Özür, “Birbiriyle ilişkileri olsa da bölgedeki enerji ihracatında Kıbrıslı Türklerin rolü ile içteki elektrik kullanımımızı iki farklı konu olarak değerlendirebilmeliyiz” dedi.
Son dönemde, İsrail-Kıbrıs kablo projesinin somut biçimde ilerletildiğini söyleyen Özgür, ülke olarak, bölgedeki enerji oyununa dâhil olmak için Kıbrıs-Türkiye kablo projesinin siyaseten öne çıkarılması gerektiğini ifade etti.
Hükümet programının buna uygun olduğunu vurgulayan Özgür, “Hükümet programımız buna cevap veriyor ve bizim bölgesel barışa, çözüme ve ülke ekonomisine doğrudan katkısı olacak bu uluslararası konuya gereken önemi vermememiz hata olur” görüşünü öne sürdü.
Özgür devamla şunları söyledi:
“İsrail-Kıbrıs ve Kıbrıs-Türkiye enterkonnekte bağlantıları kuşkusuz iç elektrik sistemimizi de etkileyecektir. Avrupa kıtasındaki ve bölgedeki alternatif enerji kullanımının bir parçası olmak, Avrupa Birliği’nin geliştirdiği Enerji Birliği konseptine dahil olmak ve bu sayede elektrikte küçük izole sistem olmanın dezavantajlarından en kısa sürede kurtulmak istiyoruz.
Mevcut üretim kapasitemize göre alternatif enerji kullanımında kota sıkıntımız var ve bu sıkıntıyı sadece büyük bir sisteme bağlanarak aşabiliriz. Bu bağlantılarla orta ve uzun vadede üretim maliyetlerimizin optimum seviyelere tutunacağını ve enerji ithali için harcamak durumunda kaldığımız milli servetin azalacağını öngörmekteyiz.”
“İç sistemimiz geliştirilmeli”
Toplumun “kablo ile elektrik sistemini bağımlılık” olarak algıladığı yönündeki soruya cevap veren Özgür, “Bölgesel büyük sisteme sorunsuz biçimde bağlanabilmenin ve elektrik tarifelerinde indirime gidebilmenin temel koşulu içteki sistemimizi geliştirmektir. Kablo ile dışa bağımlılık yaşanmaması için de bu şarttır” dedi.
İç sistemle ilgili gerekli adımlar atılmadığı takdirde kablonun fayda etmeyeceğini söyleyen Özgür, enerjinin daha ucuza mal edilmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurguladı.
Özgür şöyle devam etti:
“ Aksi takdirde kablo projesi gerçekleştirilse de fiyatlar açısından alternatif enerji yatırımı yapamayacak durumda olan toplum kesimlerimiz bundan asgari düzeyde yararlanabilecektir. Zira mevcut sistemde üretim maliyetimizin %60’a yakını yakıt dışı maliyetlerdir.
Bu oranın yüksekliği başka bir açıdan ise bize ciddi avantaj sağlamaktır. Son seçimde halka vaadimiz olan faturalarda kalıcı biçimde indirime gitmenin bizim dışımızda şekillenen yakıt piyasalarından ve kablo konusundan bağımsız olarak iç düzenlemelerimizdeki kararlılığımıza bağlı olduğunu anlatıyor aslında bu oran.
Tüm bu konularda KIB- TEK yönetimi ile tam bir uyum içinde çalışmaktayız. Her yılın Mart ayında yakıt dışı maliyetlerle ilgili gerekli hesaplamaların yapılması öngörülüyor mevcut nizamnameye göre. Bakanlık olarak KIBTEK’e yakıt dışı maliyetlerle ilgili ne gibi düzenlemelere gidilebileceği konusunda önerilerini bizimle paylaşmaları talebimizi sözlü ve yazılı olarak ilettik. En geç Mart ayı içerisinde bu konudaki gelişmeleri halkımızla şeffaf biçimde paylaşacağız ve siyasi yol haritamızı belirginleştireceğiz.”
Yorum Yazın