamsız ideolojik saplantılarından kurtulmaya çağırıyor, daha fazla saçmalamamasını gelecek nesillerimiz için rica ediyorum.
Bu ülkede öğrencisi ile kadeh tokuşturan bir öğretmen kadar, inancı gereği giydiği kıyafeti ile öğrencilerine ders veren öğretmenlerimiz de olmalıdır.
Eğitim müfredatımız bellidir, o öğretmenimiz kıyafetinden dolayı değil, liyakatinden dolayı değerlendirilmeliydi.
Biz adına `NEVRUZ` dedikleri bölücü örgütlerin gövde gösterilerinden Türkiye`ye kan kusanların `Türkiye Siyasal İslam’ı bize getiriyor ` demelerini kin ve nefrete veriyoruz.
O nefret bir gün sizi kendi değerlerinizle yok edecek.
Yorum Yazın