Düğüne eşi ile katılan Mendi`nin yanına Saat 21.00’den sonra astsubayı geliyor ve Genelkurmay nizamiye giriş kapısında silah seslerinin duyulduğunu ve bir çatışma olduğunu söylüyor…
Haberi alır almaz düğün salonunun dışına çıkan Mendi Jandarma Genel Komutanlığı Harekât Merkezi’ni arar ama ve telefonlar kesiktir… Genelkurmay’ı da arar orada da telefonlar kesiktir…
Oradan da cevap alamayınca J.Genel Komutanlığı Harekât Başkanı Tümg. Arif Çetin’i arar Çetin “komutanım ben de ulaşamıyorum, siber saldırı olmuş olabilir” der.
Org. Mendi, durumdan emin olmak için Arif Çetin’e komutanlık karargâhına hemen gidip durumu açıklığı kavuşturmasını ve kendisinin de karargâha geleceğini bildirir…
İşte o ana kadar olayı bir yılan gibi izleyen emir subayı devreye girer!
O emir subayı Piyade Yarbay Murat Yılmaz’dır. Yılmaz koşarak Mendi`nin yanına gelir, işin ilginç yanı emir subayı sivildir…
Emir Subayı Yarbay Yılmaz komutana “komutanım Gn. Kur Bşk ile 2nci Başkan Genelkurmay Karargahı’nda sizi acele bekliyor” der…
Org Mendi de, eşine “arabaya bin, seni bırakır, Gn. Kur. Karargâhına geçerim” dese de Emir subayı eşiniz için ayrı bir araba geldi, onu arabayla evine gönderecek hemen arabaya binmeniz ve beraber Gn. Kur.’a gitmememiz gerekiyor ` diyerek arabaya bindirir.
Netice de yanında 8 yıldır görev yapan emir subayıdır, ona güvenmeyecekte kime güvenecektir….
Org. Mendi, arabaya bindikten hemen sonra birden aracın sol arka kapısı açılır ve Konya J. Bölge Komutanı Tuğg. Timurcan Ermiş üzerinde eğitim elbisesi ve belinde tabancası ile arabaya biner….
Org Mendi bu esnada Tuğg. Ermiş’e “benden habersiz niye buraya geldin?” diye sorar bu soru sorulur sorulmaz araba hızla hareket eder…
Tuğg. Ermiş bu sırada “burada ben size bir şey söyleyemeyeceğim, Akıncılar Kışlası’nda size tebliğ edilecek” diye cevap verir…
Arabanın ön tarafında da Emir Subayı Murat Yılmaz vardır, araba için hızla Akıncılar Kışlası’na gideceği söylenince ve bunu Org. Mendi öğrenince hem Murat Yılmaz’a hem de Timurcan Ermiş’e “hani bu araba Gn. Kur. Karargahı’na gidecekti” diye bağırır…
Fakat iş işten geçmiştir, Mendi`ye durum anlatılır ve “sizi de aramızda görmek istiyoruz” denir…
Bu duruma şiddetle karşı çıkan Org. Mendi “Siz kimsiniz ki? Allah hepinizin belasını versin” diye haykırır, onu susturmak için Timurcan Ermiş belindeki tabancasını çıkartıp kafasına dayar ama Mendi zerre kadar korkmaz ve her ikisine de “siz de çetenin içindeymişsiniz. Murat; 8 yıldır sen benimle çalışıyorsun. Sen de çetenin içindeymişsin, yazıklar olsun sana “ diye bağırmaya devam eder…
Sonuçta Mendi büyük bir ihanet senaryosu ile esir alınır ve Mendi’ye ‘yurtta sulh komitesi’ adına kendisini tutukladıklarını söylenir…
Bu tutuklama öyle insani bir tavırla da olmadı, yıllarca kendi yanında evladı gibi baktığı askerleri ona şiddet uygulayarak, kelepçe takarak, darp ettiler Org. Mendi`nin ağzından ise şu cümleler dökülüyordu; “ben başka ülkelerin askerlerine esir olsaydım bu muameleyi görmezdim.”
Hiç utanmadan Org. Mendi siyah bir bere gibi bir şey geçirdiler, ağzına da bant yapıştırdılar...
Koskoca Türk ordusunun Orgenerali hem de kendi mesai arkadaşları tarafından düşman askerine bile layık görülmeyecek derecede muameleye tabi kalıyordu…
O ordu Romen Diyojen`i yenince misafir gibi davranan ve sağ salim kendi ülkesine teslim eden Anadolu’yu bize ebedi yurt kılan Alparslan`ın torunlarıydı… Ama kendi komutanına adice muamele yapıyorlardı…
Bu muameleye sadece Mendi değil, darbeye karşı çıkan askerler de tabi tutuluyordular..
Bir süre sonra darbe başarısız olunca ve o cuntacılar paniğe kapılınca Mendi ve yanındaki askerle kaçmayı başardılar.
Bu yaşananları Gelip Paşa zamanla tek tek anlatacaktır, ben ona çok yakın bir kaynaktan o gece olanları sizlere özetlemeye çalıştım.
Tüm bunlarda ortaya çıkan gerçekler şunlardır:
Yorum Yazın