Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP)’den bir heyet üç ayaklı yol haritasını paylaşmak için başlattığı halk buluşmaları kapsamında Mağusa’nın Maraş bölgesinde yurttaşlarla bir araya geldi.
CTP’den yapılan yazılı açıklamaya göre, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’a eski başbakanlardan Ferdi Sabit Soyer, Meclis Başkanı ve CTP milletvekilleri Teberrüken Uluçay, Asım Akansoy ile Erkut Şahali ve Mağusa İlçe Başkanı Oktay Kayalp’ın eşlik ettiği ziyarette sorunlar dinlendi, çözüm önerileri paylaşıldı.
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman Anadolu Mahallesi’nde yaptığı konuşmada, Kıbrıs Sorunu konusunda kritik bir dönemden geçildiğini, tüm Kıbrıslı Türklerin el ele verip, barış istediğini, çözüm istediğini dünyaya anlatması gerektiğini vurguladı.
Çözüme ulaşılamadığı koşullarda durup beklemeyeceklerini de ifade eden Erhürman, kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi, doğru alanlarda, kaliteli üretim yapan, ürettiğini satan bir sistem yaratmak gerektiğini, turizmden yükseköğretime, eğitimden sağlığa, yol güvenliğine kadar birçok konuda yapılması gerekenler olduğunu vurguladı.
“GELECEĞİMİZİN, ÇOCUKLARIMIZIN ÖNÜ AÇILSIN DİYE...”
Kritik bir dönemden geçildiğini; hem içeride hem dışarıda önemli sorunları bulunduğunu dile getiren Erhürman şöyle dedi:
“Berlin’de BM Genel Sekreterinin de katılacağı toplantıda liderler bir araya gelecek ve bir kez daha bundan sonra ne olacak sorusunu cevaplamaya çalışacaklar. Bazıları diyor ki ‘bu görüşmelerden sonuç çıkmaz. Bu görüşmelerden sonuç çıkmayacağına göre yeni alternatifler konuşalım’. Onların bahsettiği bu yeni alternatifler nedir? AB çatısı altında 2 ayrı devlet. Rum lider Anastasiadis ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen federasyon içerisindeKıbrıslıTürklerin siyasi eşitliğini kabul etmemekte direniyor ama bu Anastasiadis’e KKTC’yi tanımasını kabul ettireceksiniz öyle mi? Ardından BM’nin 5 daimi üyesini ve 28 tane AB üyesi ülkeyi de ikna edip KKTC’yi tanıtacaksınız. Şu anda hükümetin savunduğu bu. Biz bu ülkede bir an önce çözüm diyoruz çünkü geleceğimizin, çocuklarımızın önü açılsın, öngörülebilirlik sağlansın istiyoruz. Bunun içindir ki geçmiş mutabakatların kabulüne dayanan, sonuç odaklı, ucu açık olmayan ve daha öncekilere benzemeyen bir müzakere sürecini savunuyoruz.Yeni alternatif diyerek, sıfırdan başlayacak, Sayın Anastasiadis’in KKTC’yi tanıdığını açıklamasını beklemeyi gerektirecek, kaç yıl süreceği belli olmayan bir sürecin içine hapsolup, onlarca yıl daha öngörülebilirlikten uzak yaşamayı istemiyoruz”
“ÜLKENİN ÖNÜNE GERÇEKLEŞMEYECEK HAYALLER KOYMAYIN “
Kıbrıslı Türklerin çözüm iradesini tüm dünyaya anlatmaları gerektiğini, çözüme ulaşılamayan koşullarda da bu durumun bizden kaynaklanmadığını anlatarak doğrudan ticaretten, direkt uçuşa, Maraş’ın açılmasına kadar çeşitli alanlarda halkı dünyayla buluşturacak hamleleri, proaktif bir dış politikayla hayata geçirmek için çok çalışmak zorunda olduklarını kaydeden Erhürman, “Bu yüzdendir ki biz de “Maraş’ı açacağız” diyoruz ama şimdiki hükümetin söylediği gibi ‘BM kararları bizi ilgilendirmez, BM muhatabımız değildir’ diyerek değil. Bu ülkenin önüne gerçekleşmeyecek hayaller koymayın. Boşu boşuna insanlarımızı umutlandırmayın. Maraş’ı açmanın yolu bellidir. Maraş’ı, daha önce Taşınmaz Mal Komisyonunu kurarken yaptığımız gibi, ilgili uluslararası kuruluşlarla istişare, gerekirse müzakere ederek, uluslararası hukukun içerisinde kalan çözümler üreterek açmamız lazım. Bütün bunları yapabilmek için çözüm irademizi tüm dünyaya anlatmamız ve proaktif bir dış politikayla uluslararası hukukun sınırları içerisinde çözümler üretmemiz lazım” şeklinde konuştu.
“PARA YAĞMAYA BAŞLAYACAĞINI SÖYLÜYORLARDI”
Çözümü zorlayacaklarını ama kendi içlerinde de kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratmak zorunda olduklarını kaydeden Erhürman, KKTC’de yaşayan insanların okullarda, hastanelerde sorunları olduğunu, yollarda trafik kazalarında insanların öldüğünü kaydetti ve şunları söyledi:
“Hükümet bütçe hazırlıyor ama bu konularda açılım yapacak herhangi bir şey görmüyoruz. Biz hükümetteyken Türkiye’nin bizi istemediğini söylüyorlardı, biz gidersek ülkeye para yağmaya başlayacağını iddia ediyorlardı. Ne oldu? Biz gittik de para mı yağmaya başladı? İmzalanan anlaşmanın sonucunda ülkeye gelen para belli.O yüzdendir ki bir an önce kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratmak için planlar ve projeler üzerinde çalışmaya başlamak lazım”.
“15 AYDA KENDİ AYAKLARIMIZ ÜZERİNDE DURABİLMEYİ BAŞARDIK”
Hükümette bulundukları 15 ay boyunca dövizin patladığını, TL’nin değerinin azaldığını, sel felaketi yaşandığını hatırlatan Erhürman, şöyle konuştu:
“Türkiye de ekonomik olarak sıkıntılar yaşadı. Ama biz bu şartlarda dahi GKK’nın 334 milyonluk maaş, elektrik ve su ihtiyaçlarını da bu ülkenin gelirlerinden karşılamayı başardık. En sıkıntılı koşullarda bile kendi ayaklarımız üzerinde durabilmeyi başardık. Türkiye ile sağlıklı diyaloğumuzu geliştirelim, doğru zeminde iyi ilişkiler kuralım, hem Türkiye’den gelen kaynağıekonomik ve sosyal kalkınmamıza yönelik doğru yatırımlarda kullanalım hem de uluslararası topluma çözümü kimin isteyip kimin istemediğini anlatabilelim.Kendi içimizde cepheleşerek, ayrışarak, bölünerek değil, bu mücadeleyi el ele, birlikte yürütmemiz lazım. Bu içinde bulunduğumuz dönem bir daha düşünme dönemidir. Artık bu ülkede ayrışmalara, bölünmelere ayıracak vaktimiz yok. Ayrışarak değil, ele ele vererek irademizi ve haklı taleplerimizi dünyaya anlatacağız. El ele verip belli bir vizyonçerçevesinde birlikte yürüme zamanıdır.”
Yorum Yazın