Eğitim, bir toplumun geleceğini şekillendiren en önemli unsurdur. Ancak ne yazık ki, Kuzey Kıbrıs’ta eğitim sistemi, özellikle altyapı konusunda, derin bir krizin eşiğinde. KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş’in açıklamaları, bu krizin ne kadar vahim olduğunu gözler önüne seriyor. Şubat ayından bu yana süregelen sorunlar, artık halı altına süpürülemez bir hale geldi. Konteynerlerde eğitim gören çocuklarımızın durumu, eğitimde yaşadığımız çöküşün en somut göstergesi.
Sorunun Temelinde Ä°hmal ve Planlama EksikliÄŸi Var
16 Eylül’de yüzlerce öğrenci bitmeyen tadilatlar nedeniyle konteyner sınıflarda eğitime başlayacak. Bu durum sadece geçici bir çözüm olarak sunulsa da, maalesef uzun vadede hiçbir şekilde kabul edilebilir değil. Peki, neden bu noktaya geldik? Şubat ayında binaların boşaltıldığı, sınıfların yıkıldığı biliniyor. Peki, bu süreçte neden gerekli adımlar atılmadı? Neden 6 ay geçmesine rağmen okullar hala daha inşaat halinde? Bu soruların cevabı, hükümetin eğitim politikalarında yaşanan ihmal ve planlama eksikliğinde saklı.
Konteyner Okullar: Geçici Çözüm mü, Kalıcı Sorun mu?
Hükümetin eğitimdeki sorunlara yönelik yaklaşımı, sadece geçici çözümler üretmek üzerine kurulu. Konteyner sınıflar, elbette ki acil durumlar için bir çözüm olabilir. Ancak bu durumun kalıcı hale gelmesi, çocuklarımızın geleceğini riske atıyor. Eğitim, dört duvar arasında yapılmıyor; laboratuvarlar, atölyeler, spor alanları, oyun alanları eğitimin ayrılmaz bir parçası. Bu alanlardan mahrum kalan çocuklar, nasıl tam donanımlı bireyler olarak yetişecek?
Bürokrasi ve Teknolojik Gerilik: Hızlanamayan Süreçler
Teknoloji bu kadar gelişmişken, biz neden hala birkaç sınıfı bile tamamlayamıyoruz? Bu sorunun cevabı, bürokratik engellerde ve hükümetin yetersizliğinde yatıyor. Maviş’in de vurguladığı gibi, dünyanın bir çok gelişmiş ülkesinde bu gibi binalar hızla tamamlanabiliyorsa, neden bizim ülkemizde aynı sürede tamamlanamıyor? Eğitim bakanlığı bu sorulara tatmin edici yanıtlar vermek zorunda.
Güvenlikten Yoksun Eğitim: Çocuklarımız Tehlikede
Okullardaki güçlendirme çalışmalarının Eylül ayına yetişip yetişmeyeceği bile belirsiz. Peki, 16 Eylül’de okullar açıldığında, çocuklarımız nasıl bir ortamda eğitim alacak? Konteyner okullar, sadece fiziksel anlamda değil, psikolojik anlamda da çocuklar üzerinde olumsuz etkiler bırakacak. Sıkışık sınıflar, ses kirliliği, oyun alanlarının yetersizliği, çocukların eğitim kalitesini düşürecek ve gelecekte ciddi sorunlara yol açacak.
Eğitime yapılan yatırım, geleceğe yapılan yatırımdır. Bugün harcadığınız her kuruş, yarın toplumun kalkınması olarak geri dönecektir. Ancak bu gerçeği göremeyen bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.
Eğitimde Reform Zamanı Geldi de Geçiyor
KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş’in de belirttiği gibi, bu kriz, hükümet için bir fırsat olabilir. Eğitime yönelik köklü reformların hayata geçirilmesi için daha iyi bir zaman olamaz. Ancak ne yazık ki, bu fırsatın da kaçırılacağına dair güçlü sinyaller alıyoruz. Hükümet, eğitimi bir öncelik olarak görmeli ve çocuklarımızın geleceğini riske atmaktan vazgeçmeli. Konteyner okullar, ne bugün ne de yarın kabul edilebilir bir çözüm değil. Eğitimde reform zamanı çoktan geldi de geçiyor. Artık daha fazla kaybedecek zamanımız yok.
Eğitim sadece eğitim bakanlığının sorunu değildir. Sadece sorumlu siyasetçi de değildir. Topyekün bir eğitim kalkınma planına ihtiyacımız var. Sürekli alt yapı çöktü demek çözüm değil.
Yorum Yazın