Kamuoyunda “Kürtaj davası” adıyla bilinen, Ada Hospital’da bazı hamileliklerin yasa dışı sonlandırılmasıyla ilgili 6 sanıklı davaya Girne Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün de devam edildi.
Savunma sırası Doktor Fahri Karagözlü’nün Avukatı Güneş Menteş’e geldi.
Avukat Güneş Menteş’in müvekkili Doktor Fahri Karagözlü, yeminsiz şahadet verdi ve kendini savundu.
Karagözlü, iddia makamının aleyhine getirdiği davalara karşı kendini savundu, kürtajla alınan bebeklerin hiç birinin sağlıklı olmadığını iddia etti.
Avukat Güneş Menteş’in ilk tanığı Profesör Doktor Abdullah Coşkun Yorulmaz olurken, 34 haftalık bebeğin fotoğrafı ilk kez bu görüntülerde mahkemede gösterildi.
Tutuklu yargılanan Doktor Fahri Karagözlü, Doktor Rasiha Serdaroğlu, Doktor Mehmet Ali Tunçbilek, Doktor Verda Özkent Tunçbilek, ebe Ayşegül İşbilen ve emekli hemşire Taner Okburan dün Girne Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin huzuruna çıkarıldı.
Yargıç Murat Soytaç ve Seran Bensen’in üye olarak yer aldığı heyete yalnızca bu dava için Girne Kaza Mahkemesi Başkanı Fatma Şenol başkanlık ediyor.
Karagözlü gerekçelerini sundu
Karagözlü, mesleki sorumluluklarını heyet huzuruna aktardı ve kürtaj sorumluluğunu anlattı.
Karagözlü, “Bizim görevimiz anne karnındaki bebeklerin sağlık teşhisini koymaktır. Anne karnındaki bebekte bir hastalık veya anomali varsa istikbali için anne ve baba ile konuşuz işlemler ona göre gerçekleşir” dedi.
Sanık Karagözlü, poliste bulunan şüpheli dosyalara değinerek, dosyaların birinde 28 haftalık bir bebeğin anne karnında öldüğünü, annenin ise kürtaj işleminden sonra ölü fetüse sahip çıkmadığını söyledi.
Kürtaj olan annenin ise olayın duyulmasını istemediğini iddia eden Karagözlü, bu hastanın polisin elindeki dosyalarda isminin mevcut olduğunu dile getirdi.
Bulunan fetüslerin ve 34 haftalık bebeğin ise anomali tespit edildiğini ifade eden Karagözlü, yapılan işlemlerin gayrı yasal yapılmadığını savundu.
“Bebek anne karnında ölüydü”
Fahri Karagözlü, iddia makamının kendisine yönlendirilen suçlamalardan biri olan 34 haftalık bebek konusuna dikkati çekti. 34 haftalık bebeğin anne karnında ölü olduğunu iddia eden Karagözlü, “Bebek anne karnında ölmüştü. Bana bu şekilde geldiler, yaptığım kontrollerde bebeğin kalp atışlarını göremedim. Hastaya durumu açıkladıktan sonra, aynı gün ameliyata aldım ve bebeği anne karnından ölü olarak çıkardım. Züleyha hemşirenin burada yaptığı iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. Doğmuş canlı bir bebeğe iğne yapacak bir hekim düşünemiyorum, bebeğin ameliyatına ise Anestezi Uzmanı Oktay Ayzer girdi, bunu hatırlıyorum” sözleri ile devam etti.
“M.A.’nın ailesi duyulmasını istemedi”
Karagözlü, aleyhine getirilen başka bir suçlamanın ise kürtaj olan ve tespit edilerek tutuklanan M.A.’nın kürtaj olayına dikkati çekti.
Fahri Karagözlü, M.A.’nın karın ağrısı şikâyeti ile annesi ile birlikte muayeneye gittiğini anlattı.
Karagözlü, “M.A.’nın karın ağrısı şikâyeti ile geldiği gün yaptığım muayenesinde, hamile olduğunu gördüm. Hastamın annesi ise kızının bekâr olduğunu ve hamileliğinin duyulmasını istemediğini belirtti. M.A. ve annesi 3 gün sonra yine şiddetli karın ağrısı ile geldi. Yaptığım sağlık muayenesinde kist olduğunu gördüm ve ameliyat olması gerektiğini açıkladım. Ben Tabipler Birliğine karşı suç işledim, hastamın dosyasına ‘kürtaj’ yazmadım bir tek ‘kist’ yazarak suç işlediğimi kabul ediyorum” dedi.
“Fetüslerin gömülmesi dramatik yansıtıldı“
Karagözlü, yargı aşamasında bulunan fetüslerin gömülmesi ile ilgili dramatik bir yaklaşım sergilendiğini öne sürdü.
Karagözlü, “Belediyeler tıbbi atık konteynırlarını birçok özel hastaneye olduğu gibi Ada Hospitale’de tahsis edilmedi. Sağlık Bakanlığına ait tıbbi atık kamyonu hiçbir zaman gelip bu çöpleri toplamadı. Biriken çöpler hijyen açısından sağlığı tehdit ettiği için ve fetüsleri çöpe atamayacağımız için çözüm üretmek zorundaydım. Fetüslerin gömülmesinin uygun olacağını düşünerek, hastane çalışanı A.D.’ye bu işi yapması için görevlendirdim ve kabul etti.
Hastane personelinden A.D.’nin ilk zamanlar gömme işini yapmadığını, fetüsleri çöpe attığını duydum ve yine uyardım” dedi.
“Gömme işini ben uygun buldum”
Fahri Karagözlü, polisin soruşturma aşamasında cep telefonunda bulduğu internet üzerinden gelen kazı görüntülerine de savunmasını yaptı.
Karagözlü, “A.D. yaptığı kazıları benim emin olmam için attı. Gömme işi benim bulduğum pratik bir yoldu. Tıbbi atıkların çöpe atılması yerine gömülmesi daha uygundu. Ölü bebek kaydı yapılmadı doğrudur, çünkü kürtaj olanlar isimlerinin bu şekilde kayda geçmesini istemiyordu. Bu bildirim olayı sadece bizim hastanemize özgü bir durum olmadığını biliyorum, bugün hiçbir özel hastane yapılan kürtajlarla ilgili kayıt vermiyor” dedi
Karagözlü: Çok rahatsızız
Karagözlü dikkat çeken yeminsiz ifadesinde, katliam işlemiş gibi gösterildiklerini ve durumdan son derece rahatsız olduklarını dile getirdi. Hastalarına hiçbir zaman zarar verecek bir girişimde bulunmadığını ifadede eden Karagözlü,” Ben suçsuz olduğuma inanıyorum. Yüce adalete güveniyorum ben suçsuzum” sözleri ile kendi savunmasını yaptı.
Menteş’in ilk tanığı Prof. Dr. Abdullah Coşkun Yorulmaz
Avukat Güneş Menteş, sanık Fahri Karagözlü’nün müdafaası için ilk tanık olarak İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Abdullah Coşkun Yorulmaz’ı dinletti.
Coşkun Yorulmaz, özellikle 34 haftalık bebeğin adli tıp tarafından verilen raporu üzerine hazırladığı kanaat raporunu mahkemeye emare sundu. Ardından da kanaat raporunu okudu.
34 haftalık bebeğin ölü olarak kabul edildiğini, ölü doğum yapıldığına kanaat getiren Yorulmaz, ufak bir nefes almadığı, akciğerlerde en ufak bir hava bulunamadığı ve ölü doğum kriterlerine eşit olduğunu aktardı.
Coşkun Yorulmaz, şahadetinde sunduğu kaynaklar sonucu, bu bebeğe propofol maddesini, anneye sezaryenden daha önce tedavi amaçlı kullanıldığının düşünülmekte olduğunu ve bebeğe pasif bir şekilde geçtiği kanaatine vardığını kaydetti.
Bebeğin görüntüleri ilk kez gösterildi
Yorulmaz, bebeğin canlı doğmadığını, verilen potasyumun anne karnında ciddi solunum sıkıntısı yaşatacağını ancak iç organlarına saplanan potasyumun ölüme sebebiyet verecek düzeyde olmadığına dikkat çekti. Yorulmaz, sonuç olarak göbek kordonuna enjekte edilerek öldürülme olmadığına kanaat getirildiğini ifade etti. Coşkun Yorulmaz, ardından raporuyla ilgili görsel detayları ekranda anlattı, 34 haftalık bebeğin fotoğrafı ilk kez bu görüntülerde mahkemede gösterildi.
Yorulmaz, “Bebeğin akciğer kenarları keskin ve eğer büyüklüğü kalbi kapatmıyorsa ve pembe yüzeyi yoksa bu bebeğin ölü doğum olduğunu gösterir. Akciğer ağırlığı canlı bebek olarak doğduğunu göstermez. Bu vaka da %90 ölü doğum var” dedi. Yorulmaz, bebekle ilgili incelediği bulgularda hava sıcaklığı ve ortamın, bebeğin sarılı olduğu tıbbi malzemeleri göz önünde bulundurulduğunda bebeğin ortalama 4 hafta önce gömüldüğüne vurgu yaptı.
Yorum Yazın