Canlı yayında yaptığı konuşmasından satır başları şöyle;
– Krizin aşılması güzel bir olay. Biz bütün ülkelerle aramızın iyi olmasını isteriz. Türkiye hem kendi ülkesinde hem dışarıda barışı, demokrasiyi savunan bir ülke olmalı.Türkiye’nin yaptığı açıklama ile ABD’nin yaptığı açıklama arasında çelişkiler var. Türk büyükelçiliği biz hiç kimseye güven vermedik diyor. Neden iki taraf aynı metin üzerinden ortak açıklama yapmıyor? Şimdi kime inanacağız? Elbette kendi büyükelçiliğimize inanacağız ama iki devletin yayınladığı açıklama birbiriyle çelişiyor.
– Bu devletin kurumlarının sağlıklı çalışmadığını gösteriyor. Bu kadar kişi boşu boşuna mı hapiste kaldı? Bunun hesabını vermeniz lazım. Masum insanları suçladılar, yeri geldi bizler de suçladık… Sonra FETÖcü olmadığı ortaya çıktı. Bu kişinin aile hayatını, onurunu bozduk. Birilerinin bunun hesabını vermesi lazım. Neden bu kadar geç kalındı? 17 ay geçti aradan…
– AKP’nin içinde Bylock kullananlar var dedim, var mı? Evet var. Bunu elinde belgesi olan kurumların açıklaması lazım. Elinde liste olan kurum, kişilerin isimlerini seçerek değil, listenin tamamını göndermeli. Şu an elbette Bylock kullananlar var, biliyoruz.
– Bu hükümetin yetkilileri ellerindeki bütün Bylock listelerini gizlemeden kamuoyuna açıklasın.
-Biz anayasa mahkemesine başvurduk. Anayasaya uygun mudur, hukuka uygun mudur baksınlar, kararlarını versinler. Binali Bey bizim başvurumuza ulaşamıyorsa söylesin, biz kendisine gönderelim.
– Vatandaş direnme hakkını kullandı. Ben bunu dile getirdiğimde en çok AKP kanadından eleştiri aldım. Demokrasi direnme hakkıdır. 15 Temmuz darbe girişimine karşı, halk direnme hakkını kullandı. Direnme hakkını kullananlar hiçbir zaman yargılanamaz. Bu onların en temel hakkıdır. Demokrasinin yok edilmesi karşısında başka yapılacak bir şey yoksa direnme hakkı kaçınılmazdır. Kimse direnme hakkını kullananlara karşı sen suçlusun diyemez.
KHK’LARA TEPKİ
15 Temmuz darbe girişinden sonra konuşma yaptım. Hukuku ve demokrasiyi katledenlere karşı direnme hakkı demiştim. Direnme hakkını kullananlar hiç bir zaman suçlanamazlar. Kimse direnme hakkını kullananlara karşı sen haksızsın diyemez. Gelelim oraya. Bu madde ne diyor. Bu da önemli. Tankın önüne çıkan, hayatını kaybeden 250 şehit bunlardan hangisi suçlandı, hiçbiri suçlanmadı. Sorun nerede, sorun şurada. Köprüde askerler linç edildi. Şimdi rütbesiz bir askerin günahı nedir? Komutanı emir vermiş. Komutanın emrini tartışmaya açarsanız orada askerlik bitmiş demektir. Siz komutana bir şey yapmıyorsunuz ama eri linç ediyorsunuz.
“LİNÇ EDİLEN ASKERLERİN HAKLARININ ARANMASI LAZIM”
-Köprüde linç edilen askerlerin haklarının aranması lazım. O askerlerin hiç günahı yok. Komutanlara her cezayı verin. Hepsi aynı görüşe, bunun soruşturulması lazım dediler. 16 Temmuz’da TBMM’de direnme hakkını söyledim. AK Partili vekiller alkışladı. Bu dönemi soğuk kanlılıkla, hukuk içinde kalarak atlatmamız gerekmektedir. Devlet hukuk içinde devlettir dedi. Peki bu nedir? Bu düzenleme nedir? Burada 2 şey var. Cezayi sorumsuzluk getiriyorsunuz, af getiriyorsunuz. Bakanlar Kurulu af getiremez.
Bundan sonraki olayları da kapsamaktadır dedi, Burhan Kuzu. Kendi partisinden eleştiri gelince düzeltti. Siyasal görüş olarak, hükümete yakın ceza hukukçuları da bunu söylüyor, yanlıştır diyor.
-Çıkarılan KHK’lara kış lastiğinin katılması yanlış. Kış lastiğinin KHK’larda ne işi var ?
– Meclis darbe girişimi sırasında sabaha kadar çalıştı. Elinden geleni yaptı. Siz Fetö’yle mücadele ettiniz de biri size karşı mı çıktı. Siz KHK’lara neden başvuruyorsunuz, Meclis neden devre dışı bırakılıyor?
-Parlamentonun varlık nedeni ne? Parlamento 15 Temmuz’da bombaların altında görevini yaptı. Neden OHAL’i çıkarıyorsunuz. 4 parti OHAL’e karşı çıktı. Biz Meclis’in onurunu korumak için elinden geleni yapıyoruz ancak bu sadece CHP’nin işi değil, diğerleri de bunu yapmalı.
-Devletin parasında bile Feto’nun izi var. Devletin mahremine kadar girmelerine izin verdiler. Yazıklar olsun!
-Fetö’yle mücadelede biz her zaman destek vermeye hazırız, sadece Fetö değil diğer terör örgütleri için de desteğe hazırız ancak bu hukuk içerisinde yapılmalı.
-17-25 Aralık’tan sonra Fehmi Koru’yu ABD’ye yollayan, yalvaran bunlardı; ancak buna rağmen kalkıp bizi suçlamaya kalktılar.
TEK TİP KIYAFET
– Tek tip kıyafetle ilgili Guatemala örneği var. Bütün dünyanın lanetlediği bu tek tip kıyafetin getirlmesi yanlış. Bu bir aşağılama örneğidir. Siz siyasi zanlılara bu elbiseleri giydiriyorsunuz. Yarın bu adam beraat ettiğinde ne yapacaksınız?
“CAN VE MAL GÜVENLİĞİ YOK”
-Türkiye KHK’larla yönetilmektedir. Tek bir kişinin emri altına bırakılıyor. Hitler dönemindeki gibi bir süreç içerisindeyiz. Türkiye’de hiçbir kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Ben bunu Meclis’te 550 kişinin önünde söyledim. Kimse bana çıkıp bir şey demedi. Ülkede bu gevence var da ben mi söylemiyorum. Bu ülkede hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur.
ZARRAB DAVASI
Bir kişinin devletin bakanlarına rüşvet verdiği kanıtlandı. Ben bu devletin bir bakanın rüşvet aldığını ispatladım ve istifa ettirdim. Şimdi rüşvet alan bir kişiye devlet faiziyle geri ödeme yaptı. Böyle bir şey olabilir mi? Zarrab benim babamın oğlu değil ama benim bir vatandaşımdır. Biz kendi vatandaşımızın hukukunu korumak zorundayız. Siz gidip bir şarlatanın hakkını savunuyorsunuz. 8 buçuk milyar dolarlık bir rüşvetten bahsediliyor. Bu paraları vatandaştan almamalılar. Kim bu işin içindeyse onlardan alınmalı.Biz kimsenin yurt dışında yargılanmasına razı değiliz. Bu ülkede düzgün savcılar, hakimler vardır. Biz onlara güveniyoruz. Dolayısıyla biz kimsenin yurtdışında yargılanmasından yana değiliz. Bu kişi gitti ABD’de öttü. Sen başta bu adam için daha önce nota verdin şimdi kalkmış suçluyorsun. Bu adamdan 3 bakan rüşvet aldı, şimdi bunlar yurtdışına çıkmak istiyor ama çıkamıyorlar. Bize düşen bu rüşvete bulaşanları ülkemizde yargılamaktır.
“SÜLEYMAN SOYLU BENİM MUHATABIM DEĞİL”
Süleyman Soylu kim? Bu insan benim muhatabım değildir. Biri çıkıp benim yayınladığım bu belgelerin sahte olduğunu ispatlasın. Birçok belge paylaştık. Bunların hangisi sahte. Belgeleri savcılığa verdik şimdi suç duyurusunda bulunacağız. Önce bu belgelere sahte dediler sonra şirket satışıdır dediler. Bu şirket hangi şirkettir çıkın açıklayın? Ben vatandaşın hakkını savunmak zorundayım.
-Ben ve çocuklarım Man adasında şirket kursaydı yer yerinden oynardı. Ben bu milletin vicdanına sesleniyorum. Normalde vergi cennetlerine bir para gönderildiğinde bundan vergi kesintisi olması lazım ancak ülkemizde 11 yıldır bununla ilgili bir girişim yok. Daha bu vergi cennetleri olan yerlerin isimlerini ortaya çıkarmadılar. Bana desinler ben 10 dakika içerisinde bu ülkelerin isimlerini size getiririm ama bunlar 11 yıldır bu ülkenin isimlerini daha açıklamadılar. Sahte dedikleri belgelerin ispatı için ellerine çok güzel bir fırsat verdik, Meclis’te araştırma komisyonu kurun gerçek ortaya çıksın dedik ama bunu istemediler.
KIZININ EVİ HAKKINDAKİ İDDİALAR
-Benim kızımın aldığı evle ilgili bir araştırma içerisine girdiler hatta Metin Külünk, Kılıçdaroğlu’nun evi araştırılmalı demişti. Ben de onu eve davet ettim. Gelip bakabilirler. Sadece benim değil, benim yakınlarımın bütün mal varlığını araştırın dedim. Eğer Man Adalarında şirket kurduysak gelin araştırın dedik. Devletin bütün imkanları sizin elinizde. Bizim gizlenecek, saklanacak bir şeyimiz yok.
ATAŞEHİR BELEDİYESİ
-Ataşehir Belediyesi’yle ilgili bir operasyon başlatıldı ben bunu da Man adasını gölgelemek için birilerinin yaptığına inanıyorum. Biz belediyelerin denetlenmesine karşı değiliz. Bizim belediyeden bir dosya istenir de o belediye başkanı istenilen belgeyi veya dosyayı vermezse o zaman ben de karşı çıkarım ama herhangi bir sorunu olmayan bir belediyenin başkanını görevden alırlarsa işte ona karşı çıkarız. Daha önce mahkemelerin kararıyla aklanmış bir belediyenin üstüne ısrarla gidilmesine karşı çıkarız.
-Bu ülkede belediye başkanlarını zorla istifa ettirdiler. Biz de gelin itibarınızı kurtarın yeniden seçime gidelim dedik ama yanaşmadılar.
YUNAN ADALARI
Ben 18 adanın işgal edildiğini söyleyince Yunan Bakan ‘Gel de al’ demişti. Biz gerekli tepkiyi verdik ancak Erdoğan çıkıp bir tepki vermedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI
-Adaylık konusuna gelince henüz verilmiş bir karar yok. Yeri ve zamanı gelince oturulur ve konuşulur ona göre karar verilir. Seçimlerde hedefimiz yüzde 60. Demokraside bu oran sağlanmalıdır ve bu oranın içinde herkes olmalıdır. Hepimiz demokrasi paydasında buluşmalıyız. İttifak konusuna gelince biz parti değil demokrasi odaklı bir ittifaktan yanayım. Bu parti ötesinde bir olaydır. Anayasa referandumunda halk bunu aştı. Bu seçimde de bunu sağlamalıyız. Refarandum gayrimeşru ortamda olmuştu bunun seçimlerde olmaması lazım.
İKİNCİ TURDA DEMOKRASİYİ SAVUNURSA ONA DESTEK VERECEĞİZ
-İYİ Parti seçimlerde biz ikinci tura kalmamız durumunda destek vereceğini açıkladı biz kendisine teşekkür ediyoruz. Biz de ikinci turda hangi parti kalırsa ona destek vereceğimiz açıklıyorum. Kim demokrasiden yana olursa onun başımızın üstünde yeri vardır.
ERKEN SEÇİM
-Türkiye’de bir kişinin iradesi var. Türkiye’de demokrasicilik oyunu var. Bir kişi ne derse ancak o oluyor. Eğer o kişi erken seçim derse o zaman yapılır. Ama biz buna hazırız. Türkiye’de şuanda tam bir Fetö yöntemi var. 20 Temmuz’dan sonra ülke KHK’larla yönetilmeye başlandı.
-Bizden bir partili ben ne olacağım diyorsa derhal istifa etmeli. Biz ne olacağım derse onun başımın üstünde yeri var. Türkiye bu kadar zor durumdayken kendini düşünenin yeri yoktur. Bize dava adamı lazım.
ERDOĞAN- DENİZ GEZMİŞ BENZETMESİ
Deniz Gezmiş bizim gençlerimizin önderlerinden biridir. Dar ağacına onurla giden biridir. Söylediği her sözün arkasında duran biridir. O emperyalizme, 6.filoya karşı çıkmıştır. Erdoğan’la Deniz Gezmiş’i benzetmek, tarihe ihanettir ve asla doğru değildir.
Yorum Yazın