Artış eşit şekilde verilmelidir
Maliye Bakanı’nın Bakanlar Kurulu’nda rest çekerek milletvekillerine bu hayat pahalılığını vermeyeceğini söylediğini ifade eden Atan “Bu artışı en alt baremdekilere vereceklerini söylediler. Burada sistem yanlıştır. Biz yıllarca hep bu artışın eşit şekilde verilmesi gerektiğini savunduk ve söyledik. Şu an arada uçurum oldu. Bir de şunu çok merak ediyorum. Kendilerine bu maaşların yansıtılmaması için yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Bakanlar Kurulu’nda böyle bir karar alındı fakat bunun yasal düzenlemesi yapıldı mı? Bu yaptıkları yasal değil. Herhangi bir milletvekili gidip hukuksal hakkını arasa bu karar döner. Bu milletvekilinin değil sistemin suçu” uyarısında bulundu.
Hükümet CAS çalışanlarına sahip çıkmadı
Programda CAS çalışanlarıyla ilgili olarak da bilgi veren Metin Atan, “Savcılıktan görüş istenmiş. CAS bizim hükümetimizin kurumu gibidir. Fakat savcılık özel bir kurumdur demiş. CAS’a atamayı devlet yapıyor. Bugüne kadar özel bir şirket olduğu lanse edilmiş. Eğer özelse hükümet burada haklıdır. Bu insanların sokağa atılmasına neden değil. Hükümet burada başka alternatif yaratmak zorunda. Şu an Pegasus’la bir anlaşma olabilir gibi bir izlenim aldım.
Ombudsman’a giden bir yazıda Fikret Çavuşoğlu’nun, bu şirketin özel bir şirketi olduğudur. Böyle bir durum varsa hükümet bu insanlarla konuşmalı bu insanlar da gidip Sosyal Sigortalar’a başvurup işsizlik parası almaları gerekir. Fakat doğrusu hükümetin bu insanlara sahip çıkmasıdır. En azından bir yasa çıkarsınlar ve bu insanlara yardımcı olsunlar. Bu iradeyi gösterecek olan hükümettir” çağrısında bulundu.
Devletin savcısı bile bunları savunmadı
Dövizde son günlerde belirgin şekilde artış olduğunu, bunun önüne geçilemeyeceğini ifade eden Kamu-Sen Başkanı Atan, “Bunun önüne geçemeyiz. Yine benzine bir zam yapıldı 10 kuruş. Önlenebilecek durumlar vardır. Örneğin kiralar döviz üzerinden. Yasa gücüyle bunu 3 ay TL olarak zorunlu kılamazlar mı? Bize serbest piyasadır bunu yapamayız diyorlar. Hani çalışır yapardınız. Topluma söylenenlerden hiçbirini yapmadılar. Güzel bir hayat öne sürdüler hangisi oldu? Hiçbiri olmadı. Vatandaşlıklarla ilgili mahkeme devam ediyor. Devletin savcısı “ben bunu savunamam” dedi. Dokunulmazlıkları kaldırmadılar, sadece Aytaç Çaluda’nın üstüne gittiler. Bu hükümet miadını doldurmuştur. Bu açık ve net. Görünen köy kılavuz istemez. Bu saatten sonra da bunların iyi şeyler yapabileceğine inanmıyorum” diyerek şunları ekledi:
Bu gidişle UBP iktidara gelecek
“Bu yaptıklarıyla UBP’yi iktidara getirecekler. Gelen gideni aratıyor. Biz siyasetçilik oynuyoruz ve alternatifimiz yok. Kısır bir döngü içerisindeyiz. Mesela Halkın Partisi’nden çok umutluydum. Fakat makamlar insanları mı değiştiriyor anlamadım. Halk artık bezdi. Hükümet kan kaybediyor. Kendi iç bünyelerinde de sıkıntılılar. Söyledikleri hep sözde kaldı, hiçbiri faaliyete geçmedi. Oraya gelenlerin halk için çalışması lazım. Biz yapamadık diyip insanları sıkıntıya sokmaktansa bırakıp gitsinler. Bu da bir erdemdir. Cezaevinde şu an otorite boşluğu had safhada. Çalışanın motivasyon eksikliği, alt üst çatışması. Bunlar bir araya geldiğinde büyük bir soruna dönüşüyor. Cezaevine istenmeyen maddeler girebiliyor, bir gardiyan yakıt çalmaya çalışabiliyor. Bunların sebeplerinin araştırılması lazım. Siz yeni cezaevi yapılana kadar mevcut olanda bazı tedbirler alabilirsiniz. Bir x-ray cihazı konulması gerekiyor. Bu şekilde içerideki gardiyanlar da zan altında kalıyor. Cezaevinde ayrı bir cumhuriyet var. Orada bir gardiyan içeri girip hesap soramaz çünkü tehlike arz ediyor”
Yorum Yazın