“Hoşnut olmayacağımız bir anlaşmaya varılması halinde hayır kampanyasını gündeme getireceğiz tabii ki. Annan Planı döneminde de hayır kampanyasını desteklemiştim. Bu müzakere sürecinin hiçbir aşamasında ben Kıbrıs Türk halkının kabul edebileceği anavatanından koparmayacak bir anlaşmayla masadan kalkılabileceğini hiçbir zaman düşünmedim. Eşitlik temelinde bir müzakereye oturmuyoruz. O Kıbrıs Cumhurbaşkanı olarak masaya oturuyor, biz toplum lideri diye oturuyoruz.
Hepimiz barış, anlaşma, çözüm ortamında yaşamayı arzularız ama bu ne pahasına olursa olsun anlamına gelmiyor. Ne kadar direnirseniz o kadar dünya size saygı duyar. Sağlam bir anlaşmaya gidelim, teslim olmaya değil.”
Ertuğruloğlu: KKTC’nin tanınması için çalışabiliriz
Ertuğruloğlu, müzakere edilen toprak başlığında Türk tarafının kabul ettiği oran olan yüzde 29,2 oranına da “Toprak konusunda bizim onay verdiğimiz bir yüzde değil 29,2. Toprak konusu sınır düzeltmesi olarak algılanmalı. Verebielceğimiz yerler olduğu gibi alacağımız yerler de olmalı” diyerek itiraz ediyor.
Kıbrıslı Türklerin çoğunluğu gibi UBP de garantiler konusunda taviz verilmesinden yana değil:
“Türkiye’nin gerektiği takdirde tek taraflı müdahale hakkı var mı yok mu ona bakıyoruz. Net bir şekilde bunun ortada olması lazım. Ne demektir bu? Rum tarafı 1963’te yaptığını tekrardan yapmaya kalkışırsa Türkiye’nin müdahale hakkı var mı?”
Akıncı da Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılmasının söz konusu olmadığını açıkça söylüyor. Ancak UBP’ye göre Türk heyetinin bu konuda ne kadar samimi olduğu soru işareti.
Çözümden başka seçenek var mı? Sorumuza ise Ertuğruloğlu şu yanıtı veriyor:
“Yaratıcılığınıza bağlı. KKTC’nin tanınması için çalışabiliriz. Aktif bir şekilde KKTC’nin tanınmasına yönelik politika izleyemedik çünkü müzakereler vardı. Çözüm beklerken tanınma isterseniz ciddiye alınmazsınız.”
Yorum Yazın