Biyologlar Derneği’nin, siyasi partilerin seçim programlarına dahil etmesi için yayınladığı 14 maddelik seçim manifestosunda, tüm yerleşim yerlerinin kanalizasyona bağlanması ve atık suların değerlendirilmesi projesine öncelik verilmesi de var.
Manifestodan…
Manifestoda, çevre sorunlarıyla mücadelede yerel yönetimlerin yetkilerinin arttırılması, enerji üretiminde fosil yakıtlardan vazgeçilmesi ve doğal gaz kullanılmaya başlanması, çevre etki değerlendirme raporu olmayan yatırımların başlatılmasının önüne geçilmesi ve raporun bağımsız kurumlar tarafından sağlanması içi düzenleme yapılması da bulunuyor.
Dernekten yayınlanan bildiride, söz konusu maddeleri seçim bildirgesine dahil etmeyen partilere oy verilmemesi çağrısı yapıldı.
Derneğin 14 maddelik manifestosu şöyle:
1. Ayrı Bir Çevre Bakanlığı oluşturulmalı ve Gerekli Kaynak Ayrılmalıdır!
Turizm’in gölgesinde kalan Çevre Bakanlığı’nın ayrı bir bakanlık olması ve ilgili daireleri tek çatı altında toplanmalıdır. Çevrenin korunması ve ülkenin alarm veren çevre sorunlarına acilen çözüm bulunması ve bu amaçla Sivil Toplum Örgütleri çevre yönetimine dahil edilmelidir. Tüm bu uygulamaların hayata geçeceğinin en somut göstergesi ülke bütçesinden çevreye ayrılan paydır. Bu nedenle, devlet bütçesinin çevreye değer veren ülkelerde olduğu gibi yaklaşık yüzde 20 civarında olması hayati öneme sahiptir.
2. Çevre Yasası Revize Edilmeli ve Çevre Mahkemeleri Kurulmalıdır!
Mevcut çevre yasası revize edilerek, çevreye verilen önem artırılmalı ve çevre suçlarına verilen cezalar güncellenmelidir. Çevre sorunlarının önlenebilmesi için yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması sağlanmalıdır. Sadece çevre suçlarıyla ilgilenecek “Çevre Mahkemeleri” kurulmalıdır.
3. Anayasa’ya ‘‘Çevre Hakkı’’ Mutlaka Eklenmelidir!
Anayasamız, çevre hakları bakımından çağdaş ülkelerin gerisindedir. Bu nedenle, Anayasa değişikliği gerçekleştirilerek, ‘‘Temel Haklar’’ kısmına ‘’Çevre Hakkı’’nın eklenmesi sağlanmalıdır.
4. İklim Değişikliği ile Mücadele İçin Konsey Oluşturulmalıdır!
Küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerin başındayız. Bu nedenle iklim değişikliği ile mücadele edebilmek için gerekli kararlar üretecek, devlet ve sivil toplum temsilcilerinden oluşturulacak bağımsız bir kurulun oluşturulması ve süratle kararlar üretmesi kaçınılmazdır.
5. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Yatırım Yapılmalıdır!
Çevre düşmanı mevcut termik santrallerin filtresiz çalıştırılması engellenmelidir. Enerji üretimimizin fosil yakıtlara bağımlılığı sonlandırılmalı ve termik santrallere yatırım durdurulmalıdır. Bunun yerine Dünya ile entegrasyon sağlanana kadar sıvılaştırılmış, nispeten daha çevreci bir yakıt olan doğal gaza geçilmesi sağlanmalıdır.
6. Suyumuz Korunmalı ve Su Yasası Çıkarılmalıdır!
Su sorunu ile mücadelede yapılması gerekenleri yasal zorunluluk haline getirecek bir “Su Yasası” çıkarılmalıdır. Ayrıca, yeni su kaynakları arayışında sürdürülebilir olmadığı açık olan Türkiye’den su getirilmesi veya denizden su arıtılması gibi yöntemler yerine yer altı su kaynaklarının korunması ve atık suların değerlendirilmesi gibi gerçekçi projelere öncelik verilmelidir.
7. Tüm Bölgelerde İmar Planları Acilen Hazırlanmalı ve Hayata Geçirilmelidir!
Çarpık yapılaşmanın önlenmesi ve ‘‘Sürdürülebilir Kalkınma’’ ilkesinin uygulanması için arazi kullanım planlaması yapılmalı ve bütün üst planlar arazi kullanım planlaması üzerine inşa edilmelidir. Bunun hayata geçirilmesi için mevcut emirnameler geliştirilerek ülke genelinde imar planları hayata geçirilmelidir.
8. ÇED Raporu Çevre Lehine Geliştirilmelidir!
Yapılacak yatırımlar için ÇED (Çevresel Etki Değerlendirilmesi) Raporunun bağımsız ve özerk bir kurul tarafından verilmesi sağlanmalıdır. ÇED Raporu’nun, hazırlanmaması durumunda ciddi yaptırımlar oluşturulmalı ve gerek devlet gerekse özel tüm sektörler için ÇED olmadan yatırım yapılmasının önüne geçilmelidir. Ayrıca, ÇED yanında SED (Sosyal Etki Değerlendirmesi) uygulaması da hedeflenmelidir.
9. Atık Yönetimine Gereken Önem Verilmelidir!
28 belediyemizin tamamının kanalizasyon şebekesine bağlanması sağlanmalıdır. Artıma Tesisleri çağdaş düzeye çıkarılarak sağlıklı bir arıtım yapılmalıdır. Katı Atık Master Planı çerçevesinde ise, faaliyete geçen Güngör çöplüğüne alternatif oluşturulmalıdır. Başta kâğıt, plastik ve organik atıklar olmak üzere geri dönüşüm ise devlet teşviki ile bir an önce hayata geçirilmelidir.
10. Kitle Turizmi Terkedilerek Doğa Turizmi Geliştirilmelidir!
Kumara dayalı kitle turizmi ve beş yıldızlı oteller politikası terk edilmelidir. Bunun yerine, kültürel değerlerimizi ve biyoçeşitliliğimizi ön plana çıkaran ve koruyan, doğa ile dost turizm modelleri desteklenmelidir. Turizm teşvik modeli buna uygun olarak düzenlenmelidir.
11. Geleneksel Tarım Yerine Organik Tarım Desteklenmelidir!
Tarım alanlarımızın bina ve tesislerle doldurulması yasaklanmalıdır. Tarımsal alanlar üzerinde inşaat yapmak yerine; toprak yapısını bozmayan doğru toprak işleme yöntemlerine, suyu tasarruflu kullanan sulama yöntemlerine ve kimyasal gübre yerine organik gübre kullanımına teşvik getirilmelidir. Organik tarım desteklenerek, Kıbrıs’ın kuzeyinin zehir adası değil, organik tarım markası olarak algılanması sağlanmalıdır.
12. Alçak Orman Arazileri İptal Edilerek Yeniden Yeşil Ada Yaratılmalıdır!
Anayasanın koruması altındaki ormanlara, siyasi kararlarla saldırılmasına son verilmeli ve ‘‘alçak orman tarlalarının icarı’’ gibi yasalar iptal edilmelidir. Bunun yanında, KKTC’nin yeniden yeşil ada olabilmesi için yüzde 20 civarında olan orman varlığımız, kuraklığa dayanıklı ve tür çeşitliliği sağlayacak şekilde ağaçlandırma seferberliği ilan edilerek 4 yıl içinde yüzde 30’un üzerine çıkarılmalıdır.
13. Biyokaçakçılık önlenmeli, Biyolojik Çeşitlilik Veritabanı Oluşturulmalıdır!
Doğal flora ve faunamızı oluşturan türlerin kayıt altına alınması için Çevre Koruma Dairesi bünyesinde bir birim oluşturulması, gerekli istihdamın ve teknolojik altyapının sağlanması, yeterli bütçenin ayrılması için çalışmalara derhal başlanmalıdır. Buna paralel olarak ülke sınır kapılarında biyokaçakçılığın önlenmesi için kontroller artırılmalıdır.
14. Doğal Sit Alanları Artırılarak Yaşam Alanları Korunmalıdır!
Doğal flora ve faunamızı oluşturan tüm biyolojik türler ve yaşama ortamları koruma altına alınmalıdır. Ülke genelindeki dağlar ve ormanlar, göller ve dereler, kıyılar ve kumullar ile deniz ekosistemlerinin tamamı doğal sit alanı olarak ilan edilmeli ve korunmalıdır. “
Yorum Yazın