Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İranCumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi sona erdi.
Sanatoryum Rus'da, Rusya Devlet BaÅŸkanı Vladimir Putin'in ev sahipliÄŸinde yapılan zirve toplantısı 1 saat 10 dakika sürdü.Â
ERDOĞAN: ÇÖZÜM UMUDU HİÇ BU KADAR FİLİZLENMEMİŞTİ
CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, ABD'nin  Suriye'den çekilme kararıyla ilgili, "Sürecin PYD/YPG ve DEAÅž'ın istismar edeceÄŸi  bir güç boÅŸluÄŸuna mahal vermeden yürütülmesi ÅŸarttır." dedi.Â
Sanatoryum Rus'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı  Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin katılımıyla yapılan  "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi'nin ardından ortak basın  toplantısı düzenlendi.
Erdoğan, konuşmasının başında Putin'e ev sahipliği ve misafirperverliği için teşekkür etti.
Ruhani nezdinde tüm İran halkına dünkü saldırıdan dolayı taziyelerini  ileten Erdoğan, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar  diledi.
"34 yıldır terörle mücadele eden, on binlerce vatandaşını PKK terörüne  kurban veren bir ülke olarak İranlı kardeşlerimizin acısını çok iyi anlıyoruz."  ifadesini kullanan Erdoğan, kim ve ne adına yapılırsa yapılsın terörün sonunun  hezimet olduğunu söyledi.
Erdoğan, gerek Türkiye'yi gerekse İran'ı hedef alan terör örgütlerinin  önünde sonunda kaybetmeye mahkum olduklarını vurguladı.
Bugün gerçekten verimli, başarılı, samimi görüşmeler  gerçekleştirdiklerini dile getiren Erdoğan, Suriye'de barış ve istikrar ortamının  tesisi yönünde yürütülen ortak çalışmaları gözden geçirdiklerini, çatışmaların  sona erdirilmesi amacıyla birlikte atılabilecek adımları istişare ettiklerini  bildirdi.
İdlib başta olmak üzere Suriye'de ateşkesin sağlanmasının da ana  gündem maddelerinden birisi olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle  sürdürdü:
"İdlib'deki durumun muhafazasına verdiğimiz önemin altını özellikle  çizdim. Suriye halkı, özellikle İdlib'de hayata tutunmaya çalışan kardeşlerimiz  son 8 yılda yeterince acı çektiler, çok ciddi bedeller ödediler. Ne İdlib'de ne  de Suriye'nin başka bölgelerinde yeni insani krizlerin, yeni dramların  yaşanmasını istemiyoruz. Türkiye, sahanın zorluğuna, kimi ülkelerin  kışkırtmalarına rağmen İdlib'de sükunetin muhafazası için olağanüstü çaba  harcamıştır. İdlib muhtırasıyla üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Rejimin  ateşkese uyması noktasındaki beklentimizi de Rus ve İranlı mevkidaşlarıma  ilettim. İdlib'in gerginliği azaltma bölgesi statüsünün korunması ve bölgedeki  provakatif girişimlere karşı ortak mücadele etme kararlılığımızı teyid ettik."
"Sayın Trump'ın aldığı karar gerçekleşmesi halinde son derece  önemlidir"
Görüşmede ABD'nin Suriye'den çekilme kararını da değerlendirdiklerine  değinen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sayın Trump'ın aldığı karar gerçekleşmesi halinde son derece  önemlidir. Çekilme sürecinin PYD/YPG ve DEAŞ'ın istismar edeceği bir güç  boşluğuna mahal vermeden yürütülmesi şarttır. Astana platformu kapsamındaki  işbirliğimiz temelinde ABD'nin çekilme sürecinde Rusya ve İran ile yakın eşgüdüme  önem veriyoruz. Sürecin hem terör tehdidini bertaraf eden hem de Suriye'nin  toprak bütünlüğünü gözeten bir anlayışla ele alınması gerekiyor. Kurulacak  güvenli bölge terör örgütlerinin serpilip büyüyeceği bir alan olarak tahayyül  edilmemelidir. Türkiye olarak güney sınırımız boyunca bir terör koridoru  oluşmasına izin vermeyeceğimizi özellikle ifade etmek istiyorum. Güvenli bölge  tesisi dahil bu yönde atacağımız adımlara Astana ortaklarımızın desteğini  bekliyoruz. Bunun yanında 98'deki Adana Mutabakatı çerçevesi içinde de  geleceğimizi buna göre yorumladığımızı da ifade etmek istiyorum."
"Denizi geçmişken şimdi derede boğulamayız"
Görüşmede siyasi süreçte gelinen nokta ve neler yapılabileceği  konularının da ele alındığını dile getiren Erdoğan, "BM ile koordinasyon halinde  muteber ve dengeli bir komitenin en kısa sürede faaliyete geçmesini arzu  ediyoruz." dedi
Bugüne kadar üç garantör ülke olarak  siyasi çözüm yolunda gerçekten  ciddi mesafeler aldıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Suriye krizine siyasi çözüm umutları daha önce hiç bu kadar  filizlenmemişti. Denizi geçmişken şimdi derede boğulamayız. Kaos ve  sürdürülebilir istikrarsızlıktan beslenen çevrelere rağmen süreci muhakkak  başarıya ulaştırmalıyız. Değerli dostlarımla komitenin kuruluş sürecinin en kısa  sürede tamamlanması için de mutabakata vardık."
Erdoğan, zirvede Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü konusunu  da görüştüklerine işaret ederek, "Yaklaşık 3,6 milyon Suriyeli ile dünyada en  fazla mülteciye kucak açan ülkeyiz. En zor, en sıkıntılı zamanlarda Suriyeli  kardeşlerimize sahip çıktık, onları bağrımıza bastık. Etnik, dini, kültürel  hiçbir ayrım yapmadan Suriyelileri terör örgütleri ve rejimin zulümlerinden  koruduk. Mültecilerin gönüllü ve güvenli bir şekilde BM ile eşgüdüm halinde geri  dönüşlerine olumlu bakıyor, destekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgelerine bugüne kadar 310 bin  Suriyelinin bu şekilde geri döndüğüne dikkati çeken Erdoğan, hastaneden,  okullara, altyapı çalışmalarına kadar söz konusu bölgelerde adımların atıldığına  işaret etti.
"Uluslararası toplumun da elini taşın altına koymasını bekliyoruz"
"Bu insanlar ülkemizin güvenli hale getirdiği alanlarda artık terör  korkusu duymadan kendi vatanlarında özgür bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar."  diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geri dönüşlerin önünü açan bu modelin terörden arındırılmasını  müteakip Münbiç'e ve Fırat  Nehri'nin doğusuna da tatbik edilebileceğine  inanıyorum. Geri dönüşleri kolaylaştıracak insani altyapının hazırlanması için  biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Ancak adil yük paylaşımı çerçevesinde  uluslararası toplumun da bu konuda elini taşın altına koymasını bekliyoruz.  Maalesef bu noktada çok ciddi bir zafiyet yaşanıyor. Mülteci meselesini sürekli  gündemde tutanlar iş sorumluluk üstlenmeye gelince ne yazık ki ortalıkta  görünmüyorlar. Bugünkü zirveden çıkan sonuçların Suriye'de barış ve istikrar  ortamının tesisine katkıda bulunmasını özellikle temenni ediyorum. Üç garantör  ülke olarak Suriye itilafının BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 Sayılı Kararı  temelinde çözüme kavuşturulmasına yönelik çabalarımızı sürdürmekte kararlıyız."
Zirve toplantılarının devam ettirilmesi konusunda da Putin ve Ruhani  ile mutabık olduklarının altını çizen Erdoğan, "Bu vesileyle bir sonraki zirve  toplantımıza önümüzdeki aylarda Türkiye'de ev sahipliği yapma arzumuzu da  kendileriyle paylaştım." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi'de gösterilen misafirperverlik için  "değerli dostum" şeklinde nitelendirdiği Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e  şükranlarını iletti.
Liderlerin gazetecilerin sorularını da yanıtladığı basın  toplantısında, zirvede İdlib'in geleceğinin ne olacağı ve toplantıda bu konuya  ilişkin nelerin konuşulduğuna ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan,  Suriye meselesinin birkaç başlık altında ele alınması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin Suriye ile 910 kilometre sınırı bulunduğunu hatırlatan  Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmaya çalışıldığını, bu  terör koridorunu yıkmak ve ortadan kaldırmanın kendilerinin birinci görevi  olduğunu, çünkü bölgeden sürekli Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden bir durumun  söz konusu olduğunu dile getirdi.
Diğer bir konunun da Halep meselesi olduğunu ve buradan çok ciddi  iltica hareketi yaşandığını, Halep'in adeta boşaltıldığını anlatan Erdoğan,  "Benzer bir olay İdlib'de olacaktı, İdlib'de müşterek müdahalemiz özellikle Rusya  ile beraber İdlib'deki bu göç olayını, bu ilticayı daha doğrusu engelledi ve  300-400 bin insan şu anda topraklarında ama oradaki terör örgütlerine karşı da  tavırlı durmaya mecburuz. Cerablus'ta, Afrin'de yine bu terör örgütleriyle ciddi  mücadeleler verildi, şimdi ise malum Fırat'ın doğusu-batısı söz konusu. Bu  konuyla ilgili üçlü Astana Süreci olarak bir adımın içerisindeyiz. Temennimiz  Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlayarak bir an önce kurulacak Anayasa Komitesi  ile neticeye varmaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Bir gazetecinin Suriye'den çekilme kararı alan ABD'nin ülkenin kuzey  doğusunda gözlemci misyonu başlatılması seçeneğini NATO müttefikleriyle  görüştüğünü açıkladığını hatırlatarak, liderlerin görüşlerini sorması üzerine  Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"NATO üyesi ülke olarak Türkiye, burada Amerika Birleşik  Devletleri'nin bu geri çekilme ifadeleri Sayın Trump'a ait fakat Sayın Trump'ın  mesai arkadaşlarının aynı düşünceleri, aynı görüşleri maalesef paylaşmadığını  görüyoruz. Eğer bu kararlı bir adımsa ve söylendiği andan itibaren bu adım  atılmış olsa herhalde şu anda çok daha farklı bir mesafe alınma durumu olurdu.
Şimdi ise nisan konuşuluyor, mayıs konuşuluyor. Ne olacağı şu anda  meçhul, bilinmiyor. Bu konuyla ilgili olarak da atılacak adımların Astana  Süreci'ndeki üçlü ülkeler olarak bunun da tabi ki takipçisiyiz. Bizim derdimiz  Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır ama bir an önce Münbiç'in terör  örgütlerinden boşaltılmasıdır. Aynı şekilde İdlib'de terör örgütlerine oyun  sahası bırakılmamalıdır. Böylece bu toprakların sahibi Suriye'nin halkıdır.  Suriye halkına buraların teslim edilmesidir."
"Beklediğimiz hız henüz yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yabancı bir gazetecinin "Anayasa Komitesi"  oluşturulması ve Suriyeli mültecilerin durumuna ilişkin sorusu üzerine, şöyle  konuştu:
"Özellikle Anayasa Komitesi konusundaki çalışmalarda tabii  beklediğimiz hız henüz yok. Fakat son zamanlarda malum Birleşmiş Milletler Genel  Sekreteri'nin Suriye'deki temsilcisinin bir çalışması, gayreti var. Temenni  ediyorum bir an önce bu komite oluşsun ki Suriye halkı kendi geleceğini, kendi  iradesiyle teyit etme, tespit etme kararını verebilsin. Bizler şu anda üçlü  Astana sürecindeki paydaşlar olarak bütün hesabımız, derdimiz Cenevre'ye bir  alternatif değildir, böyle bir derdimiz yok ama işlemeyen bir Cenevre sürecine  karşı işleyen bir Astana sürecini ortaya koymaktır. Bunun çalışmasını şu ana  kadar yaptık, yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz ve dördüncüsünü yapmış  olduğumuz Soçi Zirvesi'nin beşincisini de Türkiye'de yapacağız ve öylece ikinci  tur adımı atmış oluyoruz."
"Bütçemizden yaptığımız harcama 35 milyar doları bulmuştur"
İnsani yardım konusunda Suriye'ye beklenen yardımların gelmediğine de  işaret eden Erdoğan, Avrupa Birliği'nin (AB)  3 artı 3 milyar Avro sözü verdiğini  fakat sadece 1 milyar 750 milyon Avro'nun gönderildiğini hatırlattı.
Birleşmiş Milletler Göç Mülteciler Komiserliğinden de şu ana kadar 750  milyon dolar civarında bir rakam geldiğini bildiren Erdoğan, bu rakamların  Türkiye'nin bütçesine değil uluslararası yardım kuruluşlarına gönderildiğini  belirtti.
"Bizim ise kendi bütçemizden yaptığımız harcama 35 milyar doları  bulmuştur." diyen Erdoğan, bunların da altyapısıyla üst yapısıyla bütün oradaki  mültecilere harcandığını ifade etti.
"Şu anda da 310 bin mülteci tekrar geri dönmüştür." diyen Erdoğan,  Türkiye'de 3,6 milyon mülteci bulunduğunu hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti.
"Şimdi bunların geri dönüşünü hızlandırmamız için önce burada bir defa  sükunetin, suhuletin sağlanması lazım. Barışın burada sağlanması lazım. Bütün  çatışmasızlık bölgelerinin hakimiyetinin buralarda artması lazım ki bu bölgelerde  bir adım atalım ama bu adımı da atarken bunları biz çadırlarda mı barındıracağız?  Diyoruz ki bütün bu oluşan yerlerde güvenli bölgeler oluşturalım ve o bölgelerde  Suriyeli kardeşlerimize konutlar yapalım ve bu konutlarına da kendileri dönmüş  olsunlar. Bu imkanı onlara sağlayalım ve bu imkanı sağlamak içinde Batı, lafa  gelince lafı yapıyor, bakıyorsunuz Körfez'de çok konuşanlar var, konuşuyor. Para  da bol, silaha vesaireye çok ciddi rakamlar harcanıyor ama bu tür yerlere gelince  şu anda beklenen rakamlar yok. Biz de diyoruz ki herhalde şimdi artık bir soru  işareti doğar, temennim odur ki harabeye dönmüş olan Suriye'yi yeniden ayağa  kaldırırız."
PUTİN: ÇATIŞMASIZ BÖLGE KURULMASI GEÇİCİ ÖNLEM
Putin "Suriye'deki krizin çözümü için önemli çalışma alanları belirledik. Suriye'de terörle mücadele ve insani durumun iyileşmesi için çalışacağız" dedi.
Rusya lideri şunları ifade etti:
"Suriye'de normalleşme sürecine ulaşabilmek için çalışıyoruz. Bugün Suriye krizinin çözümüyle ilgili önemli çalışma alanları belirledik. Astana işbirliğimizi pekiştirmeliyiz. Suriye'de terörle mücadele ve insani durumun iyileştirmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Suriye ile ilgili toplantılar devam edecek. 12. Astana toplantısı Mart veya Nisan ayında yapılacak.
Suriye’de barışın sağlanması ve Suriye’nin yeniden inşa edilmesi için gerekli sürece Rusya, Türkiye ve İran sayesinde ulaşılmıştır.  İdlib’te çatışmasızlık bölgesi kurulması geçici bir tedbir ve teröristlerin saldırıları cezasız kalmayacaktır. Suriye’de ateşkesin sağlanması terörle mücadeleye bir zarar vermemelidir. Suriye’de insani sorunların çözümü için çabalarımızı  sürdürüceğiz. BM katılımıyla Suriye toplantılarının yapılması konusunda mutabık  kaldık.
"ABD'nin çekilme planlarını da değerlendirdik. Hemfikiriz ki ABD askeri çekilecekse olumlu bir adım olacak. Bugün insani konulara eğildik. Suriyeli mültecilerinin geri dönmelerini değerlendirdik. Bu konuda büyük çaba gösteriyoruz. Katkılarımız sayesinde 1.5 milyon insanın dönmesi için koşullar sağlandı. Barış ve istikrarın sağlanması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz."
RUHANİ: İDLİB'DEKİ TERÖRİSTLERİN ÇIKARILMASI GEREKİYOR
Putin'den sonra İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, açıklama yaptı."İdlib'de garantörlerin mevcudiyeti geçici. İdlib'deki teröristlerin çıkarılması gerekiyor. Amerikalılar inansınlar ki, Kürtler Suriye'nin parçası. ABD çekilse de Suriye'deki mühahalesini sürdürecek. Türkiye'nin güvenliğine önem vermeliyiz" diyen Ruhani, şunları ifade etti:
"Üç ülkenin baÅŸkanlar düzeyinde yaptığı 4. zirve. Mültecilerin ülkelerine dönmesi ve yeniden yapılandırılması önem arz etmektedir. Ortak amacımız terörizmle mücadele ve Suriye'de barış. Teröristler Ä°dlib'den dışarı çıkarılması lazım. Teröristlerle ilgili endiÅŸeler var. Kendi ülkelerine geri dönseler teröre baÅŸka yerlerde ÅŸahit olacağız. ABD DAEÅž'in bir kısmını Afganistan'a aktarıyor.Â
ABD, DEAŞ'lıların bir kısmını Afganistan'a aktarıyor. Orta Asya ve diğer bölgeler için çok tehlikeli olabilir. Üç garantör, çatışmaların azalması ve Suriye'nin istikrarının sağlanması için çabalarına devam edecek."
Â
Yorum Yazın