Kendisi de yüksek mimar olan, GAÜ Rektörü Prof. Dr. Kutsal Öztürk imzası ile yayımlanan; Girne Kenti ve çevresinin "belkemiği" olduklarını daha önce çeşitli vesileler ile ifade ettiklerini ve 33 yıl önce yine buradan; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilk "özel" üniversitesi olarak doğduklarını belirten cümleler ile başlayan yazılı açıklama şöyle devam ediyor; "Üniversitemiz'in merkez kampüsünün de yer bulduğu Girne'mizin; Son yıllarda bir şekilde sınırlandırılmayan ve salt ranta dayandığı gözlemlenen plansızlık ile, sağlıklı kent gelişiminin verilerine uygunluk göstermeyen "büyümesi", bugünkü hali ile büyüme değil, "şişme"dir. Bunun sonucu; tek bir kötü olasılık içermektedir. GAÜ'nün doğduğu kente derin bir bağlılığı ve sorumluluğu bulunmaktadır. Bundan da vazgeçmesi sözkonusu değildir. Hal böyle iken; Üniversite olarak; Soruna kendini müdahil olarak addeden her kişi ve kurum ile, bilimsel yöntemler ve toplumsal farkındalık öğeleri ile işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz. Kıbrıs Adası'nın "incisi" olarak takdim edilen Girne, henüz tam manası ile kaybedilmiş değildir. Girne'den geriye kalabilenleri kurtarabilmek adına; Doğal gelenekleri ve akışı ihlal etmeden, bir "büyüme" planı oluşturulması için, üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu kamuoyu ile paylaşırız. Saygılarımız ile"
DOÇ. DR. SENEM ZEYBEKOĞLU SADRİ, “KENTLERİN YENİ BİR EVREYE GİRDİĞİNE TANIKLIK ETMEKTEYİZ. BİZİM NESİLİMİZ, BU DÖNÜŞÜMÜN YÖNÜNÜ BELİRLEME SORUMLULUĞUNA SAHİPTİR”
Öte yandan yapılan açıklamanın ardından; Girne Amerikan Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Senem Zeybekoğlu Sadri de; kentlerin tarih boyunca ekonomi-politikanın zorlamasıyla dönüştüğünü, beraberlerinde; kentte gerçekleşmekte olan tüm faaliyetleri ve insan yaşantılarını dönüştürdüklerini de anlatarak, sorun ile ilgili saptamalarda bulundu.
Doç. Dr. Senem Zeybekoğlu “Son yıllarda; Neo - Liberal ekonomi politikaları ve küreselleşme, dünya kentlerinde birbiri ile yarışan ve hızla dönüşen, 'yeni kent anlayışını' geliştirmiştir. Bu yeni anlayış; rant için tüm kamu hizmetleri, kamusal mekanları, doğal kaynakları ve hatta hatıraları özelleştirmiştir. Bunun ile birlikte, kentlerde yoksulluk, ayrımcılık, korku, terör ve radikalleşme gibi çeşitli toplumsal sorunlar üremiş ve kentleri, kent olgusunu çöküşe doğru götürmüştür. Bugün, kentlerin yeni bir evreye girdiğine tanıklık etmekteyiz. Bizden sonraki nesillerin; nasıl yerleşkelerde yaşayacaklarını belirleyecek, bu yeni dönüşüm şekillenmektedir. Bizim nesil, bu dönüşümün yönünü belirleme sorumluluğuna sahiptir. Çocuklarımıza nasıl yaşam alanları bırakacağımıza karar vermeliyiz. Lefebvre'in 'Kent Hakkı Düşüncesi'nde ortaya koyduğu gibi; eşitlikçi, özgürlükçü ve doğayla uyumlu mu? yoksa savaşlar, yoksulluklar ve adaletsizliklerle dolu mu?“ şeklindeki görüşünü dile getirdi.
Yorum Yazın