‘İnsan, ruhunun bir parçası hayvan sevgisini tadana kadar uyanmaz.’ demiş yazar Anatole France. Evini bir hayvan dostuyla paylaşanlar anlamıştır ne demek istediğini yazarın. Bir hayvanı olanlar ve onu gerçekten sevmeyi başarabilenler, arada kurulan bu bağın başka hiçbir şeye benzemediğini söylesek bize katılırlar herhalde. Tüm bu yaşattığı ayrıcalığın, mutluluğun yanında bir de araştırmalara göre evcil hayvanlar, başa çıkmaya çalıştığımız zihinsel sorunlara iyi geliyormuş. Daha detaylı bilgi için listemize devam edelim.
1. Hayvanlar bizi sadece sever, karşılıksız, şartsız, beklentisiz…
They give us warmth and purpose. They depend on us. They encourage us to see the world with a less cynical set of eyes.
2. Anlaşılan o ki, ağır zihinsel hastalıklarla başa çıkmamıza da yardımcı olabiliyorlar
BMC Psikiyatrisi’nde yapılan bir çalışmada evcil hayvanların, şizofreni ve bipolar bozukluktan muzdarip olanların, akıl hastalıkları ile en çok mücadele ettikleri dönemlerde önemli bir psikolojik rahatlık olarak gösterdikleri ortaya konmuş.
3. Psikolojik rahatsızlığı olan biri bakım programına evcil hayvanları dahil ettiğinde, semptomların hafifledikleri, hastalıklarını sağlıklı yollarla yönetmeye teşvik ettikleri görülmüş
4. Hani bazen ciddi olmasa da geçici sıkıntılar yaşarız ve onlar bizi yargılamadan yanıbaşımızda dururlar
Bir arkadaşım bir dönemde öyle içine kapanmıştı ki, insanlarla konuşmakta, iletişim kurmakta güçlük çekiyordu ve hep kabuğuna çekiliyordu. İki gün evden hiç çıkmadı. Evinde 2 kedisi ve 2 köpeği var. Onlarla öyle güzel zaman geçirdi ki 2 günün sonunda tamamen iyileşmişti. Onlar olmasaydı iki gün boyunca evde tek basına kim bilir neler olurdu…
5. İngiltere’de Manchester Üniversitesi’nde araştırmacı Helen Brooks da bu konuda oldukça güzel şeyler söylüyor
“Bazen evcil hayvanlarla kurulan bağ, aile veya arkadaşlarla bile kurulamayacak türden.” Ayrıca evcil hayvanların, insanlar üzerinde kurdukları sorumluluk duygularından, onların hayatlarına bir amaç katmalarından bahşediyor ve şöyle diyor: “Hayvanların sizin üzerinizde oluşturduğu rutin, sizin açınızdan oldukça faydalı. Sabahları uyanıp onları beslemeniz gerektiğini bilmek, onları yürüyüşe çıkarmak, onları eğitmek ve siz olmasanız onların bunların hiçbirine sahip olmayacağını bilmek…”
6. Hayvanların hayatında yarattığımız değişiklik, onlara sağladığımız fayda, daha pozitif düşünmemizi sağlıyor
Bu sonuçlara ulaşan araştırmacılar, kronik ve şiddetli akıl hastalığından muzdarip elliden fazla insanla röportaj yaptı. Katılımcılara bu süreçte onlara kendilerini iyi hissettiren sosyal destekleri sordular. Duygusal destek, arkadaşlık, tavsiye gibi.
7. Evcil hayvanı olan insanların çoğu, onlarla birlikte kendilerini bir sosyal destek sistemin parçası gibi hissettiğini söylüyor
Bu katılımcıların yüzde altmışı, evcil hayvanlarını en yakın arkadaşları ve aile üyeleriyle birlikte sosyal çevrelerinin merkezine yerleştirdiler. Diğer bir yüzde yirmi onları ikinci merkeze yerleştirdi.
8. Brooks, bu bulguların daha fazla sağlık çalışanını evcil hayvanları, akıl hastalığı olan kişiler için bakım planlarına dahil etmeyi düşünmesini teşvik edeceğini umuyor
Dean Koontz’un dediği gibi: “Bir başka insana ne kadar yakın olduğumuzun bir önemi yok, bir köpekle yaşadığımız arkadaşlık ilişkisindeki sevgi, anlaşılabilirlik hiçbir ilişkide bulunamaz. Bir köpeğin verdiğini bazen birkaç insan veremiyor.” Böyle bir arkadaşlıktan kim faydalanmak istemez ki?
Yorum Yazın