Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem, eğitim sisteminde köklü bir değişime ihtiyaç olduğunu kaydetti.
KTOEÖS’ün eğitim sistemi, müfredat, kitaplar ve özel eğitim konularında yaptığı anket ve atölye çalışmalarının sonuçları bugün basın toplantısıyla açıklandı.
KTOEÖS Başkanı Eylem burada yaptığı konuşmada, gerçekleştirilen çalışmalar sonucu eğitim sisteminde köklü bir değişime ihtiyaç olduğunun ortada olduğunu kaydetti.
2014’te gerçekleşen şurada alınan kararların ivedilikle hayata geçmesi gerektiğini dile getiren Eylem özel eğitim konusunda yaşanan sıkıntılardan da bahsetti.
Kesin olmamakla birlikte çalışmaya göre her okulda ortalama 9 öğrencinin özel eğitime ihtiyacı olduğunu belirten Eylem, buradan yola çıkarak her okulda en az 1 özel eğitim öğretmenine ihtiyaç olduğunu anlattı. Eylem bunun için gerekli yasaların geçmesine ihtiyaç olduğunu anlattı.
Selma Eylem’in konuşmasının ardından KTOEÖS Eğitim Sekreteri Hasan Soyer çalışma sonuçları hakkında bilgi verdi.
“DAHA BİLİMSEL, DEMOKRATİK VE LAİK MÜFREDAT”
Soyer, eğitim sistemi anketine katılanların müfredatta hem pratik, hem de sosyokültürel anlamda sorunlar olduğunu belirttiğini anlattı.
Katılımcılardan, müfredatın daha bilimsel, demokratik ve laik ilkeler çerçevesinde şekillendirilmesi gerektiği yönünde talep geldiğini dile getiren Soyer şöyle devam etti:
“Kullanılan kaynakların yerel örnekler içermesi ve evrensel teorilerle destelenmesi gerektiğini belirten bazı katılımcılar, bundan dolayı özellikle sosyoloji gibi derslerde yerel müfredat ve kaynakların kullanılmasının önemini dile getirmişlerdir.
Müfredat içerisinde psikoloji dersinin fen sınıflarına da verilmesi gerektiği yorumu da yapılmıştır. TC’den gelen müfredatın cinsellik eğitimi, evrim vs. gibi konuları içermemesinden dolayı bu konuların da müfredata eklenmesi gerektiği belirtilmektedir.
TC’de değişen müfredattan dolayı her sene kitapların değiştiği ve geç ulaştığı yönünde pratik sorunlar da yaşanmaktadır. Sosyal bilgiler ve tarih derslerinde içerikle ilgili çeşitli sorunlar da dile getirilmiştir.
Özellikle 8. sınıf fen kitaplarında (s.55) ‘ateş, su, toprak, hava’ yerine ‘ateş, su, toprak, tahta’ şeklinde bir hata bulunduğu not edilmiştir. Ayrıca son zamanlarda Darwin ve evrim teorisiyle ilgili referansların kitaplardan kaldırıldığı belirilmiştir.”
“TÜRKÇE BİLMEYEN ÖĞRENCİLERLE İLGİLİ SIKINTILAR…”
Soyer, hiç Türkçe bilmeyen öğrencilerle ilgili sıkıntılar yaşandığının tespit edildiğini de dile getirdi.
Özel eğitime gereksinim duyan öğrenciler ve bu alanda her okulda öğretmen olmamasından dolayı karşılaşılan sorunlara da değinen Soyer, ezberci eğitim sistemi, internetle ilgili sorunlar ve araç gereç eksiklikler nedeniyle yaşanan sorunların da anket sonuçlarına yansıdığını anlattı.
EĞİTİM SİSTEMİ VE MÜFREDATA YÖNELİK ATÖLYE ÇALIŞMASI…
Soyer, eğitim sistemi ve müfredata yönelik atölye çalışmasının sonuçlarını da paylaştı.
Soyer, KTOEÖS olarak 16 Aralık 2017’de Gazimağusa Rauf Raif Denktaş Kongre Merkezi’nde düzenlenen atölye çalışması sonucu eğitim sistemiyle ilgili şu tespit ve önerilerin yapıldığını dile getirdi:
“Türkiye eğitim sistemine bağlı olmayan, hükümet değil devlet politikası haline getirilmiş bir eğitim sistemimiz olmalıdır.
Ülkedeki nüfus politikası ve bu konudaki belirsizlik eğitimde planlama yapmayı imkânsız hale getirmektedir.
Eğitim sistemimiz demokratik, laik, bilimsel ve yenilikçi olmalıdır.
Seçmeci elemeci sistem yerine kazanımlar üzerinden tasarlanmış, yönlendirici, öğrencilerin kendini ifade edebileceği, analiz sentez yapabileceği, sorgulayan, araştıran, üreten bireyler olarak yetiştirilmelerini sağlayacak bir sistem oluşturulmalı.
Eğitime ayrılan bütçe artırılmalı eksik altyapılar tamamlanmalı, eksik öğretmen, müdür, muavin, bölüm şefi, atölye şefi, okul personel kadroları tamamlanmalıdır.
Yeniliklerin pilot okul uygulamasıyla başlayıp genelleştirilmesi gerekmektedir. Toplumun farklı kesimlerinin yer aldığı 2014 şura kararları hayata geçirilmelidir. Kıbrıs Tarihi, Kıbrıs Coğrafyası ve Kıbrıs Türk Edebiyatı derslerinin üniversite sınavında yer almaması öğrencilerin bu derslere verdiği önemi azaltmaktadır.
Öğretmenin ders kitabı seçimindeki yetkisinin artırılması başarının artmasını sağlayacaktır. Eğitim sisteminde sanata ve spora daha fazla yer verilmelidir. Yurt dışından gelen ve Türkçe bilmeyen öğrencilere yönelik çalışmalar yapılmalı, dil kursları düzenlenmelidir.
Müfredatlar ile ders saatleri arasındaki uyumsuzluk giderilmelidir. Kalabalık sınıf nüfusu öğrenci merkezli eğitim için uygun değildir.
Talim Terbiye Kurulu özerk bir yapıya kavuşturulup, siyasetten arındırılmalıdır. Meslekte aidiyet duygusunun güçlendirilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Eksik denetmen kadrolarının doldurulup alanla ilgili problemlerin giderilmesinde rehberlik edilmesi gerekmektedir. Öğretmen kadrolarımızda kendi genç beyinlerimizi kullanmalıyız.
Özel eğitime gereksinim duyan öğrencilerin de ihtiyaç duyduğu eğitimi alabilecekleri bir yapılanmaya gidilmelidir. Ortaöğretim kurumlarında da özel eğitim kadrolarının açılması gerekmektedir.
Hizmet içi eğitimlerde eğitim verenlerin niteliğine ve eğitim konularının sürekli tekrara düşmemesine özen gösterilmelidir. Hizmet içi eğitimlerin bölgesel olması katılım ve verimliliği artıracaktır. Ayrıca yaşanılan eşitsizliği ortadan kaldıracaktır.
Kadroların vaktinde ve eksiksiz olarak tamamlanması gerekmektedir. Yasa, tüzüklerin uygulanabilir, tutarlı ve güncel olması gerekmektedir.
Okullardaki fiziksel sorunların ve eksikliklerin okullar açılmadan önce (öğretim yılı başlamadan önce) tamamlanması gerekmektedir. Okullardaki teknik araç gereç ve laboratuar malzemelerinin teminindeki sıkıntıların giderilmesi gerekmektedir.
Atölye ve bölüm şefliği kadrolarının yokmuş gibi varsayılmasından bir an önce vazgeçilip tamamlanması gerekmektedir.”
“HER OKULDA 9 ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÖĞRENCİ VAR…”
Özel eğitime yönelik anketin sonuçlarını da aktaran Soyer, okul başına düşen ortalama özel gereksinimli öğrenci sayısının yaklaşık 9 olduğunu anlattı.
Ankete katılan okulların sadece yüzde 27’sinde özel eğitim öğretmeni bulunduğuna işaret eden Soyer, “Özel eğitim öğretmeni bulunmayan okullarda genellikle çözüm öğrenciyi ayrı odada sınava almak olabiliyor. Fakat bu yöntem sadece sınavlara yönelik olup öğrenim zamanı boyunca bir çözüm üretememektedir.” dedi.
Soyer şöyle devam etti:
“Öğretim zamanlarında diğer öğrencilerle aynı sınıflarda bulunmak durumunda olan özel gereksinimli öğrenciler büyük bir sorun yaşamakta ve öğrenimlerini eksik almaktadırlar.
Kimi okullar özel eğitim öğretmeni ihtiyacının bu konuda donanımlı olmayan rehber öğretmen ve aileler ile birlikte giderilmesi yoluna gittiklerini belirtmişlerdir. Görev tanımı itibarıyla bu konuda uzmanlığı bulunmayan rehber öğretmenler de kendilerini bu alanda yetersiz görmektedirler. Buna ek olarak ailelerin bu konuda işbirliğine yanaşmaktaki isteksizlikleri de ayrıca bir sorun olarak rapor edilmiştir.”
GÖZLEM RAPORLARI HAKKINDA SORUNLAR…
Soyer, rehber öğretmenlere yönelik eğitim çalışmasının sonuçlarını da paylaştı.
Öğrencilerin gözlem raporunun hazırlanması konusunda yaşanan sorunlara değinen Soyer, “Öğrenci gözlem formlarının tek tip, çok fazla detay içermeyen, genel nitelikte raporlar olduğu ve bunun öğrenci gelişim düzeylerine göre farklılık göstermesi gerektiği fakat bu farklılığın raporlarda gözlemlenmediği görüşü ortaya çıkmıştır.” dedi.
Soyer şunları kaydetti:
“Sınav tedbiri ve değerlendirme aşamalarının sınıf geçme tüzüğünde yer almamasından kaynaklı, öğrencinin performansını en iyi gösterebilmesi için yapılan çalışmaların bir dayanağının olmamasının sıkıntı yarattığı tespit edilmiştir.
Özel gereksinimi olduğuna dair Psikolojik Danışma Rehberlik ve Araştırma Şubesi raporu olan öğrencinin ilkokul-ortaokul-lise eğitim yaşamında devam veya takibinin yapılamadığı görülmüştür.”
HER OKULA EN AZ BİR ÖZEL EĞİTİM ÖĞRETMENİ GEREKLİ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın