Güneş enerjisi sektöründe faaliyet gösteren firma ve kurumları bir araya getiren sosyal şirket Solarbaba'nın kurucusu Ateş Uğurel, teknolojinin hızla gelişmesiyle güneşten elektrik elde etme maliyetinin gerilediğini, 2018 Ekim rakamları itibarıyla güneşin en ucuz elektrik üretme yöntemi haline geldiğini söyledi.
Uğurel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yenilenebilir enerji konusunda Türkiye olarak bir atılım dönemi içinde olduklarını, yapılacak birkaç düzenlemeyle dünyanın en büyük güneş enerjisi oyuncularından biri haline gelinebileceğini ifade etti.
Halen Türkiye'nin güneşten sıcak su elde etme konusunda dünyada ilk üç içinde yer aldığını, elektrik elde etme konusunda ise ilk 20'de dahi yer bulamadığını aktaran Uğurel, güneş enerjisi santrallerinde maliyetlerin hızla gerilemesinin bir fırsat olduğunu dile getirdi.
Güneşin bedava ve sınırsız olduğuna dikkati çeken Uğurel, şöyle konuştu:
"Güneş enerjisi bundan 10 yıl önce hem Türkiye'nin hem de dünyanın en pahalı enerjisiydi. 2018 Ekim ayı rakamlarına göre en ucuz elektrik üretim yöntemi haline geldi. 1 megavatlık güneş santralini ortalama 800 bin dolara çıkarıyorsunuz. Bu rakam 2006 yılında 5 milyon dolardı. 2023 yılında bunun 400 bin dolar seviyesine kadar ineceği tahmin ediliyor.
Bundan yaklaşık 5 yıl önce birkaç megavat üretimimiz vardı. 2018 Ekim itibarıyla yüzde 99'u lisansız olmak üzere 4 bin 700 megavata ulaştık. Muhtemelen bu yıl sonunda 5 bin megavat gibi gayet iyi bir rakama ulaşacağız. Ama bizim en büyük beklentimiz bu yatırımların sürdürülebilir olması ve aynı tempoda devam etmesi."
Mahsuplaşma düzenlemesi çıkmak üzere
Türkiye'nin güneş enerjisi ekipmanı üretme konusunda da son dönemde ilerlediğini, kablo, konstrüksiyon ve montaj konusunda talebin üzerinde bir yatırım yapıldığını ifade eden Uğurel, sektörün asıl dönüşümünü çatılara güneş paneli kurulmasının önünü açan yasal düzenlemelerin devreye girmesiyle yapacağına işaret etti.
Özellikle elektrik faturalarındaki artışın vatandaşın dikkatini çatı üzeri güneş panellerine yönlendirdiğine vurgu yapan Uğurel, şöyle konuştu:
"Çatılara güneş paneli kurulması konusunda mahsuplaşma imkanı getiren düzenlemeyi bekliyoruz. Vatandaş İzmir'deki bir yazlığının çatısına güneş paneli koydu. İki ay yaşadı sonra diğer evine döndü. Fazla enerjiyi ne yapacak ? Biz istiyoruz ki vatandaş tüketmediği ve güneşten ürettiği bu elektriği, ödediği elektrik faturalarından düşürsün. Bunun adına da mahsuplaşma diyoruz. Bununla ilgili mevzuatı uzun bir süredir tüm sektör heyecanla bekliyor. Antalya'daki Enerji Zirvesi'nde tüm yetkililerle görüşme şansı bulduk. 'Eli kulağında' diyorlar. Dolasıyla bu mevzuat da çıktığı zaman her birimizin bir güneş yatırımcısı olma şansı doğacak."
En gözde vaat
Güneş enerjisi santrallerine son dönemde özellikle yerel yöneticilerin ilgisinde önemli artış görüldüğünü ifade eden Uğurel, yaklaşan yerel seçimlerde de güneş yatırımlarının seçim bildirgelerine girmesini beklediklerini belirtti.
"Bence yerel seçimde bir belediye başkanı adayının söyleyebileceği en güzel söz, 'beni seçerseniz belediyemizin elektriğinin yüzde 25’i güneşten gelecek' benzeri bir vaattir" diyen Uğurel, yenilenebilir enerji bilincinin artık toplumda da karşılığını bulduğunu anlattı.
Ateş Uğurel, kentsel dönüşüm kapsamında yapılan yeni binalara da güneş santrali kurma şartı getirilmesini tavsiye ettiklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Depreme dayanaksız binalar yıkılıyor ve yeni binalar yapılıyor. Güneş enerjisi için çok büyük bir fırsat. Tek cümlelik mevzuat değişikliği inanılmaz bir kapasite oluşturabilir. 'Ruhsat alacak her bina, çatısına en az 2-3 kilovat güneş santrali kurmak zorundadır' diye bir madde koysanız bunun müteahhide yükü bina maliyetinin yüzde 1'ini geçmez. Masraf içinde kaybolur gider. Ama apartman sayısını 2-3 kilovatlarla çarptığınızda Türkiye'de bir anda bugüne kadar kurulan güneş enerjisi santrali kadar kapasiteyi bir anda eklemiş oluruz."
Yorum Yazın